Yavaş yavaş kendime gelirken gözlerimi açamıyordum. Bulunduğum ortamdan kulağıma gelen ama benim tek kelimesini bile anlayamadığım konuşma sesleri. Ve başımda hissettiğim keskin ağrı. Gözlerimi usul usul açarken bembeyaz bir duvarla karşılaştım. Nerede olduğumu anlamaya çalışırken başımda annemin olduğunu fark ettim. Benden tarafa dönük olmadığı için uyandığımı görmemişti. Seslenmek için ağzımı açtım ama dilim damağım kurumuştu.
" S-Su " diyebildim sadece. Sesimi duyan annem bana dönüp sürahiden su doldurup dudaklarıma dayadı. Kana kana bir bardak suyu içtim.
" Şükürler olsun Allahım. İyi misin kızım? Ağrın var mı?" dedi endişeli bir şekilde gözleri ile yüzümü tararken . Gülümseyerek elini tutup sıktım.
"İyiyim sultanım. Bir şeyim yok merak etme!" dedim gözlerine bakarak.
"Tamam kızım o zaman ben doktoru çağırayım." dedi annem kapıya doğru ilerlerken kapıyı açıp çıkınca yattığım yerden doğrulmaya çalıştım. O sırada kapı hızlıca açılıp geri kapandı. İrkilerek gelen kişiye baktım nefesim tıkandı. Neden her seferinde bu kadar can alıcı gözüküyor ki. Kapının oradan saç telimden ayak parmaklarıma kadar beni süzüp hasar kaydı yaptı. Ağır adımlarla yatağın yanına gelip sandalye'ye oturdu. Derin nefes alıp
" İyi misin Efsun?" dedi o hayranı olduğum sesiyle . Gözlerini yüzüme dikmiş sanki hiçbir hareketimi kaçırmak istemezmiş gibi. Usulca gülümseyip başımı olumlu anlamda salladım.
"İyiyim. Beni sen mi getirdin hastaneye? En son Derya abla ile konuşuyorduk gerisini hatırlamıyorum." dedim bilmezce. Tabi ki de biliyordum onun beni getirdiğini o kaslı kolları unutmam mümkün değil. Bunları düşünürken gözlerim kollarına kaydı. Ne kadar da güçlü duruyordu. Bir an kollarının beni sarmaladığını düşündüm. İç çekip gözlerimi gözlerine çıkardım. Çok derin bakıyordu gözleri bana birşeyler anlatmak istermiş gibi. Tam cevap vermek için ağzını açmıştı ki odanın kapısı açıldı. İlk doktor girdi sonra da annem ve diğerleri. Herkes yanıma gelip nasıl olduğumu soruyordu. İyi olduğumu söyledim hepsine o sırada Arslan sandalyeden kalkıp odanın en köşesine geçip kollarını göğsünde bağlayarak bana bakmaya başladı. Ben ona dalmışken doktor'un sesiyle ona dönmek zorunda kaldım ama dönmez olaydım. Ehh ama yeter yani bu kadar da olmaz ki! Eminim kasıtlı karşıma çıkıyor. Abimin arkadaşı olacak Ömer doktor bozuntusu. Ne diye onun çalıştığı hastaneye getirildiysem. Hadi getirildim koskoca hastane de bir tek bu mu kaldı bana bakacak? Neyse sakinim..
" Geçmiş olsun Efsun. Nasıl hissediyorsun kendini? " dedi . Zoraki bir tebessüm yerleştirdim dudaklarıma dememi bekliyorsanız yanılıyorsunuz. En somurtkan halimle
"Saol! İyi hissediyorum. " dedim. Bu halime sinsice sırıtıp ayak ucumdaki masadan bir dosya alıp dikkatlice bakmaya başladı. Gözlerini dosyadan ayırmadan bana hitaben konuştu.
"Neden bayıldığını merak ediyorsundur. " dedi. Başını kaldırıp onay almak ister gibi gözlerime baktı. Başımı olumluca sallayıp devam etmesini bekledim. Açlık, uykusuzluk ve çok fazla ayakta durma bunlar yüzünden bayıldım başka ne olacak dememe kalmadan söylediği şeyle donup kaldım.
"Hamilesin!" dedi sırıtarak. Ben şok olmuş bir şekilde odadakilerin yüzlerinde gezdirdim gözlerimi onlarda benim gibi şaşırmış haldelerdi. Ne kadar öyle bir şey olmasa bile inanabilirdim. O kadar iyi oynuyor ki ama sinsi bir şekilde sırıtması herşeyi ortaya veriyordu. O sırada annem çığırdı.
"Neeeee..! Ne demek hamile?" annemin şaşkın sesi ile ona döndüm. Gözüm arkada sinirli bir şekilde bana bakan adama kaydı. Neden bu kadar öfkelendi ki. Daha fazla yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için boğazımı temizleyip tüm bakışları kendime çekip gözlerimi doktor bozuntusun da sabitledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMARE
RomanceHikaye de yetişkin içerik bulunmaktadır! Bunu bilerek okumanızı tavsiye ederim. "Seni meşgul ediyorum bu saatte ama dün telefonum sende kalmış onu alabilir miyim?" dedim. Elini sağ ön cebine sokup çıkarttı ve bana uzattı. Telefonumu almak için elimi...