400 vote , 250 yorum.
Başımı olumlu anlamda salladıktan sonra elime öpücük bıraktı ve yüzüme doğru eğilip yanağımı içli içli öptü. Hafif geri çekilince konuşmadan önce dudaklarımı ıslattım. Bakışları dudaklarıma kaysa da kendini toparlayıp söyleyeceklerime odaklandı.
"Seni seviyorum Sevgilim!" diye mırıldandım. Yakın olmamızın avantajıyla burnumun ucuna öpücük bıraktı sonra da huzur bulduğum sesi doldu kulaklarıma.
"Sana Aşığım Hatun!" dedi. Yüzümde eşsiz bir gülümseme oluşurken o da benim bu halimi izliyordu. Utanıp gözlerimi kaçırdıktan sonra konuştum.
"Gitmemiz gerekiyor , geç kalacağız." dedim. Bakışlarımı ona çevirince yüzüme bakılıkaldığını gördüm. Ona gülümseyip gözünün önünde parmağımı şıklattım. Yine tepki vermeyince konuştum.
"Arslan!" endişeyle seslendim. Arslan ifadesiz suratını gülümsemeye çevirince derin bir nefes aldım ama söylediği şeyle kalakaldım.
"Güzelliğin nefesimi kesiyor , yavrum." dedi. Utançla gözlerimi kaçırdım ve konuşmaya başladım.
"Gitsek mi artık? Abim birazdan odaya baskın düzenleyecek gibi hissediyorum." dedim. Arslan bakışlarını saniyelik kapıya çevirip tekrar bana dönerek konuştu.
"Buradan asla çıkmayıp abine sinir krizi geçirtmeyi çok isterdim ama bugün düğünümüz var. Son adım , benim olman için son adım. Gidelim de alayım seni kendime." dedi ve alnımı öptü ve kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açtıktan sonra kapının önünde bekleyen abimle bir duraksadı. Abim ellerini ceplerine koymuş bir vaziyette Arslan'a bakıyordu.
"Sonunda çıkabildiniz Damat Bey!" dedi iğneleyerek. Arslan , abim gibi ellerini ceplerine koyup konuşmadan önce boğazını temizledi.
"Büyük Kayınbiraderim , beklerken incilerin mi döküldü? Aşağıda gelinimi bekliyor olacağım , fazla oyalanmazsan sevinirim." dedi ve gülümsedi. Abim de söylediklerine tepki olarak yüz buruşturmayla yapmacık gülümseme arasında bir surat ifadesine büründü.
"Hala vazgeçebiliriz Damat Bey!" Arslan'ın suratı alay eden ifadeden kurtulup sertleşmeye başlayınca abim devam etti konuşmasına "Sadece bir hatırlatma." dedi. Arslan sinirli bir soluk alıp konuştu.
"Ben o hatırlatmayı sana düğünümden sonra yapacağım kayınbiraderim!" dedi sertçe. Bakışları bana döndü ve elimi tutup üzerine öpücük bıraktı. Başını kaldırıp konuştu.
"Seni bekliyorum yavrum , geç kalmayalım." dedi ve abime son bir bakış atıp arkasını dönüp merdivenlere doğru ilerledi. Gözden kaybolunca abime döndüm ve ona sarılmak açın kollarımı kaldırdım. Kollarının arasına girip boynuna sarıldım. Benim için kısa ama insanlık için uzun olan abimle sarılmamızı Selin gelip böldü. Ağladım ağlayacak ruh halimle Selin'e bakıp konuştum.
"Sen abimi benden mi kıskandın? Yazıklar olsun! Sırf görümcelik yapmadım diye böyle davranıyorsun sen bana." dedim. Selin şaşkın bir ifadeyle söylediklerimi dinledikten sonra konuşmaya başladı.
"Ne alakası var Efsun? Biraz daha sarılsaydınız ağlayacaktın." eliyle yüzümü gösterip devam etti konuşmasına "O yüzünde ki makyajı bir kez daha bozarsan Lale seni boğabilir. Seni düşündüğümden görümceciğim." dedi biraz önceki sitemime karşılık olarak. Omzumu silkip gözyaşlarımı geri göndermeye çalıştım. Ben bakışlarımı tavana çevirmiş gözlerimi yelliyordum. O sırada belime dolanan kollarla bakışlarımı bana sarılan şahısa çevirdim. Mert bana sıkıca sarılıyordu bende kollarımı ona doladım ve hiç bırakmak istemezcesine sarıldık. Artık gözlerimden yaşlar akmaya başlayınca bizi ayırma görevini babam üstlendi. Peşinden de Mert'e kızmayı unutmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMARE
RomanceHikaye de yetişkin içerik bulunmaktadır! Bunu bilerek okumanızı tavsiye ederim. "Seni meşgul ediyorum bu saatte ama dün telefonum sende kalmış onu alabilir miyim?" dedim. Elini sağ ön cebine sokup çıkarttı ve bana uzattı. Telefonumu almak için elimi...