4|zaman.

270 40 68
                                    

"Büyükannem bana annemin benimle konuşmak istemediğini söylerdi." Dedim inanamamazlıkla, her şey Yangyang'ın bahsettiği gibiyse bu durumda suçu annemde aramak gerçekten de yanlış olurdu ancak sırf bunun için de onu tamamiyle affedebilecek gibi değildim bir yandan. Kırgın ve eksiktim. Ben eski Dejun değildim artık.

"Yalan söylemiş işte, annemin senin sesini duymak için büyükanneye yalvardığı zamanlarda eteklerine sarılıp o kadar ağladım ki inanamazsın. Fakat büyükanne o sana bir kez daha ulaşmak istediğinde senin anne özleminden kaçıp tekrar buraya gelmenden korkuyor, anneme seni göstermeyeceğini söylüyordu. Bir kez seni görmek için Çin'e kadar gittiğinde seni apar topar teyzeye yollamış bir de. Annem seni görmek için çok çabaladı Dejun, görememiş olması onun suçu değil."

"Peki." Söylediğim tek şeyin bu olması onun da sinirini bozmuştu belli ki, hafif sinirli yüz ifadesiyle izliyordu beni, sanki kalkıp gözümün üstüme bir yumruk geçirmek ve beni olduğum yere sermek ister gibi. "Ne olmuş sana böyle? Çok fazla tepki veriyorsun(!)"

Gözlerimi çehresinde gezdirdim, cidden merak edip etmediğini anlamaya çalışıyordum biraz ve gerçekten merak ettiği ortadaydı. Yine de bana biraz gıcık olmuş olacak, sinirli ifadesi hâlâ yerini koruyordu. Bunu ise normal karşılamıştım, işte beni sevmeyen ve her fırsatta ağlatmaya çalışan tanıdığım Yangyang önümdeydi. Tek fark, beni istediği kadar tartaklasa bile ağlatması hayli zordu artık.

"Zaman olmuş Yangyang. Bana zaman olmuş."

"Eskiden de böyle anlamadığım şeyler söyleyip sinirimi bozardın, aslında o kadar da değişmemiş gibisin."

"Sağ ol ya, çok mutlu ettin beni."

Alaylı laflarımla sinirlenip bir anda ayağa fırladı. "Gidiyorum ben! Seninle anlaşmaya çalışmak bir hataydı zaten." Diyerek ayaklarını yere çarpa çarpa getirdiği tepsiyle kapıya ilerledi, onun bu hallerinin sevimli olduğunu düşünsem de belli etmemeye çalıştım. "Yangyang!" Tam kapıyı kapatacakken seslendiğimde çatık kaşlarıyla bana döndü. "Ne var?" Dedi, sesi yüksek ve sinirliydi, yapmacık bir sinirdi bu. "İyi geceler."

Duraksadı ve dediğim şeyi anlamaya çalıştı, bunu beklemediği yüzünün aldığı dehşet ifadesinden belliydi. Bir süre gözlerime baktı, bakışlarımı kaçırmadım. Sonrasında kendine gelmiş olacak, önüne dönüp başını iki yana salladı. "İyi geceler, tatlı rüyalar." Bir şey dememe vakit bırakmadan kapıyı kapatıp gitmişti. Güldüm ve üzerimi değiştirdim. Sehpayı eski yerine koydum, perdeleri iyice çekip camın kapalı olduğundan emin oldum. Mavi nevresimleri çekip yatağın içine kıvrıldığımda deterjan kokusunun güzelliği yüzünden derin bir nefes aldım ve uyumak istedim, geç değildi ancak oldukça yorgun hissediyordum. Yine de birkaç saat gibi bir süre boyunca uyuyamamıştım, en azından kapım açılıp yavaş adımlarla içeri biri girene, üzerimden yorganı atıp atmadığıma bakana ve saçlarımın arasına küçük bir öpücük kondurana dek.

Koku ise tanıdıktı.

Annemdi.

Sabah gözlerimi araladığımda duvar saatinden görebildiğim kadarıyla saat dokuzu biraz geçiyordu, güzel bir cumartesi günüydü. Sıkı sıkı sarılmış bulunduğum yorganı üzerimden atıp yatağın içinde oturdum, kendime gelemeyişimin verdiği kafa karışıklığıyla nerede olduğumu sorguladım ilk. Büyükannemin evindeki o küçük, eski püskü odamda değildim, oldukça ferah ve iyi güneş alan bir yerdeydim, Kore'deydim, annemin yanında.

Derin bir nefes alıp ayağa kalktım, bozulan yorganımı düzeltip üzerime doğru düzgün bir şeyler giydikten sonra banyoya yönelmiştim. Aşağıdan güzel kokular geliyordu, duyduğum küçük mırıltılar ve sessiz gülüşlerden evdekilerin çoktan uyandığını anlamış, on beş dakikanın sonunda aşağı inerken bulmuştum kendimi. Mutfak boştu, annem salonda Bella ile oynuyordu, duyduğum seslerin kaynağı oydu. "Günaydın." Diyerek içeri girdim, adımlarım yavaştı hâlâ, buraya tam olarak alışamamanın verdiği ne yapacağını bilememezlik hissi yüzünden rahat davranamıyordum ve o da bunu fark etmişti. "Günaydın Dejun." Geldi ve sarıldı, kısa bir sarılmada bulunduk, yine ona sarılamadım istesem de, bunu da fark etti, üzüldü. Ancak yapabileceğim bir şey yoktu.

Reverieحيث تعيش القصص. اكتشف الآن