8. BÖLÜM / UÇURUM

418 37 24
                                    

Merhaba yeni bölüm ile geldim umarım beğenirsiniz 🤍🤍🌼

8. BÖLÜM

Öyle bir yerdeyim ki sokakların sonu karanlık. Öyle bir yerdeyim ki tüm kapılar kapalı. Öylece çaresiz öylece umutsuz bir ben varım. Kuş misali kırılmış kanatlarım. Avuçlarımın içinde hayal kırıklığı ve karşımda Savaş Barutç'u.

Beni delice kendine çeken gözlerine baktım. Uzunca o gözlere baktım. O gün delice kendine çeken o gözlere şimdi sinirle ve nefretle bakıyordum. Bana saçmaladığı onca şeyleri düşündüm. Beni sevdiğini söylüyordu ve yaptığı tüm bu saçmalıkların bir nedenin olduğunu söylüyordu. Buna inanmalı mıydım? Düşündükçe deliriyordum. Soruyorum kendime neden, o bunu neden yaptı?

"Biliyorum. Sana her şeyi anlatamam şu an zamanı değil, anla lütfen. Bunu yapmam bile çok riskli Aslı. Biliyorum şu an her şey sana saçma ve delice geliyor ama sana seni çok sevdiğimi söyleyebilirim. Senin için her şey yapacağımı söyleyebilirim."

Evet saçmalıktı...

"Bütün bunların hepsi saçmalık." dedim ve aklıma gelen düşünceyle Savaş'a baktım.

"Demek çok seviyorsun ve her şeyi yapabilirsin. O zaman senden bir şey istiyorum Savaş Barutçu." dedim ve sonra uçuruma baktım.
"Atla Savaş Barutçu, beni çok seviyorsan uçurumdan atla." dedim. Savaş Barutçu ise gözlerini benden ayırmadan vr hiç düşünmeden "Tamam" dedi.

Bunu yapamazdı, yapamayacaktı. Çünkü o korkaktı... Beni sevdiğini söyleyemeyecek kadar ve bana bu yaptıklarının nedenini söyleyemeyecek kadar korkaktı.

Savaş Barutçu gözlerini benden yavaşça çevirip uçuruma baktı. Bir iki adım ileri gitti. Ben ise onun arkasında kaldım. Yüzünü bana çevirdi ve uçurumun tam ucunda durdu. Kollarını açtı ve bana "Aşk öyle bir ateştir ki sırf sen üşüme diye kendi canımı yakarım. Seni seviyorum bunu unutma sakın." dedi ve gülümsedi.
O an içim kavruldu yandı. Ne yapıyordum ben? Gözlerini kapattı "Seni seviyorum papatyam. Hoşça kal. " dedi.

Gözlerimden istemsiz yaşlar döküldü. Hayır bunu yapamazdım. Bu çok ağır bir şeydi. Onun resmen ölmesini izleyecektim...

Kendini uçurumdan aşağıya bırakacağı zaman koşarak ona yetişmeye çalıştım. Ama Savaş kendini uçurumdan aşağıya bıraktı. Elleri ellerime değdi ve onu sıkıca tuttum. Elini tutmam ile yere düştüm. Uçurumun bir ucunda ben diğer ucunda ise aşağıya düşmek üzere olan Savaş vardı.

"Savaş sıkıca tut elimi sakın bırakma."
Bana bakıp sadece gülümsüyordu. Deli miydi bu çocuk?
"Savaş kime diyorum?"
Ellerini çekmeye çalıştı. Ne yapıyordu bu salak?
"Hayır yapma bunu, tut elimi salak."
"Ne farkeder zaten ölecektim. Ha sen yanımda iken ha sen gittikten sonra. Zaten kendimi atacaktım. O yüzden bırak elimi."
"Salaksın sen. Tut şu elimi hadi seni çekeceğim."
Ellerini daha sıkı tuttum ama Savaş'ın elleri giderek ellerimin arasından kayıyordu.
"Ağlıyor musun sen?" dedi.
Ben bunun farkında bile değildim onu kurtarmaya çalışıyordum. Giderek daha çok ağlamaya başladım. Sanki onun bunu demesini bekliyormuşcasına.
"Savaş atlama. Bak ben çok saçmaladım hadi sıkıca tut elimi."

Ben hıçkırarak ağlarken o güldü.
"Deli misin oğlum sen? Hadi bak ayağını şu kenardaki çıkıntıya koya destek al, ben de seni çekeceğim."
Gözlerime baktı ve "Seni seviyorum." dedi.
Salak bu çocuk ölecek dediğine bak.
Burnumu çekip konuştum.
"Sana dediğimi yap ne olur."
Dediğimi yaptı ayağını çıkıntıya koydu onu yavaşça çekmeye başladım. Tam onu çekip yukarıya çıkaracağım sırada Savaşı'ın ayağı kaydı ve aşağıya doğru çekildi. Ellerim kaydı ve elleri ellerimden ayrıldı.
"Savaş! Hayır olamaz! Ç"
Dizlerimin üzerine çöküp hıçkırarak ağlamaya başladım.
"Savaş hayır olamaz. Savaş!"
Arkadan birkaç ses geldi.

SİYAH PAPATYAM [DÜZENLENİYOR‼️]Where stories live. Discover now