peekaboo folks!

79 19 17
                                    

Odanın içinde yanan ateşlerin renginin mor oluşuna mı yoksa tam ortada durup, pelerinin altından kedi gözleri gibi karanlıkta ışıldayan o gözlerden dolayı mı şok olmalıydım seçemiyordum ancak işin daha ilginç bir boyutu vardı.

"Siktir ya! Buz fırlatma fikri benimdi!"

Hiçbir şey olmamış gibi, her şey siktiğimin normaliymiş gibi buz şovu yapma fikri aklına gelmediği için kızmıştı. 

Bir çocuğu mu yoksa Gölge Kralı'nı mı uyandırmıştım çözemiyordum ama her ikisi de korkunçtu, bunu yerlere yatıp çığlıklar atan Vikinglilere bakarak söylemek zor değildi.

"Yakalayın!"

Kral Arne, salonun içinde güçlü durmaya çalışan fakat gerçekte donlarına doldurmak üzere görünen askerlerine bu emri verir vermez pişman olmuştu çünkü Gölge Kralı'nın tek hamlesiyle baltaların tahta sapları kül olmuş, bir kısmının elini yakıp çığlık atmalarına sebep olurken kalanların ayaklarına ağır metal uçlar düşmüş, içlerinden birinin ayağına saplanmıştı. Adamın etrafında oluşmaya başlayan küçük kan gölünü gördüğümde kusmamak için kendimi zor tutmuştum ancak öğürmeme engel olmamıştım.

"Beni bunlarla mı yakalayacaksınız, gerçekten?" Gölge Kralı, başlığını indirip yüzünü herkese teşhir ederken garip bir gülümseme içindeydi, kendini öyle beğenmiş ve kibirliydi ki, yumruğumu suratının ortasına geçirip burnunu kırmak isteğiyle doldum ancak kendimi ele veremezdim. 

En azından şu an olmazdı.

"Size hiç yakıştıramadım," dedi Kral Arne'ye bakarak konuşurken önünde durduğu masanın üzerinden bir parça ekmek alırken. "Halbuki tüm bu ziyafetin onuruma düzenlendiğini sanmıştım, ah ne yazık.."

Ağzındaki ekmeği dişlerini göstererek ve de sinsi bir gülümsemeyle çiğnerken Kralın baltasının sapına sıkı sıkı sarıldığını gördüm, adamın kellesini uçurmak için oldukça hevesliydi. 

"Ne istiyorsun?" dedi Kral Arne güçlü görünmeye çalışarak. Bir an için korkmuş gibi yapıp ellerini havaya kaldıran Gölge Kralı, "Hiçbir şey," dedi. "Yani sizin gibi bir kral için hiçbir şey."

Kral derin bir iç çekerek yerde hala can çekişmekte olan Viking'i işaret ederek, "Götürün." dedi, adamın daha fazla acı çekmesini istemiyordu anlaşılan. Gölge Kralı'nın yakınlarında dolanmak istemeyen birkaç kişi odanın diğer köşesinden dolanıp adamı sürükleyerek götürürlerken Gölge Kralı'nın bakışlarını üzerimde hissettim ancak bu çok kısa sürmüştü. 

"Açık konuş," dedi Kral Arne. "Ne istiyorsun?"

Derin bir iç çekip çocuksu ve de şımarık bir bakışla masanın üzerine tüneyen Gölge Kralı, "Bilirsiniz," diye başladı sözlerine. "Çok uzun zamandır uyuyorum ve böylesine uzun uykuların sonunda yapayalnız uyanmak kadar kötüsü yoktur.." 

Gözlerini odanın içindeki kızların üzerinde gezdirirken, özellikle Prenses Liv'e fazlaca bakmıştı, dudaklarını yalayarak küstah teklifinde bulundu. 

"Sizden birini, bir kadını yanımda götürmem iyi olur diye düşündüm, yanılıyor muyum?"

Bakışlarını Liv üzerinde yoğunlaştırdığı an, Kral'ın ve Prens Gorm'un ne kadar sinirlendiğini daha iyi anladım, Gorm köpürüyordu resmen.

"Seni-" 

Havaya doğru beklenmedik bir hamle yapıp Gölge Kralı'na ulaşmayı denediği an ile yerle buluşması bir olmuştu çünkü Gölge Kralı'nın pelerinini koluyla kaldırıp bir yarasa gibi ortadan kaybolduğunu ve tam Kral Arne'nin ensesinde belirdiğini görmüştüm.

"Ben oyunlardan hoşlanmam." dedi sert bir sesle, Kral Arne'nin deli gibi irkildiğini ama düşmemek için, ki halkının gözünde küçülemezdi, dimdik durduğunu gördüğümde bir kez daha pişman olmuştum.

Kral Arne'yi sevdiğim için değilse de Gölge Kralı'nın uyanmasının tüm dünyaya felaket olduğu açıktı.

Tüm halkı, ordularının kumandanları yanındayken Kral'ın fazla seçeneği yoktu ancak bunun biraz da şova dönmesi gerekliydi, belki de bu yüzden Liv düşünmeden ve babasını beklemeden öne atılarak, "Seninle geleceğim." dedi. "Yeter ki halkımı rahat bırak." 

Gölge Kralı'nın omuzlarından dökülen kuzgun tüylerinden yapılmış kanatlarını hafifçe çırparak Liv'e yürüdüğünü ve tam karşısında dikildiğini görünce bir adım geriye çekilerek olduğum yere pustum.

"Ah, ne kadar da.. dokunaklı ama hayır." Gölge Kralı Liv'in buklelerinden bir tutamına parmağını geçirip elinde çevirirken şeytani gülümsemesiyle geri döndü. 

"Seni istemiyorum." dedi omuz silkerek, hayatımda gördüğüm en küstah adam olabilirdi ki, düşüncemi bitirmeden parmağıyla beni işaret etti. "Onu istiyorum." 

Arkasına sığındığım kalabalık hızla açılıp bana yer verirken Sigurd'un refleksle koluma yapıştığını ve olanca gücüyle sıktığını hissettim. 

"Yaptığı küçük şova bakınca ondan ne kadar da hoşlandığınızı görmüş oldum, bence iyi bir teklifte bulunuyorum." dedi Gölge Kralı. "Sizin sorunlu kızınıza karşılık sonsuza dek sürecek huzur dolu bir dostluk anlaşması, ne dersiniz Kral hazretleri?"

Kral ile göz göze geldiğimizde o bakışların içine kadar okuyabildiğimi dile getirmek istedim ancak ne söylersem fayda etmeyeceğini de iyi biliyordum. Beni gönderecekti, benden bu kadar vazgeçmişti işte. Bu korkunçtu, ailem tarafından reddediliyordum ve bunun sonu yoktu. 

İlk de değildi zaten.

"Sonsuza kadar." dedi dişlerine bastırarak konuşurken.

"Ah, elbette!" feci bir keyifle cevap veren Gölge Kralı, parmaklarını şıklatarak bir kağıdın ortaya çıkmasını sağladı ve imzasını atarak Kral'a verdi. 

Bu kadardı işte, satılmıştım ve topraklara huzur gelmişti. 

Artık benim olmayan topraklara.

"Hayır!" Hemen arkamdan yükselen itiraz Sigurd'dan başkasına ait değildi. "Bu tamamen bir saçmalık! Kral hazretleri, kararınızı gözden geçirmenizi rica ediyorum!" 

Tabii ki, lanetli prenseslerinden kurtulan halk buna hemen itiraz ederek Sigurd'un sesini bastırdıklarından çabası sonuçsuz kalmaya mahkumdu, bu yüzden elini tutarak, "Uğraşma." dedim. "Ben iyi olacağım."

"Bu şekilde gidemezsin," dedi ısrarla, "Seni öldürebilir!"

"Burada kalırsam da onlar öldürecek!" 

Elimi rastgele savurduğum kişi Kral ve ailesinden başkası değildi ki bu artık o kadar da önemli değildi. Ben artık onların prensesi değildim hatta anlaşma sonrasından itibaren kimse için bir anlam ifade etmiyordum.

"Kendine dikkat et ve benim için de yaşa." dedim son kez Sigurd'a. Beni bekleyen ve elini uzatan Gölge Kralı'na adımlarken gözlerim bir an için Kral Arne ile kesişti. Bir şeyler söylemek istedi ancak kararsızlığı kafasına çevirmesine neden olunca, "Gidelim." diye fısıldadım.

Gölge Kralı elimi tutar tutmaz beni kanatlarının içine hapsedecek şekilde çevremi kuşattı ve bir açıp kapama sonrasında şatosuna ulaştırdı. 

Evim dediğim topraklardan oldukça uzağa.. 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 08, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

phantom | ZaynWhere stories live. Discover now