9.BÖLÜM

394 244 57
                                    

Max kapıyı açtığında gördüğü manzara karşısında
heyecanını gizleyemedi. Devasa odanın camlarından
tüm uzay gözüküyordu neredeyse. Odanın içinde sekiz
kapsül vardı. Ve her birinin içi suyla doluydu. Kapsüller yuvarlak bir biçimde sıralanmıştı. Her bir kapsüle ait kablolar ve özel sanal ekranlar bulunuyor-
du. Her bir kapsülün üstünde isimler yazıyordu.

Herkes teker teker içeri girdiğinde kapsüllere ve etrafında bulunan kabloları ve ekranları incelemeye
başladılar.

Max adımlarını ilerletip üzerinde "MAX" yazılı kapsüle doğru gitti. Herkesin duyabileceği bir ses
tonuyla" Buna gerçekten inanamıyorum. Bunlar bizden
ne istiyor böyle. Her şeyimizi biliyorlar." dedi tek solukla.

Tom da kendi kapsülüne doğru ilerleyerek içindeki suya bakarak" Bilmiyorum. Ama her ne yapıyorlarsa
bizi kullanacakları kesin." dedi yutkunarak.

Anna ve emma hızla öne atılıp etrafı aramaya başladı-
lar. Herkes onlara doğru baktığında onlar hiçbir şey
söylemeden aramalarını devam ettirdiler.

Jack şaşkın bir şekilde" Siz ne yapıyorsunuz böyle?"
diye sordu. Kızlar kafalarını kaldırıp bir an duraksayıp
ona doğru bakmaya başladılar. Anna nefes nefese kalmış bir yüz ifadesiyle" Kapsüllerin içine girebilme-
miz için bulunan özel serumlar vardıya." deyip bir an
arkadaşlarına baktıktan sonra" O serum'un içindeki
maddeler bu odada bulunuyor. Sizde öylece dikilece-
ğinize bize yardım etseniz çok güzel olur."

Herkes bir telaşla etrafa bakınmaya başladı. Her yere
bakmaya çalışıyorlardı. Ama bir türlü bulamıyorlardı.
Gasper dudağını büzüştürüp" Burada olduğundan emin misiniz? Belki başka bir yerdedir." dedi.

Lily saçlarını ensesinde buluşturup" Başka bir yerde olamaz. Yani öyle umuyoruz. Çünkü bu devasa gemide
bulamayız. Bizim ulaşabileceğimiz bir yere koymuş olmalılar. O zaman da tek seçeneğimiz bu oda kalıyor."
dedi.

Paul duruşunu dikleştirip" Peki ya geminin devre dışı
bıraktığımız bölümünde kaldıysa." dedi endişeyle.

Emma paul'a bakarak" Böyle bir şey mümkün olabilir mi?" diye sordu.
Paul bakışlarını ondan uzaklaştırarak" Bilmiyorum. Her şey olabilir." dedi.

Max arkadaşları aralarında konuşurken hala kendi
kapsülünden gözünü alamıyordu. Eğilip kapsülün
altını aramaya başladı. Bir süre gözünü gezdirdikten sonra bağırarak" Buldum." dedi sesi titriyordu. Eliyle
tuhaf çelik çantayı çekerken arkadaşlarına döndü.
Hepsi bir anda max'in yanına gelip elinde tuttuğu çelik
çantaya doğru bakmaya başladılar.

Max ayağa kalkıp bu ağır çantayı gözüne kestirdiği bir
yere yönelip oraya koydu. Herkes etrafında heyecanlı
bir biçimde çelik çantayı açmasını bekliyordu.

Max çantayı tam açacakken kısa bir anlığına gözünü
kapatmıştı ki gözünü karanlığa açarken bu paralel
boyuta geldiğini anlaması uzun sürmedi. Birkaç dakika
bekledikten sonra ayağa kalktı. Etraf beyaz rengi alınca
gözünü ovalayıp ilerlemeye başladı. O siyah siluet ten
hesap soracaktı. Kendinden ve arkadaşlarından ne istediklerini soracaktı.

Adımlarını hızlandırıp ilerlediğinde ileride bir şeyler
gördü. Yanına yaklaşmak için koştuğunda nefes nefese
kaldı. Yanına geldiğinde hayretle karşısındaki anı'yı
izlemeye başladı. Karşısındakiler annesi ve fotoğraflarında gördüğü babasıydı.

Annesi babasının elini sıkarken acı içinde bağırıyor-
du. Annesi ter içinde kalmış bir şekilde ıkınmaya
çalışıyordu. Yanındaki doktor kadını sakinleştirmek
için bir iğne vurdu. Ve annesinin bağırtıları biraz olsun
kesildi. Doktor annesine dönüp" Üç dediğimde sakin
bir şekilde nefes alıp veriyorsun tamam mı?" diye sordu.

Değistirilmiş KarbonWhere stories live. Discover now