"final„

270 33 5
                                    

Final
_____

1 sene sonra

"Ve doktor, elleri... Onlar kadar güzeline hiç rastlamadım. Tıpkı gülüşü gibi, elleri de eşsizdi Rosie'nin."

Kim Taehyung, göz yaşlarını tutmakta gerçekten çok zorlanıyordu.

"Bugün tam 365 gün oldu Doktor. Artık kuşlar geçmiyor bu şehirden, sürekli yağmur yağıyor. Sanki, sanki gökyüzü bile onun yasını tutuyor.

Ben güzelliğini kaybetmiş bu dünya da Roseanne Park'a şahit oldum.

O yüzdendir bu kırgınlığım dünyaya, ondan daha güzel bir şeyin var olduğuna inanmıyorum.

Şimdi anlıyor musun beni Doktor?

Onu görmek istiyorum, o ilaçlar onu görmemi engelliyor işte bu yüzden içmiyorum."

Taehyung gözünden bir damlanın kaçtığına şahit oldu. Mesleğine duyguları karıştırmaması gerekiyordu ancak kendini tutması imkansız olmuştu.

"Eminim ki şu an cennetten seni izliyordur Jungkook."

Jungkook kafasını iki yana salladı.

"Hayır Doktor, Rose bir cinayet işledi. Cehennem de yalnız başına beni bekliyor."

Taehyung bu cümle karşısında çok şaşırmıştı.

"Neden yalnız Jungkook? Cehennem de neden başka hiç kimse yok?"

Jungkook parmağını pencereden gözüken insanlara tuttu. Onları işaret ediyordu.

"Çünkü Doktor, Cehennem boş, bütün şeytanlar burada."

Taehyung üzerindeki önlüğü çıkarıp bu adama giydirmemek için kendini zor tutuyordu.

O kadar zeki ve mantıklıydı ki hayran olmamak elde değildi.

"O yürüyemezdi ancak, uçmayı çok iyi bilirdi. Gökyüzünde bir gökkuşağı olup annesinin üzerine parlayacak."

Kim Taehyung, Jungkook ile konuşurken kendini kitap okur gibi hissediyordu ve Roseanne Park kitabın en sevdiği karakteriydi.
Onunla ilgili her kelimenin altını işaretlemek istercesine bağlanmıştı Rosie'ye.

"Balıkçı, kendini asan balığı kurtarmak için balığın suyunda boğularak öldü."

Jungkook kocaman bir gülümsemeyle pencereye bakıyordu.

"Ne oldu Jungkook?"

"O burada Doktor, artık yalnız olmak istemediğini ve beni almaya geldiğini söylüyor."

"Kim geldi Jungkook?"

Jungkook onu dinliyor gibi görünmüyordu. Kendi kendine pencereye bakarak konuşmaya başladı. Arada bir gülüyor sonra bir anda ağlıyordu.

"Neden ağlıyorsun Jungkook?"

"O gitti Doktor, ona verdiğim sözü tutmamı istiyor. Ama arkadaşları burada, onlar beni yalnız bırakmayacaklarını söyledi. Beni Rosie'ye götürmek için gelmişler."

Genç adam ağlamaya başladı. Hıçkırıkları çok şiddetliydi.

Taehyung, Jungkook'u sakinleştirmek için ilaçlarını verdi.

Jungkook bu sefer itiraz etmedi, hırçınlaşmadı, hatta hemşirelere bile gerek kalmadı.

Sadece kendi kendine mırıldanıyordu.

"Ruhuna dokunan insanı bul Doktor; Seni konuşmadan hisseden ve gözleri gülen, seni gerçekten seven insanı bul."

Taehyung, bu güzel dileği sonra düşünmek üzere rafa kaldırdı. Şu an Jungkook'u sakinleştirmeliydi.

"Jungkook, beni duyuyor musun?"

Taehyung kahkahalar atan adamı sakinleştirmeye çalışıyordu.

Ve Jungkook son bir kez daha konuştu.

"Sanırım uyuyorsun Rose.

Bir keresinde bana 'Hayalleri olanlar değil, hayalleri ölenler uyuyamaz.' demiştin...

Sessiz olun lütfen
O şimdi uyuyor
Bense ölüyorum..."

____

____

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim hepinize, tek tek o güzel kalplerinizden öpüyorum ♡

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim hepinize, tek tek o güzel kalplerinizden öpüyorum ♡

Umarım hoşunuza gitmiştir, ben çok severek yazdım sizde de aynı duyguları uyandırabildiysem ne mutlu bana, başka hikayeler de görüşmek üzere umarım.

-Elioly

-Elioly

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
eccedentesiast ✷ rosékook ✓Where stories live. Discover now