4.6

6.7K 620 362
                                    

Israrcı olmasa hiçbir şekilde Uzay'la buluşmayı kabul etmezdim ama bu sefer farklıydı. Benimle konuşacak önemli meseleleri olduğunu söylemişti. Neler olduğunu fazlasıyla merak ediyordum. Umarım bu kadar ısrar etmesine değecek bir konularla karşıma çıkardı. Aden'e söyleyip boşu boşuna yaygara çıkarmak istememiştim. Eski arkadaşımla buluyormuşum gibi düşünüyor, Bunda anormal hiçbir durum görmüyordum. Acaba söylediği ağır kelimeler için benden özür mü diyecekti bilmiyordum ama kesinlikle bir özürü hak ettiğimi düşünüyordum.

Adımlarımı hızlandırarak parka giriş yaptığımda kimseyi göremedim. Fazlasıyla tenha olduğu dikkatimden kaçmamıştı. Sabah saatlerinde sürekli böyle olurdu zaten. Gözlerimi etrafta gezdirerek Uzay'ı bulduğumda telefonuyla uğraştığını görmüştüm. Yanına hızlı adımlarla yürüyerek oturduğumda bir anda bakışlarını bana doğru çevirdi. Dejavu yaşıyormuşum gibi hissediyordum. 

Gülümseyerek, "Günaydın." dediğinde başımı sallayarak "Günaydın." diye cevap verdim.

"Nasıl gidiyor?" diye sorduğunda bakışlarını suratımda geziyordu.

"İyi," dedim gülümseyerek. "Ne konuşacaksın benimle?"

Uzay ciğerlerini yakacak kadar derin bir soluk çektiğinde fazlasıyla düşünceleri gözüküyordu. Bakışlarını kaçırarak, "Özür dilerim Denisa." diye mırıldandı. "Sana haksızlık ettim. Yani çok üzüldüğüm için sana ağır konuştum. Beni affedebilecek misin?"

Kaşlarım kalktı. "Ciddi misin sen?"

"Evet," diyerek cevap verdiğinde gözlerindeki hüznü net bir şekilde hissedebiliyordum. Samimi olduğuna adım kadar emindim. Uzay zamanında yakın arkadaşlarımdan biri olduğundan dolayı onu tanıyordum. Genelde anlık sinir kurbanı olduğunu da biliyordum. "Pekâlâ, sorun değil." diyerek gülümsedim. Uzay başını hafifçe salladığında gözlerindeki mutluluğu net bir şekilde görebiliyordum. Onu tamamen silmek istemezdim, sonuçta uzun zamandır arkadaştık ama yanlışa düşmüştük.

"Şaka mı bu?" Tanıdık ses kulaklarıma geldiğinde başımı ışık hızıyla arkaya doğru çevirdim. Aden'i karşımda görmeyi asla beklemesem de şu anda kanlı canlı karşımda duruyordu. Gözlerim fal taşı gibi açılırken ne yapacağımı bilemeden öylece suratına bakmakla yetiniyordum. Nasıl buraya geldiği konusunda en ufak bir fikrim bile yoktu. Yeşil gözlerinden çıkan öfke bana kadar ulaşırken fazlasıyla ciddi gözüküyordu. "Ne işin var bu itle?" diye sorduğunda belki de ilk kez bu kadar sertti.

"Ooo," dedi Uzay gülümseyerek. "Aden gelmiş."

"Kes lan sesini!" diyerek yüzünü ekşiltti Aden. Daha sonra bakışlarını tekrardan bana çevirdi. "Neden buluşuyorsun bu salakla? Madem buluşuyorsun, bana niye söylemiyorsun Denisa?"

Yutkundum. "Kötü bir amacım yok. Sadece konuşuyoruz. Konuşacak şeyleri varm-" Sözümü kesti. "Ya sen saf mısın? Saf gibi davranıyorsun? Lan çocuk sabahın köründe beni aramış 'Sevgilin yanıma geliyor.' falan diyor." Bakışlarını Uzay'a doğru çevirdi. "Ergen misin lan sen?"

"Cidden bunu yaptın mı?" diye sordum bakışlarımı Uzay'a çevirerek. 

Uzay başını iki yana salladı. "Yanlış anlamasın diye haber vermek istedim."

"Ya bırak. Çocuk mu kandırıyorsun?" dedi Aden sesini yükselterek. Fazlasıyla sinirli gözüküyordu. Gözlerini beni bile korkutacak cinsten açmıştı. Birdenbire yüzüme baktı. "Sana da inanamıyorum Denisa. Onca lafa rağmen benden habersiz bu çocukla buluşuyorsun. Resmen arkamdan iş çevirdin."

Gözlerimi iri iri açarak ayağa kalktım. "Aden saçmalama. Ne iş çevirmesi? İnsan gibi 'Konuşalım.' dedi. Tamam dedim. Ne var bunda?"

"Amacı ikimizi birbirimize düşürmek, Beni kandırdın, susmak da yalancılıktır bazen. bunu anlayamıyor musun? " diye sorduğunda dişlerini sıktığından dolayı meydana çıkan çene kemikleri gözüme çarpıyordu. 

Sesimi yükselttim. "Ya ne saçmalıyorsun? Yıllardır arkadaşım. Tamam yanlış yapmış olabilir ama onunla buluşurken neden senden izin almam gerekiyor? Merak etme aldatmadım seni."

"Onu kastetmiyorum. Benden habersiz iş yapmanı diyorum," dediğinde fazlasıyla gergin gözüküyordu ama umursamadan bakışlarımı kaçırdım ve sakince, "Söylediğin cümle ona çıkıyor Aden." diye mırıldandım. "Bana güvenmiyorsun demek ki. Yoksa bu kadar sinirlenmezdin. Yalancı ne demek?"

"Denisa haklı," diye cevap verdi Uzay arkasına yaslanarak.

Hiçbir şey söylemeden arkamı döndüğümde hızlı adımlarla yürümeye başlamıştım. Pekâlâ buraya geldiğim için gerilebilirdi ama öylesine abartıyordu ki utanmasa 'Beni aldattın.' diyecekti. Ben Uzay'a ağzının payını verebilecek kadar akıllı bir kızdım. Ona karşı içimde duygusal hiçbir şey yoktu. Sadece arkadaşımla buluşmak bile bu kadar problem oluyorsa, ona diyecek hiçbir şeyim yoktu.

Arkamdan seslendi. "Denisa durur musun? Kaçamazsın."

Onu umursamadan hızlıca yürümeyi sürdürdüğümde nedenini bilmiyordum ama içimde büyük bir hüzün yaşıyordum. Her şey güzel giderken böyle bir şeye ne gerek vardı diye düşünmeden edemiyordum. Onu kandırdığımı yalancı olduğumu söylüyordu, bu saçma değil miydi? Sadece böyle davranacağını bildiğimden dolayı söylememiştim. Resmen aldattığımı ima etmeye çalışıyordu. Söylediği cümlenin nereye çıktığından habersizdi.

Uzay da peşimde takılmıştı. "Ya boş versene. Kafasında kurmuş bir şeyler."

"Denisa, öyle bir şey kastetmedim, sadece bana neden söylemediğini sorguladım." dedi Aden arkamdan gelirken. Adımlarımı hızlandırıp parktan çıktığımda kahvaltı yapmadığımdan dolayı başım dönüyordu. Aniden kendimi yola atmamla kulak kristallerimi yerinden oynatacak kadar büyük bir fren sesi duymam bir olmuştu. Bakışlarımı saniyelik olarak yana doğru çevirdiğimde üzerime gelen büyük tırı fark ettim.

"Denisa!" diye haykırdı tanıdık ses. Ses tonundaki çaresizlik iliklerime ilmek ilmek işlenirken sadece tek kelimesiyle üzerimde öyle bir etki bırakmıştı ki kımıldayamıyordum. Ben düşünceler denizinden boğulurken aniden biri kolumdan sertçe tutup beni geriye doğru çektiğinde tırın altında kalmaktan kıl payı ile kurtulmuştum. Yaşadığım şokla birlikte titremeye başladığımda başımı yavaşça arkaya doğru çevirmemle Uzay'ı görmem bir olmuştu. Aden ise... dizlerinin üzerine çökmüştü. Yaptığı tek şey: korkunun karıştığı gözyaşlarını dışarıya akıtmaktı.

İREM AYDIN.
instagram: purpledevias

inci kolyeOù les histoires vivent. Découvrez maintenant