6.BÖLÜM

53.7K 1.9K 485
                                    

Eve geldiğimde, yorgunluktan başım çatlıyordu. Direkt odama çıkmayı planlarken, annem geldiğimi anlayınca oturma odasından beni çağırdı.

Hiç gitmek istemiyordum. Çünkü maalesef babacığım da oradaydı. Mecburen odaya girdim. Annem, "Selam vermeden mi odana gidiyorsun?"

Hiç de cevap verecek modumda değildim.

"Kusura bakma anne. Yorgun olduğum için direkt odaya gitmeyi düşündüm."

Babam lafa atladı, "Boş ver Gülizar, ne hayır bekliyorsun ki bundan?" dediğinde sakin kalmaya çalıştım.

Ama annemin gözleri, kesilen ve kana bulanmış elimdeydi. Panikle ayağa kalkıp, "Ne oldu eline?"

"Önemli bir şey yok. Sadece bir kesik."

Onları dinlemeden odama girdim. Aslında beni annem bile sevmiyordu. Onun ve babamın her zaman gözdesi kız kardeşim olmuştu.

Üniversite sınavıma bile tek başıma gitmiştim. Bana moral vermek için kimse yanımda yoktu. Bazen acaba gerçekten de evlatlık mıyım, diye düşünmüyor da değildim.

Banyoya girip, elimdeki Yağız'ın dolanmış tişört parçasını çöpe attım. Elimi nazikçe yıkamaya başladım.

Su değdiğinde yanmaya başladı. Fazla umursamayıp, yüzümü yıkadım. Fazla kirli olduğumu düşündüğüm için duş aldım. Havlu ile kurulandıktan sonra banyodan çıktım. Gardroptan ev kıyafetlerimi çıkarıp giydim.

Çantamı çalışma masasının üstüne koyduktan sonra yatağa uzandım. Gözlerini kapattıktan sonra kapı çaldı. Ayağa kalkıp, kapıyı açtım. Annem, elinde medikal malzemeleri ile karşımda duruyordu.

Elindekileri alıp, "Ben yaparım sağ ol," dediğimde başı ile onaylayıp, aşağıya indi. Ne bekliyordum ki zaten? Bana acayıp, ısrar edip, ben yapayım demesini mi?

Kapıyı kapatıp yatağa oturdum ve elime pansuman yapmaya başladım. İşim bittikten sonra, medikal malzemeleri çantama koydum. Yarın yine bana lazım olacaklardı.

Telefonumu elime alıp, saate baktım. Akşam 7'ye geliyordu. Efsun'u aradım.
Bir kaç kez çaldıktan sonra açtı, "Naber lan?" dediğimde gülerek, "Kabaca konuşma tarzı sana hiç yakışmıyor."

"Haklısın. Seninle en son konuştuğumuzda stajdaydım. Çekmediği için telefonu kapattım."

"Sorun yok Erva, staj nasıl geçti?" dediğinde ona herşeyi anlattım. Dikkatlice beni dinliyordu. Elimin nasıl olduğunu sordu. Sonrada Yağız'a küfür etme başladı. Ona iyi olduğumu söyledikten sonra, "Özgür yakışıklı mı kız?" dediğinde gözlerimi devirdim.

"Bakkalcı Rüstem amca bile ondan daha yakışıklı," diyerek güldüm.

"Hadi ya!" diye sitem etti.

"O kadar şey anlattım. Sen sadece Özgür'de mi takılı kaldın acaba?"

"Ne bileyim ya, gördüğüm bütün Özgür'lerin MaşAllah'ı var ondan sordum."

"Delisin sen Efsun."

"Sağ ol canım benim."

Biraz daha konuştuktan sonra, vedalaşıp telefonu kapattım. Banyoya girip, abdest aldıktan sonra gün içersinde kılmadığım namazlarımı kaza ettikten sonra, ders çalışmak için masaya oturdum.

Üniversite sınavı için ne zor şartlarla çalıştığım zamanlar aklıma geldi. Dershaneye bile gidememiştim.

Devlet kurslarıyla idare ederek ilk senemde kazanmıştım. Çok söylemiştim Annem ve babama, beni dershaneye yazdırın diye, ama nafile.

Şimdi ise kız kardeşim 2 yıldır dershaneye gitmesine rağmen, daha hiçbir bölüm kazanamamıştı. Bazen, evde ona yapılan ayrıcalıkları ve bana yapılan haksızlıkları görünce, evden kaçasım geliyor.

Ama karar vermiştim, mezun olduktan sonra başka bir şehiri yazacaktım. Elimi eteğimi çekecektim onlardan.

Ders çalışmaya başladım. Avumun içi yara olduğu için ve ne yazık ki kalemi tutmakta çok zorlandım.Yaklaşık, iki yada üç saat boyunca çalışmıştım.

Yarın staj yoktu. Sadece pazartesi, çarşamba, cuma günleri vardı. Artık yatma vaktimin geldiğini fark edince, masayı topladıktan sonra telefonu şarja koyup, alarmı kurdum.

Aslında dersim yarın öğlen başlıyordu. Yinede belki geç kalkarım diye alarmı ayarladım. Kendimi yatağa atıp, battaniyeyi üstüme çektim. İşte günün en sevdiğim tarafı uyumaktı.

Sabah odamda tıkırtılar duymaya başladım. Tam olarak uyandığımda etrafıma şaşkınca baktım.

Kardeşim Elif dolabımda bir şeyler arıyordu.

"Ne yapıyorsun burada?" dediğimde

"Şarj aletin nerede senin ya?" deyip dolabımı karıştırmaya devam etti.

Telefonumu şarjdan çıkarıp şarj aletini, uyku haliyle ona doğru attım.

Çığlık atıp ağlamaya başladı. Ben daha neyin tam ne olduğunu çözemeden, annem ile babam içeriye girdi. Elif'in yanına gidip, "Ne oldu?"

"Erva şarj aletini yüzüme attı!"

Yüzü sadece hafif kızarmıştı ve fırsat bulduğu için abartıyordu. Hışımla ayağa kalkıp, "Sen niye o zaman tutmuyorsun? Hem benim odama benden izinsiz giriyorsun, hem de iyilik yapıp sana şarj aleti verince kabahâtlı ben oluyorum öyle mi?" dedikten sonra yanağımda kuvvetli bir yanma ve acı hissettim.

Bunu idrak etmem biraz zamanımı almıştı. Çünkü babam bana tokat atmıştı. Bu evde gördüğüm ilk şiddet değildi bu. Ama suçsuz yere yapılması canımı acıtmıştı.

Zaten demiştim ya, ben kesin evlatlıktım. Eğilen başımı yavaşça yerden kaldırdım. Gözlerinin içine bakıp bağırarak, "Neden bunu bana yapıyorsunuz? Ne yaptım ben size? Hiç mi beni dışlarken vicdanınız sızlamadı? Hiç mi? Avucumdan kanlar akarken umursamadınız bile. Ama sevgili kızınızın yüzü hafif darbe aldı diye yapmadığınızı bırakmadınız!"

Bana yaptıklarının artık son damlası olmuştu bu. Onların yüzünü görmek istemiyordum. Kıyafetlerimi gardrobdan çıkarıp çantama koydum.

Çünkü artık dayanamıyordum. Çantamı  hazırlarken, Anne demeye bin şahit olan kadın, "Nereye gidiyorsun?"

Sesindeki acıma duygusu açıkça belliydi. Kimsenin bana acımasını istemiyordum. Cevap vermeye tenezzül bile etmedim. Zaten Efsun'un annesi ile babası iş gezisine gitmişlerdi.

Birkaç gün onlarda kalacaktım. Kıyafet kendime aldım ama oyalanıp daha fazla burada kalmak istemiyordum. Sadece bugünlük kıyafet almıştım yanıma.

Efsunla bedenlerimiz aynıydı. O, bana kıyafetlerinden verirdi. Herşeyi hazırladıktan sonra çantamı da alıp odadan çıktım. Aşağıya inip ayakkabılıktan ayakkabımı giydim.

Birkaç tane ayakkabıyı da çantama sıkıştırdım. Kapıyı seslice çarparak çıktım evden. Efsun'la evimizin arasında birkaç sokak vardı. Efsun'un evinin önüne geldiğimde, kapı açıktı.

İçeriye girdiğimde oturma odasından bağrışma sesleri geliyordu. Efsun biri ile kavga ediyordu. Bir dakika bu ses... Efsun'un kavga ettiği kişinin sesini tanıyordum.

İÇİMDEKİ TUTSAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin