Teslimiyet

517 12 8
                                    

Sevgili okuyucular bu bölüm tamamen +18 olduğu için rahatsız olanların okumamasını öneririm. Ama sonunda çok önemli bir şey oluyor orayı da okumanızı tavsiye ederim.

İlahi Bakış Açısı

Ateş Büşra'nın üzerinden havluyu çektiğinde adeta delirmiş ve kendini kaybetmiş gibiydi. Bu kadınla tanıştığından beri düzgün düşünemiyordu zaten. Onu her şeyiyle istiyordu ve bu gece bu iş bitecekti.

Bu geceden sonra neler olacağını düşünmek bile istemiyordu. Bir sürü sorunun kapısını açıyorlardı şuan. Ama gelin görün ki kalbine söz geçmiyordu. Büşra bağıra bağıra sana aşığım demişti. Ateş bunun üzerine nasıl hiçbir sey olmamış gibi davranırdı ki. Zaten kendini zor tutarken.

Gözleri Büşra'nın vücuduna hiç değmeden direk gözlerine odaklandı. O gözlerde ne yoktu ki. Arzu, sehvet, istek, hafif korku ve çokça AŞK.

Ateşin bunu görmemesi için kör olması gerekirdi ki Ateş de gayet zeki bir uzaylıydı

. Yıllar önce yaşadığı bir olay süzüldü birden aklına. O zamandan beri kadınlara dokunmuyordu. Kendine buzdan bir duvar örmüştü ve Afro'da ki halkın ne düşünüyor umurunda bile değildi. Çok derin bir yarası vardı. Ama kimse bunu araştırmadı. Bunun sadece basit bir ego sorunu olduğunu düşündüler. Bazı kıskançlar ise 'gay' damgası yapıştırmışlardı. Bunu da umursamadı Ateş.O acısını yaşamaya çalışıyordu. Boş boğaz insanların ne dediği umurunda bile değildi.

Birden neden Afro da yaşadıkları aklına süzüldüğünü anlayamamıştı. Aslında anlamıştı da kendine yedirememişti. Kabul edememişti.

Tekrar Büşranın gözlerine baktı. İçi gülüyordu gözlerinin. Ateş birden kalbinin sıkıştığını hissetti. O kadar masum ve o kadar güzeldi ki...

Onun gerçekten kraliçe olduğunu düşünüyordu ama keşke olmasaydı diye geçirdi içinden belki bininci kez. Bir sürü yükü kaldırmakiçin fazla narin değil miydi ? Fazla kırılgan, fazla savunmasız, fazla sevilesi ve fazla alıp katlayıp cebe koyulası. Evet Ateş bunu istiyordu. Onu bir kağıt gibi katlayı cebine koymak ve bu savaş işinden uzaklaştırmak.

Ama ona muhtaçsın.

Ateş iç sesine kapa çeneni dedi ama kendide biliyordu böyle olduğunu. Yine de gün geçtikçe bu iş içine sinmiyordu.

'Keşke 'dedi içinden ' Keşke ben değil de başkası gelseydi Büşra için göreve. O zaman sadece ailemi düşünen bencil bir uzaylı olabilirdim onun gözünde. Onun sıcaklığında kalbinin her atışında kendini kaybetmezdi. ' Ama bunu düşündükten sonra hemen kendine kızdı. Başkası gelseydi de Büşra'nın o eşşiz güzelliğinin farkına varsa mıydı ? Ateşin içini bir kıskançlık duygusu kapladı. Hayallerinden bile kıskanıyordu bu güzelliği.

Düşüncelerinden sıyrıldı ve altında yatan kraliçesine baktı. O onundu. Bundan emindi. O da tüm kalbiyle olmasa da O'nundu. Ve tüm kalbiyle onun olmak için çabalayacaktı.

Ateş kendi düşünce denizinde boğulurken Büşra erimek üzereydi. Ateşin bazen uzaklara bakar gibi dalan gözleri, bazen kendisine öyle bakıyordu ki tam içini görebilir gibi hissetmişti Büşra. Tüm kalbi kalkanlarından uzakmı gibi.

Ateş hiç hareket etmeden üzerinde yatıyordu ki bu Büşra'yı kıpkırmızı yapıyordu. Esmer olmasına rağmen kızardığı hemen gözler önüne serilirdi. Ve şuan o çıplakken Ateşin giyinik durması onu daha da kırmızı yapıyordu. Ateş bir kez daha derince Büşranın gözlerinin içine baktı ve elinin biriyle Büşranın sol göğsünü okşamaya başladı. Büşra ise tam o anda daha ne kadar kızarabilirim ki diye düşündü.

SEBASTİAN [ ASKIDA ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin