67. BÖLÜM

28K 1.1K 70
                                    

Yolculuk boyunca her iki tarafta sessizliğini korumaktaydı. Ne Melis ağzını açıp Cenk'e bir şey sorma cesaretini gösteriyor ne de Cenk gidecekleri yer hakkında herhangi bir açıklama yapmayı düşünüyordu. Arka tarafta oturan kızına dikiz aynasından çaktırmadan bakmış, merakla etrafı inceleyen halini gördüğünde ise gülümsemeden edememişti. Sonra aklına evden, apar topar çıktıkları için yemek yiyip yemediklerini sormadığı gelmişti. Tabi ya nasıl olmuştu da akıl edememişti.

Melis aç olmayabilirdi ama Lale daha küçüktü. Hem Meltem'den öğrendiği kadarıyla Lale az miktarlarda ve sık aralıklarla yemek yemeyi seviyordu. Yoldan dikkatini çekmeden gözünün ucuyla yeniden dikiz aynasına bakıp etrafı inceleyen kızına seslendi;

''Acıktın mı kızım?''

Küçük kız kendisine seslenildiğini fark etmiş fakat cevap verme gereği duymamıştı. Zaten ne olduğunu anlayamamıştı ki? Anaokulundan gelince annesinin eşyalarını bir valize koyup kapının önüne kadar çıkarttığını görmüştü. Sonrasında babası ve kendisi ile ufak bir tatile çıkacaklarını söyleyip ondan sorun çıkartmaması için yardım istemişti. Küçücük haliyle beş yıldır ilk kez gördüğü babasıyla ve en az onun kadar tuhaf ve şaşkın annesiyle beraber ilk kez ailece tatile gidiyorlardı.

Aslında başka bir zaman olsa bundan büyük mutluluk duyar okuldaki çocuklara söyleyip hava atardı ama kendisi bile ne olduğunun farkında değildi. Babasına karşı ne hissetmeli bilmiyordu. İçinde ona karşı büyük bir öfke vardı ama o öfkenin yanında ona olan beş yıllık özlemi de inatla baş gösteriyordu. Yine de ona karşı yumuşaması kolay olmayacaktı.

Cenk kızının cevap vermemesi üzerine 'Acaba duymadı mı?' diye yeniden sormak için ağzını açacakken Melis ne yapacağını anlamışçasına ondan önce davranmış;

''Evden çıkmadan yemek yemiştik, aç değiliz.'' Diyerek onu susturmuştu.

Cenk karısının konuyu kapatmak adına sorusunu sert ve kısa bir cümleyle geçiştirmesinden her ikisinin de bu tatil için pek de heyecanlı olmadıklarını anlamıştı. Ama kendisi için aynı şey söylenemezdi. Bu tatili son bir aydır planlıyordu ve almak istediklerini alana kadar da geri dönmeyecekti. Her ne kadar Melis'e on gün demişse de onun ve kızının sevgisini yeniden kazanmak için gerekirse tatili on aya kadar uzatabilirdi. Tabi Melis'e şimdilik bunu söylemese iyi ederdi. Zira genç kadın arabaya bindiğinden beri surat asmış yanında zorla bulunduğunu sessizliği ve davranışlarıyla sürekli belli etmişti.

Üç saat süren yolculuğun ardından ana yoldan içe doğru saparak, dar bir ormanlık yola girmişler, yaklaşık on beş dakika daha gittikten sonra büyük bir çiftlik evinin önünde durmuşlardı. Melis arabanın durması üzerine etrafına merakla bakmış nereye geldiklerini anlamaya çalışmıştı.

Tekirdağ tabelasını gördükten sonra bir ara içi geçmiş, gözleri dün gece geçirdiği uykusuz saatler yüzünden yorgunluktan kapanmıştı. Şimdi ise tam olarak nerede olduklarını kavrayamamıştı. Arabanın arka koltuğuna baktığında kızının hala uyumakta olduğunu gördü. O uyumadan yaklaşık yarım saat önce Lale arka koltuğa doğru uzanarak annesinin koyduğu yastığa yatmış ve gözlerini kapatmıştı. Melis onun üzerine bir battaniye örttükten sonra yeniden yola odaklanmış ama son yarım saatte neler olduğunu kaçırmıştı.

Cenk arabadan inerek yandan kadar gelen yaşlı adamın elini sıkmıştı.

''Merhaba Hasan Bey!''

''Hoş geldiniz Cenk Bey. Hanım'ım söylemişti geleceğinizi. İstediğiniz gibi hazırlıkları tamamladım. Ben eşyalarınızı taşıyayım. ''

''Tamam, sen bagajdakileri al, ben bizimkileri uyandırayım.'' diyerek arabaya yeniden yönelmişti. Karısı ondan bir açıklama beklerken o hiç bir şey demeden arka kapıyı açmış uyuyan küçük kızı yavaşça kucağına alarak dikkatli bir şekilde battaniyeyi üzerine örtmüştü. Sonrasında eve doğru ilerlemeye başlamış arkasından şaşkınlıkla bakan bir kadın bırakmıştı.

LEYLA İLE MECNUNWhere stories live. Discover now