Veda

272 10 0
                                    

Ateş de bende kapıda duran Uğur'a nefes nefese baktık.

'' Kapı çalma gibi bir adetin yok sanırım senin '' dedi Ateş boğuklaşmış bir şekilde. Kahretsin bu adam bu kadar seksi olmamalıydı.

'' Aslında gerçekten işinizi bölmek istemezdim ama...çok büyük bir sorunumuz var '' dedi Uğur sesi inanılmaz sıkıntılı çıkmıştı ve gözleri fıldır fıldır etrafta dolaşıyordu.

Ellerimle saçlarımı düzelttim ve '' Ne oldu,? '' diye sordum.

Gözlerimin tam içine baktı ve söyledi gitti.

'' İki saat içinde Afro'ya gitmeliyiz. Hepimiz''

*

Her zaman kendimizi hazırladığımız şeyler vardır. Sınavlar veya yapılacak bir itiraf. Katıldığımız büyük bir konserin büyük gecesi. Çok sevdiğimiz birinin doğum günü ya da kendi doğum günümüz.

Her zaman bir şeylere hazırlanırız.

Çoğu zamanda bu hazırlandığımız şeylere asla tam manasıyla hazır olamayız. Ama zaman acımasızdır. Birden sizi o büyük güne götürür ve siz yine bütün hazırlığa rağmen orada ki duygularınızla kalırsınız.

İşte şimdi tam bunu yaşıyordum.

Ateş ve Uğur geldiğinden beri kendimi gitmeye hazırlıyordum. Gitmeye ve bir gezegeni bir savaşta yönetmeye. Ama Uğur'un ağzından çıkan o cümle aslında ne kadarda hazırlıksız olduğumu kanıtlamıştı bana.

Korku tüm benliğimde kol gezerken düşünmeyi bırakın nefes dahi alamıyordum. Genelde korkak bir insan değildim. Utangaç hiç değildim. Ama sorumluluk büyük olunca korkularımda gün yüzüne çıkmıştı.

Kalbim resmen ağzımda atıyordu ve ben düzenlemeye çalıştığım nefesimle Uğur'a bakıyordum. O da bana bakıyordu. Gözlerinde anlamlandıramadığım bir sürü duygu kol geziyordu. Benden daha iyiymiş gibi durmuyordu.

'' Ne demek iki saat sonra Afro'ya gideceğiz? ''

Kendini ilk toparlayan Ateş olmuştu ve bu soruyu o sormuştu. Ama onunda sesinde ki şaşkınlık elle tutulur cinstendi.

'' Bilmiyorum. Sadece tek bildiğim Eva'dan bir bildiri geldiği ve savaşı daha fazla ertelemeyecek oldukları. Bunun için hemen bir yönetici seçmek lazım''

'' Ama daha eğitimler bile bitmedi''

Sesim gerçekten de umutsuzca çıkmıştı. Ama haklıydım eğitimler bitmemişti. Daha bir metre uçarken ve kimyasal silah kullanmaya yeni başlamışken gidemezdik.

Uğur yavaşça bana döndü ve '' Bundan sonrası orada devam eder. Ve fiziksel testten çok psikolojik teste tabii tutulacaksın'' dedi.

'' Ama- ama Uğur. Nasıl olur? Olamaz!! Ben daha hazır değilim ki! Daha kültürünü öğrenemediğim ülkeler var. Daha tam uçamıyorum bile. Ayrıca... ayrıca silah kullanmayı da tam beceremedim. Hem daha annemle de vedalaşamadım. İzmir'e de veda edemedim. Okulda ki çocuklarda var. Selim var, Nil var ooh bir sürü kişi var. Hem orda ne giyeriz. Daha onu hazırlamadık Songül'le. Bir de Uğur... Ben çok korkuyorum ''

Soluksuz bir konuşmanın ardından hıçkırıklara boğulmuştum. Bu nasıl ağır bir yüktü böyle. Sıraladığım bahaneler sonrası gerçek dudaklarımdan firar etmişti öylece.

Uğur bana doğru bir adım attı ve beni kollarının arasına aldı. Bu bir abi sarılışıydı. Öyle içten ve öyle güzeldi ki. O da Ateş gibi buz gibiydi. Ama aynı zamanda sıcacıktı. Onun gösterdiği sevgiyle daha da ağlamaya başladım. Hıçkırıklarım durdurulamayacak hale gelmişti. Uğur, bir yandan sırtımı okşuyordu. Diğer yandan eliyle saçlarımı düzeltiyordu. Ama tek kelime etmiyordu. Gereksiz sözlerin ve tesellilerin işe yaramadığını biliyordu.

SEBASTİAN [ ASKIDA ]Where stories live. Discover now