2. SONUNA KADAR

5.2K 403 155
                                    


Bölüme başlamadan yıldızı parlatırsanız çok sevineceğim.

Satır aralarına Aiyana yazabilirsiniz.

Keyifli okumalar dilerim.

***

***

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

2.BÖLÜM: "SONUNA KADAR"

"Teşekkür ederim." Cevap vermedi. İçeriye girdim. Sıcaktı üşümem azda olsa geçti. Etrafı inceledim koyu tonlar ağırlıklıydı.

Valizimi bir kenara bıraktım. Bundan sona bu hayatın geri dönüşü yoktu. Yeni bir hayat beni bekliyordu... 

Kapının kapanma sesi geldiğinde bakışlarım Alparslan'a gitti. Yavaş adımlarla yanıma geldi.

"Ne diye orada bekliyorsun?" Salona girdim. Tam bir genç erkek eviydi. Dağınık ve pisti. Televizyon kapıdan girişte solda idi. Televizyonun karşısında köşeli bir koltuk, en köşede yemek masası vardı. Daha fazla bakmak istemedim. Köşeli koltuğa oturdum. 

Alparslan'da oturduktan sonra telefonunu çıkardı. Ayaklarını sehpaya uzattı. Kendince rahat bir pozisyona geldi.

"Böyle, duracak mıyız?" Başını telefondan kaldırıp bana baktı.

"Ne yapmamı bekliyorsun sana çay, kahve veya börek falan mı açmamı bekliyordun?" Göz devirmemek için büyük bir savaş verdim. Sonunda kazanan ben oldum. 

"Anlatsana biraz kendini." Ağzıma vurmamak için zor durdum. Yürümeden resmen koşuyordum. Alparslan, şüpheci bir bakış attı.

"Evime gelen sensin, sen anlat kendini." Çıldıracağım, resmen çıldıracağım. Manyak mı bu adam? Beni nasıl sinirlendireceğini çok iyi biliyor.

"Mira Arslan, 23 yaşındayım. Denizli'de yaşıyordum, fakat buraya gelmem gerekiyordu." Söylediklerim yüzde ellisi doğrusuydu. Alparslan bir şey demeden, geri telefonuna bakmaya devam etti.

"Eee sen anlatmayacak mısın?" Dedim, meraklı gözükmesini umduğum bir ifade ile.

"Hayır." Dedi. Sinir şu anda bütün uzuvlarımı yayılmış durumdaydı. Gülmüyordu bile, soğuk nevale gibiydi. 

"Konuşmayı pek sevmiyorsun sanırım." Pes etmeyeceğim. O bana alışıncaya kadar pes etmeyeceğim. Cevap vermedi. Bekledim, yine cevap vermedi.

"Evin küçükmüş." Başını salladı sadece. Telefonu elinden alıp duvara atmak vardı da neyse. 

"Ailen ile mi yaşıyorsun?" Tabii ki de yaşamadığını biliyorum. Sırf benim ile konuşsun, bana ısınsın diye yapıyorum. Başını ağır hareketlerle kaldırdı.

"Konuşmayı, tahminen ne zaman bırakırsın?" Sesli bir şekilde yutkundum.

"Bence o kadar konuşmuyorum, sadece yeri geldiği zaman, bazende hiç konuşmam aslında, arkadaşlarım bana susmuş Mira derler." Alparslan, tek kaşını kaldırıp yüzüme baktı.

GİZEMLİ | TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now