29

1.1K 99 261
                                    


Sizleri çooook özledim

Ciddi anlamda yoğun ve kötü günler geçirdim hatta bazen dedim ki bitti yani yazamayacağım fic falan ama burdayıımmmm 

ve beklettiğim için çok özür dilerim sizlerden

16k olmak üzere o kadar güzelsiniz ki çok seviyorum sizi<3<3  okuyanların profillerini ezberledim diyebilirim ve yeni profiller gördükçe içim içime sığmıyor 

Yorum yapmayı unutmayınnn

çok konuştum o zamaaaaaan

keyifli okumalar... 💕🍒


...


Kth-

4 gün...

Jungkook olmadan geçirdiğim tam dört gün... 

Sebebini bilmiyordum. Yemin ederim neden böyle oldu hiçbir şey bilmiyordum. Beni mi kullanmıştı? Öylesine bir heves miydim onun için? Cidden benim ellerim o her benden uzaklaştığında onun saçına dokunmak için sızlıyor, dudaklarım onun dudakları ile buluşmadığı sürece nefes alamıyorken o bana nasıl yapmıştı ki bunu? 

Sadece neden diye düşünüyordum günlerdir. Gözüme uyku girmiyor, onun bana bıraktığı tavşanlı pijamasına sarılıp ağlıyordum. 

Okula gitmemiştim. Ne yapıyor, nasıl görünüyor bilmiyordum. Arada çocuklar geliyor beni güldürmeye çalışıp geri gidiyorlardı. Bogum yanlız kalmamı istemediği için bende kalmıştı birkaç gün. Babası yine fena dövmüştü sanırım. Eve geldiğinde gözü morarık, dudağı patlaktı. Cidden okul müdürümüz olan o herifi öldüresim geliyordu.

"Ah yine mi uyumadın?" diyerek odaya giren Bogum'a döndüm. Kafamı hayır anlamında sallayıp hafifçe tebessüm ettim. "Jimin gelecekmiş, seni görmek istiyormuş sen telefonuna bakmayınca bana yazdı yer cücesi." dediğinde gülümsedim. Yıllardır değişmiyorlardı. Aralarında neden olduğunu bilmediğim tatlı bir atışma vardı. Bogum ile çok küçüklükten arkadaştık ve Namjoon, Jimin ve Hoseok ile arkadaş olunca aralarında kıskançlık olmuş ve kavga etmişlerdi. Asla büyük kavga olmuyordu aksine komik ve eğlenceliydi.

"Al bakalım bunu sana papatya çayı yaptım. Daha iyi uyursun." Uyumadığımı biliyordu ama elinden geleni yapıyordu. Elime temas eden sıcak bardak ile çayın kokusunu içime çektim. Güzel kokuyordu ama Jungkook'un kokusunu unutturmuyordu. Hiçbir şey unutturmuyordu daha doğrusu.

"Bugün okulda Jungkookla karşılaştık." Bogum'un dediği ile vücudum anında dikleşmiş, gözlerim soru sorarcasına bakmaya başlamıştı. "Bunu neden bana söylüyorsun ki? Hah!" Böyle diyerek kendimi avutuyordum. 

Sadece ondan kopmak istiyordum ama kalbim ona düğümlüydü. Sanki küçük bir çocuk gücünün yetmeyeceğini bilmesine rağmen çözmeye çalışıyordu o düğümü.

"Kötü gözüküyordu Taehyung. Çok ciddiyim kötü gözüküyordu." Bir cümle insanın canını ne kadar yakabilirdi ki? Benim çok yakıyordu. Yüzsüzce gidip sanki o beni terk etmemiş gibi tekrar barışasım geliyordu. Onu affetmek istiyordum ama o affedilmek için hiçbir bok yapmıyordu.

"Ne demek kötü?" Sesimin güçsüzlüğü korkumu ele vermişti. "Onların katına girdim şu Seokjin mi ne koşarak sınıftan çıktı. Ne olduğunu anlamadan Jungkook'un sınıfına girdim ve Jungkook poşet gibi bir şeye kusuyordu. Yoongi sırtını patpatlıyor, saçını okşuyordu falan. Bembeyaz olmuş ve dört günde ne kadar zayıflayabilirse o kadar zayıflamış diyebilirim. " O konuştukça dudağım büzülüyor ağlamamak için zor duruyordum.

Explosion  //Taekook// ✓Where stories live. Discover now