Selin'in ağzından
"Ne demek yok? Ne demek bulamıyoruz? Kızımı bulacaksınız. Duydunuz mu? Bulacaksınız!"
Asel'in babası Hakan amca tükenmişti. Asel tam 24 saattir ortada yoktu ve Hakan amca her geçen gün daha da kötüye gidiyordu. Karısından sonra Asel'i de kaybetme korkusu onu yiyip bitiriyordu.
Hakan amca, Eymen'e doğru yürüyerek "Hepsi senin yüzünden!" diye bağırdı. "Onu kendinle beraber o bataklığa sürüklemeseydin bunların hiçbiri olmazdı! Onu koruyamadın! Eğer onun başına bir şey gelirse seni kendi ellerimle öldürürüm!"
Eymen'in babası Burhan amca, Hakan amcanın önüne geçerek "Sakin ol Hakan," dedi.
Eymen "Kızınızı buna ben zorlamadım," derken kaşlarını çatmıştı. Dün Hakan amca gerçeği öğrendiğinde küplere binmişti. Dünden beri Eymen'e kükreyip duruyordu.
"Ama onu teşvik eden sensin!"
Eymen elleriyle yüzünü sıvazladı. "Şu an çok mutlu olduğumu falan mı sanıyorsunuz? Kendimi nasıl hissettiğimle ilgili en ufak bir fikriniz bile yok! Ben de sizinle aynı durumdayım! Asel ortada yok ve ben boğuluyorum. Halimi görmüyor musunuz?"
Hakan amca sakinleşmek ister gibi derin bir nefes aldı. Burhan amca "Gel dışarı çıkalım, sakinleş," diyerek Hakan amcanın kolunu tuttu ve onu dışarı sürükledi.
Oturduğum koltuğa sinip gözlerimi kapattım. Asel için çok endişeleniyordum. Ya ona bir şey olursa? düşüncesi aklımdan çıkmıyordu.
Dün gece haberi aldığım an karakola gelmiştim. Tüm tanıdıklarım karakoldaydı, gelecek herhangi bir haberi bekliyorlardı.
Kulübün kamera kayıtları silinmişti. Polisler kayıtları bulamıyordu. Eğer kayıtlar olsaydı Asel'i bulmamız daha kolay olabilirdi.
Asel'den herhangi bir iz olmadığı gibi onu kaçıran kişiyi de bilmiyorduk. Eymen Barış'tan şüphelense de polisler Barış'ın evini bastığında onu bir kız ile birlikte yakalamışlardı.
Asla tahmin edemeyeceğimiz bir kız: Lavinya!
Lavinya ile Barış'ı yatakta bastıklarında, Barış'ın dünden beri evinde olduğu Lavinya'nın yanından ayrılmadığı ortaya çıkmıştı.
Barış suçsuzdu. Böylece Eymen'in tahmini boşa çıkmıştı.
Barış'tan başka herhangi bir şüphelinin olmaması durumu daha da zorlaştırıyordu. Asel'i kimin kaçırdığını, nereye götürmüş olabileceğini kimse bilmiyordu.
Bu vakayla ilgilenen polis sayısı normalinden iki kat daha fazlaydı. Hakan amca Asel'in bulunması için elinden gelen her şeyi yapıyordu.
Karısından sonra kızını da kaybetmek istemiyordu.
Rüzgar elinde tuttuğu kahve bardağını bana uzatırken "İyi misin?" diye sorup yanıma oturdu.
Başımı hayır anlamında iki yana salladım. "Asel'e bir şey olacak diye korkuyorum. Onu bulacaklar, değil mi?"
Rüzgar bana destek olmak istermişçesine elimi tutup sıktı. "Onu bulacaklar. Herkes canla başla çalışıyor. Asel'e hiçbir şey olmayacak."
"Umarım," deyip kahveden bir yudum aldım.
"İstersen eve gidip biraz dinlen. Eğer bir gelişme olursa ben sana haber veririm," dedi yumuşak bir sesle.
Başımı iki yana salladım. "Eve gidersem huzursuz olurum. Burada kalmam en iyisi. Sen beni boş ver, Eymen'in yanında olman gerekiyor," derken bakışlarımı çökmüş durumda olan Eymen'e çevirdim. "Kötü görünüyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kavin | texting
Short StorySiyah deri koltuğa oturdum, ellerimi dizlerimin üstüne koyup ona baktım. Dövme yaptırıyordu. Omzuna Rusça bir yazı kazdırıyordu. Yazının anlamını bilmiyordum. Deli gibi merak ediyordum ne yazdırdığını. Dövmeci - yani Yüsra - dövmeyi yaparken "Sence...