2.8

2.1K 225 180
                                    

"Neler oluyor?"

Kuroo hala Oikawa'dan gelecek dayağı gözünü kısmış şekilde beklerken kontrol etmek için tek gözünü açtığında, Oikawa'dan daha korkutucu bir görüntüyle karşılaştı.

Kita'yla.

Kuroo ve Kita'nın bakışmaları odada ölüm sessizliği oluşturuyordu ki, Suna'nın kahkahası yankılandı.

Tüm gözler Suna'ya dönmesine rağmen, Suna gülmesine küçücük bir ara bile vermedi. Çok geçmeden Osamu da aynı şekilde gülmeye başladı.

"Bu kadar komik olan ne Suna-kun, Osamu-kun?"

Suna ve Osamu'nun gülüşü anında solarken, kahkahaları korkuya dönüşmüştü. İşte Kita etkisi.

Tekrar oluşan sessizlikle Kuroo, Kita'nın bacağına asıldı.

"Kita-san o revir odasına girmem lazım nolur ver anahtarları, gönül işlerini anlıyorsun değil mi?"

Kita, Kuroo'nun ellerini bacağından çekti ve ayağa kaldırdı. Elini cebine attı. Anahtarları çıkartıp Kuroo'nun eline bıraktı.

"Anlamaz mıyım?"

-

"Bu tip ne lan inek mi sikti?"

"İnek değil, Bokuto."

"Öküz desene."

Kuroo ve Kenma otururken gülmeye başladılar. Kuroo, Kenma'nın kahkahasını ilk kez gördüğünü fark edince hafızasının derinlerine kaydetmek için Kenma'dan gözünü bir an bile ayırmadı. İstese de ayıramazdı zaten, Kenma çok güzeldi.

"Düşmana vurulmaz böyle, gözüne baksana bir."

"Hala senin gözlerinden ayıramıyorum gözlerimi."

"Hemen de cıvıyorsun."

"Yok valla, ayrılmıyor."

Kenma uzanarak Kuroo'nun yarasına dikkat ederek gözlerini kapattı.

"Miss gibi de ayrılıyormuş."

"Ama bu zorlama."

Kuroo mırıldanarak söylendi. Kenma da onun gözünün kapalı olmasının verdiği güvenle gülümsedi.

"Şimdi krem süreceğim biraz acıyabilir."

"Bunu çok erotik yerlere çekebilirdim ama canım yanıyor."

"Her canın yanınca adam olacaksan seni her hafta dövelim."

Kuroo Kenma'nın göremeyeceğini bilse de gözlerini devirdi. Bokuto davarının eli çok ağırdı, Kenma için olsa da keşke kendimi başka birine dövdürseydim diye düşündü. Bir an revire gitmek için bunu yaptıklarına inanamadı. Ne kadar aptaldı.

Konu Kenma olunca hep aptaldı zaten.

Kenma bu sırada söylene söylene -yine de dikkatlice- Kuroo'nun yaralarına krem sürüp bazılarını sardı.

"Ben gidiyorum o zaman."

"Görü- dur ne?"

"Ne ne?"

"Ne ara geldin nereye gidiyorsun? Az götün yer görsün."

"Bir de çay mı içeceğiz amına koyayım?"

Kuroo bir süre düşünür gibi bekledi.

"Neden olmasın?"

Kenma sesli bir nefes verdi ve kapıdan çıkmadan önce son kez içeri baktı. Odadan çıktığında gülümsediğinin farkında değildi.

-

"Of tm seçen aklımı sikeyim ya."

"Burda da mı test çözüyorsun? Az mola ver beynin eriyecek."

Akaashi kitaptan kafasını kaldırmadan eliyle kafasına kapı tıklatır gibi vurdu.

"Beyin mi kaldı? Son beyin hücrelerimle trigonometri ve hukuk okumaya çalışan benin arasındaki bağlantıyı arıyoruz."

Kenma güldü ve Akaashi'nin yanına oturdu. Kitaba birkaç saniye baktı, bu birkaç saniye ona matematikten nefret ettiğini tekrar hatırlatmıştı.

"Keşke dil seçseydim. Ne güzel yatıyorsun 2 kelime ezberleyip geçiyorsun."

"İyiki seçmemişsin. Genelde senin gibi düşünenler sınavda boku yiyor."

Akaashi bir Kenma'ya, bir de önündeki test kitabına baktı. Bakışlarıyla verdiği mesaj Kenma'ya ulaşınca Akaashi'ye hak verip sustu.

Biraz daha öyle oturdular. Ta ki Akaashi sinirlenip kitabı sertçe kapatıp elleriyle alnını ovalamaya başlayana kadar.

"Ben boku yemişim, çok fena yemişim hem de."

Kenma, Akaashi'nin sırtını sıvazladı. Akaashi o pozisyonda bir süre kitabıyla bakıştı ve Kenma'ya döndü.

"Sana neden geldiğini sormayı unuttum."

Kenma, Akaashi'yi şimdi susturmazsa iki saat kendine saydıracağını biliyordu o yüzden hızlıca atıldı.

"Önemli değil. Önemli bir şey değildi."

"Hayır önemli bir şeydi. Neden gelmiştin?"

Kenma saçlarının ucuyla oynamaya başladı. Bir konudan çekiniyorsa genelde bunu yapardı, o yüzden Akaashi ona biraz zaman tanıdı.

"Ya bu Kuroo var ya..."

"Kuroo'yu gayet iyi tanıyorum senin de bildiğin üzere."

Kenma nefes verdi ve Akaashi gülümsedi.

"Tamam tamam, ne olmuş Kuroo'ya?"

"Kuroo..."

Akaashi, beklentiyle ve sonunda Kenma'nın hislerini kabulleneceğini düşünerek beklemeye başladı.

"... Kuroo tam bir gerizekalı."

-

"Sonra naptı biliyor musun? GÜLDÜ, BANA GÜLDÜ!"

"Niye gülmüş acaba(!)"

"Mallığınadır."

"ŞAKA DEĞİL LAN CİDDEN GÜLDÜ."

"Hangi taşa çarptı acaba kafasını?"

"İyi dövmüşüm, kafası gidip gelmiş halüsinasyon görmeye başladı."

"Kuroo bu kaç?"

"Üç."

"Salak dörttü, arkamda bir parmağım daha açık."

"Müneccim miyim ben amına koyayım?"

Kuroo'yu yolladıktan sonra odadakiler sohbete devam etmişlerdi. Kuroo aniden dönünce ve gerçek olamayacak (?) şeyler söyleyince herkesin ilgisi ona toplanmıştı.

"Bana Kenma aslında uzaydan gelmiş kılık değiştirebilen bir kedi desen, bundan daha çok inanırdım."

"Osamu ne boş bir insansın sen ya, hayranım boşluğuna(!)"

"Bu yarrağa da Sakusa iki ilgi vermiş hemen götü kalkıyor."

Atsumu elini 'aynen ondan' der gibi hareket ettirince Osamu ona gözünü devirdi. Kuroo'nun ise aklı hala o revir odasındaydı.

"Sen abayı yakmışsın Kenma..."

*

Matematik ağzıma sıçıyor o yüzden bölümler gecikiyor ama sonuç olarak az da olsa kuroken yazdım bence büyük başarı

Bu arada bu köyde geçen son bölüm, diğer bölümler eve geldikleri zamanda geçecek

İddia / KurokenTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon