Atlattıkları tramvadan 7 ay geçmesine rağmen Tine yeni yeni toparlamaya başlamıştı. Type ile Tharn da evlilik kararı alıyordu ve amerikaya gidecekti. Beraber 4 yıl geçirdikleri için yeteri kadar tanıyorlardı birbirlerini. Sarawat ise Tine'ı ailesi ile tanıştırmış herşey tatlıya bağlanmıştı. Önlerinde mezuniyet için 2 sene de olsa yüzük takmak istiyorlardı. Sarawat deli gibi aşıktı ve bunu çokça belli ediyordu. Tine ise son derece mutluydu ilişkisinde. Tine'ın annesi Sarawat'a oğlum diye seslenirken, Tine ise her hafta Sarawat'ın babası ile balık tutmaya gidiyordu. Arada aile yemekleri de oluyordu tabii. Herşey çok yolundaydı kısacası. Sarawat Tine'a o gün bir söz vermişti ve tutmuştu. Her anında yanındaydı. İyisiyle kötüsüyle her zaman Tine'laydı. Beraber ağlayıp beraber gülüyorlardı. Onların mutluluğu etrafı aydınlatırken, aileleri onlara diğer aileler aksine son derece destek gösteriyordu. Bu bile ikisi için dünyalara bedeldi. Sarawat Tine'a " Seni bulduğum gün anlamıştım kalbimin bir yansıması olduğunu" diyordu sürekli. Tine ise " Sarawat sen benim ruhumsun" diyip duruyordu. Bu iki ruh eşi birbirini biraz geç de bulsa mutlu sonla bitiriyorlardı masalı. Her ne kadar hayat onları birbirlerini tanıyana kadar dalgalarla sürüklese de, aynı kıyıda buluştukları için şanslılardı..
yine ben yine tutmayan bir hikaye yine yazma hevesimin sönmesi ve yine erken final. hikaye tutmayınca silesim bile geliyor. üzgünüm okuyan bebeklerim 😭🥺💚
