" Tine biraz konuşabilir miyiz? " dedi çekingen bir seele Sarawat. Dean denen çocuğu öldürmek istiyordu ama o mesajlar aklından çıkmıyordu. O mesajlar kendileri tanışmadan 2 gün öncesine aitti. Cidden 2 günde Dean'i silip nasıl beni sevebilir diye geçirdi içinden Sarawat. Düşünceler beynini kemirirken korkuyordu. 4 yıldır beklediği aşkından vazgeçmekten,güvensizlikten,kaybetmekten korkuyordu. Tine yanına gelince gözlerinden yaşlar süzüldü usulca. Tine ona ne olduğunu anlamak için sorular sorarken Sarawat omuzuna çenesini yaslayıp " Dean'i gerçekten seviyor musun Küçük Buffalo'm? " diyebilmişti sadece. Kalbi kırıktı ama bu Sarawat'ı sevgisinden vazgeçiremezdi. Tine onun evreniydi.
...
Tine..
Sorduğu soruda anlam aramaya çalışırken gözlerimden yaşlar düşüyordu. Sarawat gözümdeki yaşları silerken sessizce özür diledi. Ben ise hiçbir şey diyemedim. En sonunda açıklamam gerektiğini anladım ve " Dean ruh eşimi ararken rastladığım biri Sarawat. Bana çok iyi davranıyordu ve yanında iyi hissediyordum. Onun ruh eşim olduğuna inanmıştım. Ama kütüphanede olacağını söylediği gece bar'a gittiği zaman anladım o olmadığını çünkü ruh eşim bana asla böyle davranmazdı. Gördüğüm rüyalardan biliyordum bunu. Sürekli olarak aynı rüyaları görüyordum. İçinde ruh eşim olan rüyaları. Ama hep silüet hep o gölge. Yüzünü görsem seni daha kolay bulabilir ve hata yapmazdım sanırım. Özür dilerim Wat. Kulaklarını aç ve beni iyi dinle. ~Sarawat sen benim ruhumsun~ Ben kimsede bulamadığımı sende buldum. Ben senin için yaratıldım Wat. Ben senin için buradayım ve hep öyle olacağım." Gözyaşlarım durmazken kafamı kaldırıp Sarawat'a baktım. Gözleri kan toplamış ve şişmişti. Kalp kırıklarım göğüs kafesine batarken ona vargücümle sarıldım. Yarınınız yokmuş gibi kollarımın arasına aldım onu. Sarawat'ı asla bırakmayacağımı Dean'e göstereceğim. Hem de en ağır şekilde..
...
