25.Bölüm

2K 98 235
                                    



Hızla kadından defalarca özür dileyerek bir yanlış anlaşılma olduğunu söyledikten sonra yüzüme su çarpıp lavabodan çıktım.Tesadüfün böylesi de olmazdı ama.Resmen dediği her şey benim, Louis'in ve Lulu'nun şu anki halimize uyuyordu.

L:Y/N? Nerde kaldın?

Louis'e kısa bir bakış atıp geçiştirmek adına bir şeyler geveledikten sonra oturup yemeklerimizi beklemeye başladık.Bu sırada sessizce otururken bir şey farkettim: Louis, Lulu ile sohbet açmaya çalışıyordu ama her defasında bu geri tepiyordu çünkü Lulu'nun elinden telefonu düşmüyordu.Lulu'ya sinirlenerek muhabbet açmak ve Lulu'nun telefonu elinden bırakmasını sağlamak amacıyla şu sözleri sarf ettim;

Y/N: Lulu? Daha daha nasılsın?

Lulu ismini duyduğunda ilgisini çekmiş olmalıyım ki bakışlarını telefonundan çekerek bana yöneltti.Kaşlarını çatıp 'ne yapmaya çalışıyorsun?' der gibi bana baktığında sırıttım ve sohbetime devam ettim.

Y/N: Burası çok lüks bir yere benziyor, ama restoranın adını göremedim.Sen görebildin mi Lulu?

Lulu resmen ne yaptığımı sorgularcasına bana bakarken sırıtışım genişledi.Ben Lulu'yla uğraşmaya devam ederken Louis de bu komik halimize gülüyordu.Onun etkisiyle ben de gülmeye başladım.Göz ucuyla Lulu'ya baktığımda o da belli belirsiz bir şekilde gülümsüyordu.İlk defa Lulu'nun samimi gülümsemesini görüyordum, gerçekten güzel bir gülüşü vardı.Keşke yapmacık olanın yerine bunu kullansaydı.

Biz bu şekilde gülüşürken yemeklerimiz geldi; daha doğrusu dişimin kovuğuna bile yetmeyecek bir kaç kırıntı parçaları geldi.Gelenek gibi bir şey miydi bilmiyorum ama nedense her lüks restoranda sadece tabağın ortasına konmuş küçük bir porsiyon geliyordu.Tabii hayatımda sadece 3 kere lüks bir restorana gitmiştim, az önce dediklerim de okulumdaki bazı havalı kızları bu konu hakkında yakınırken duymuştum; daha doğrusu dinlemiştim.

Bu düşüncelerden sıyrılıp tabağımdaki azıcık olan salatayı yemeye başladım derken iki lokmada bitti.Yanda duran suyumu aldım.Bir kaç yudum alıp bıraktım.Daha hanım hanımcık gibi gözükmek istediğim için tabağın yanında duran peçeteyi alıp hafifçe ağzımı sildim. Bu sırada Louis ve Lulu yemeklerini bitirmiş beni bekliyorlardı.Daha fazla bekletmeden "Kalkalım mı?" diye sordum.Lulu başını olumlu anlamda salladığında ayaklanıp limuzine bindik.

Louis'in evine gelmeden önce Lulu'yu bıraktık.Ardından eve geldik ve eşikten içeri girdik. Issie ve Millie hala gelmemişti.Louis üstünü değiştireceğini söyleyip üst kata çıktı.Ben de alt kattaki banyonun dolabına koyduğum eşofmanla tişörtü üstüme geçirip banyodan çıktım ve mutfağa geçtim.

Üst dolaptan bir bardak su alıp içtim.Bu sırada Louis de gelmiş, oturma odasındaki koltukta oturuyordu.Bir bardak daha su doldurup yanına oturduğumda hiç garipsemeden telefonunu çıkardı.Suyu ona uzattığımda bana döndü, gülümseyerek teşekkür edip suyu tek dikişte bitirdi.

Boş bardağı alıp tezgaha gidecekken seslenmesiyle beni durdurdu.

L:Y/N!

Arkamı dönüp cevap verdim.

Y/N:Efendim?

Louis sehpanın üzerindeki kumandayı aldı ve bana göstererek;

L:Film veya dizi izleyelim mi?

Dedi.Hafifçe şaşırarak kabul ettim.Bardağı tezgaha bırakıp eski yerime oturduğumda çoktan bir dizi seçmiş, beni bekliyordu.Arkama yaslanıp diziyi izlemeye başladım.Türü romantik olmalıydı sanırım çünkü konu bir kızın çizgi roman karakteriyle olan aşkını ele alıyordu.

mom, dad; how did you meet? (LP fanfic)Where stories live. Discover now