16|görüşürüz.

225 44 89
                                    

"Anne! Ölüyorum galiba!" Yangyang'ın kısık ve oldukça çatallı sesiyle sanki ruhu bedeninden ayrılıyormuşçasına zorla merdivenleri indiğini gördüğümde kahvaltı hazırlamakta olan anneme yardım etmek üzere aşağı inmiştim. Pazartesi günüydü, bu da demek oluyordu ki okula gitmemiz gerekiyordu fakat Yangyang gözleri şiş, burnu kızarık ve oldukça solgun görünüyordu, hareketlerinin dengesizliğinden dolayı halsiz olduğu belliydi, ağzından nefes alıp veriyordu, hastaydı. "Ah be oğlum demedim mi ben sana üzerine kalın bir şeyler giy diye? Madem Jaemin'in yanına gidecektin neden incecik giyindin ki?"

"Ondan değil, Jaehyuk da hastaydı, kesin ondan aldım şifayı." O kelimelerini toparlamaya çalışırken annem telaşla yanına vararak yüzünü iki eli arasına almış, alnına dudaklarını bastırmıştı ateşini ölçmek için. "Ateşin de var senin. Bugün çok yoğunum ama yalnız kalamazsın da. Ben halletmeye çalışacağım, git yat hadi."

"Ben kalırım." Dedim biraz da kendime inanamayarak, düşünmeden söylediğim bu cümlelerden sonra ikisinin de odağı bana dönmüştü, annem tedirgindi, izin vermek veya vermemek arasında kaldığı belliydi. "Bugün çok kaybedeceğim bir şey yok zaten, sorun olmaz." Yüzündeki aydınlanma yine de açık seçikti, mutlu olduğu her hâlinden belliydi. Yangyang'ı odasına postalarken üzerimdeki üniformanın ceketini çıkarıp sandalyenin üzerine bıraktım, mutfakta sadece ikimiz vardık ve annem bir şey söylemek istiyor, bunu hareketleriyle belli etse de asla söyleme cesaretini gösteremiyordu. Onu biraz rahatlatmak, benimle rahatça konuşmasını sağlamak istedim çünkü ne kadar zaman geçerse geçsin bana karşı suçluluk duyduğunu, benden çekindiğini biliyordum. Bunu davranışlarıyla oldukça açık ediyordu. "Yangyang ile aramız iyi, geçinebiliyoruz artık. Endişe etmene gerek yok."

"Emin misin Dejun? Bak, her ne kadar uzunca bir süre yanında olamasam da ben senin annenim ve rahatsız olduğun herhangi bir şey olursa bilmek istiyorum. Biliyorum, aranız eskiden olduğu gibi değil fakat yine de eğer kavga ederseniz, küsüşürseniz bana söyle, olur mu? Ben seni yapmak istemediğin bir şeye zorlamak istemem asla." Annem güzel bir kadındı, şefkatliydi, düşünceliydi, iyi biriydi fakat biz birbirimizi bırakalı çok olmuştu. Doğruyu söylemek gerekirse ayrı geçirdiğimiz bunca zaman kendimi ondan nefret etmeye zorladım, böylece onun beni arayıp sormadığı her gün için biraz daha az kırılırım sanıyordum, işin gerçeğini ise buraya geldiğimde fark etmiş, içimde biriktire biriktire dağ ettiğim o sahte nefretim bir anda ufalanıp gitmişti. Evet, artık ondan nefret etmiyordum fakat bununla birlikte ona karşı gerçekten büyük bir sevgi de besleyemez olmuştum. Sanki o benim annem değil de, sokakta gördüğüm herhangi biriydi, bu bazen böyle hissettiriyordu.

"Eminim. Gitsen iyi olur, geç kalacaksın."

Başını salladıktan sonra çantasını alıp çıktı, giderken yarım bir sarılmayla minik bir tebessüm etmiş, bir de teşekkür etmişti. Onu gönderince mutfak masasını toparlayıp kalan yemekleri buzdolabına yerleştirdikten sonra Yangyang'ın ağrıyan boğazı için ballı süt yapmıştım. Çocukken de çabuk hasta olurdu ve hasta olduğunda hep ballı süt isterdi, zaten o zamanlar elimden gelen tek şey de bu idi bu sebeple ona biraz süt ısıtır, içine bal dökerdim. Fincanı kaldırırken hissettiğim nostalji ile birkaç saniye bekledikten sonra bir tepsinin içine yerleştirip dikkatli adımlarla yukarı kata çıktım, kapısını tıklatıp ondan komut beklemeden içeri girdim. Yangyang yatağının içinde iyice büzülmüş, yorganı başına kadar çekmiş yatıyordu, yastıkların ve çarşafların arasında minicikti, sanki sekizinci yaşında takılı kalmış gibi...

"Uyuyor musun? Ballı süt getirdim." Ona doğru yaklaşırken bir anda yorganı üzerinden atarak kalktı, ballı süt lafını duyduğuna sevinmiş gibi görünüyordu, ona fincanı verdikten sonra ateşini kontrol edip hissettiğim sıcaklıkla yorganını çekmiştim üzerinden. Büyükannemin hasta olduğum zamanlarda bana nasıl baktığını pekâlâ hatırlıyordum ve bunları biricik kardeşimin üzerinde uygulamaktan da büyük bir zevk alacaktım. "Ilık bir duşa gir, ben çorba yapacağım, karnını doyurduktan sonra ilaç içersin ve daha iyi hissedersin, tamam mı? Bu kalın yorganı üzerine almak yok, istiyorsan ince bir battaniye al."

ReverieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin