Beklenmedik İtiraf

2.9K 305 285
                                    

Son anda atacağım çığlığı yutup istemsizce yanımdaki bedene sokulurken ekrandaki iğrenç yüzden gözlerimi kaçırdım. Korku filmi diye girmiştik ama daha çok iğrenç şeyler vardı. Bazen adamın kafasını kopmuş bir şekilde görüyorduk, bazen ölmüş hayvanların cesetlerini ya da daha iğrenç şeyler. Belki sinema yerine Hyunjin'in dediğini kabul edip hayvanat bahçesine gitmeliydik. En azından böyle şeyler görmeme gerek kalmazdı.

"Çıkmak ister misin?" Hyunjin kolasını yanına bırakıp başını eğerek bana bakınca başımı kaldırdım. Ona ne zaman bu kadar yakınlaşmıştım?

Aramızda santimler oynarken bakışlarım yüzünün her tarafında gezinmeye başladı. O cidden kusursuzdu. Dışarı çıktığımız andan beri birçok kişinin bakışları üstündeydi ve ben onun yanında kendimi fazla küçük ve değersiz hissetmiştim ama bir yandan da onun yanında olduğum için şanslı olduğumu da düşünmüştüm.

Benden cevap bekleyen Hyunjin'den gözlerimi kaçırırken başımı sallayıp onu onayladım. Sinemada hiç güzel filmler yoktu. Sadece korku ve dram kalmıştı ve dram izleyip kendimi üzmektense korkmayı tercih etmiştim.

Hyunjin kucağındaki telefonunu alıp ayağa kalkarken ben de ardından ayağa kalktım ve insanlardan özür dileyerek önlerinden geçmeye çalıştık. Kısa bir sürenin ardından sinema salonundan çıktığımızda derin bir nefes alıp birden karanlıktan ışığa geçtiğimiz için tuhaf hissettim. sanki uykudan uyanmışım gibi hissediyordum. 

Kaymış şapkamı düzeltirken birkaç adım önümde yürüyen Hyunjin dönüp bana baktı. Birkaç adımda yanına varmamla tekrar önüne dönüp yürürken başımı eğip yanında yürümeye başladım.

Bir an önce eve gitmek istiyordum aslında çünkü her daim yalnız başıma yürüdüğüm bu yollarda ilk defa birisi ile yürümek ve birisinin beni beklemesi fazla tuhaf ve yabancıydı. Ama sevmiştim. Hyunjin ile dışarı çıkmayı, onunla vakit geçirip gülmeyi sevmiştim. 

"Eee nereye gidelim şimdi?" Dönüp bana bakınca gözlerimi kaçırdım. Bana nereye gidileceğini mi soruyordu? Hastane, yurt ve iş yerleri dışında hiçbir yeri bilmeyen bana mı soruyordu cidden? Hep tek takıldığım için onunla nasıl yerlere gitmeliydik bilmiyordum ama okuduğum kitapları düşününce sanırım birkaç fikir yürütebilirdim. 

"Deniz kenarında yürüyebiliriz." Gergince ona sorduğumda cevabını duymaktan korktum. Çok mu saçma gelmişti? Belki de daha başka şeyler yapmak istiyordu ama okuduğum bir kitapta deniz kenarında yürümenin oldukça güzel ve huzur verici olduğunu okumuştum.

Tek giderken de öyleydi. Fazla huzurluydu ama bir o kadar da yalnızdı. Onunla gidersem bana hissettirdiği o duygular değişir miydi? Artık yalnız duygusu belki de daha başka bir duyguya dönüşecekti.

"Güzel fikir. Hem dersler yüzünden fazla stresliydim iyi gelir. Hadi gidelim!" Birden elimi tutup beni çıkışa sürüklemeye başlayınca ne tepki vereceğimi şaşırdım. Baktığım tek yer ise büyük elinin arasında kaybolmuş küçük elimdi. Sıcak eli soğuk elimi o kadar güzel kavramıştı ki sanki birbirlerini için yaratılmış gibiydi. 

Dudaklarımı birbirine bastırırken onun beni çekiştirmesine izin verdim ve bedenime yabancı bu güzel duygunun sorgulamasını sonraya bırakıp kendimi ona bıraktım. 

Fazla yürümemiştik. Geldiğimiz yer zaten Sahile yakındı bu yüzden bir yarım saat yürüyüşün ardından deniz kenarına gelmiş, arabaların az geçtiği, birkaç insanın yürüdüğü yolda el ele yürümeye başlamıştık.

Elimi hala bırakmıyor oluşu yabancı duygunun bedenime tamamen hükmetmesine ve beni bir kukla gibi oynatmasına sebep olurken neden dudaklarımın yukarı doğru kıvrılmasına engel olamıyor, yüzümün hafiften yanmasına anlam yükleyemiyordum?

My world is just you|HYUNLİX Where stories live. Discover now