kırıklarım var, 7

246 35 48
                                    

"Günaydın Nayeon-ie!"

Sesimi duyar duymaz yerinden hoplayan Nayeon'u görünce otuz iki diş sırıtmıştım. Korkutuğundan elini göğsüne koyup kendine gelmeye çalışırken oturmam için karşısını gösterdi.

"Deli kız ya, ölüyordum az kalsın!"

Eş zamanlı olarak koluma vurduğunda kolumu aniden çekip, sızladığından inlemiştim. Kriz geçirmemin üstünden çok değil, yalnızca üç gün geçmişti. Yaralarım henüz iyileşmediğinden arada sırada sızlıyordu.

"Neyin var, koluna bir şey mi oldu?" Kaşlarını çatıp her zaman yanında taşıdığı kremini çantasından çıkardı ve kolumu nazikçe elleri arasına aldığında sıyrıklarımı görmesini istedim. Neden böyle bir şey yaptığımı bilmiyordum fakat Nayeon'u kendime çok yakın hissetmiştim.

Önce üstümdeki hırkayı nazikçe kıvırmış, daha sonra da açık mor kazağımı yavaşça dirseğime kadar çekerken gözlerini sonuna kadar aralamıştı.

"Ne oldu sana?"

Herkes neden soruyor? Öldüm ya işte.

"Önemli bir şey değil, dün yanlışlıkla elimdeki bardağı düşürdüm. Daha sonra da toparlamak için eğildim fakat başım döndü. Sonra da olanları görüyorsun zaten.."

Anladığını belirtir bir şekilde mırıldandığında, saniyeler içinde bu kadar sağlam bir yalan uydurduğum için kendimen korkmuştum.

"Neyse ne, dikkatli olursun artık. Güzellim vücuduna zarar verme Sana-ah."

Saçlarıma ellerini koymuş, o kadar içten bir şekilde bakmıştı ki bana az kalsın ağlayacaktım. Elini saçlarımdan çektiğinde masanın üzerindeki kremi alıp, çizilen ve ufak yarıkların olduğu yerlere üfleyerek sürdü. Hâlâ sızlıyordu fakat acıdığını düşündürmek istemedigim için sesimi çıkarmamıştım.

"Sende kalsın bu. Aklına geldikçe sürmeyi ihmâl etme bebeğim olur mu?"

Masanın üzerinden uzanıp çantama kremi bıraktığında baş ve işaret parmağımı birleştirip 'Ok' işareti yapmıştım.

Nayeon saatine bakıp dersinin olduğunu söyleyip giderken ben de dikkatli olmasını söylediğimde kafasını sallayıp koşturmaya başlamıştı. Arkasından gülümsemeye devam ederken karşı masada oturan Yuta'yı görmemle gülüşüm solmuş, masaya yaklaşan Chan'ı görmemle de tamamen yok olmuştu.

"Sana,"

Onu görmemiş gibi davranarak masadan kalktığımda çantamı çapraz bir şekilde omzumdan asmış gidiyordum ki Chan'ın kolumu tuttuğunu en acı şekilde hissettim.

"KOLUMU BIRAK!"

Endişe ile kolumdan elini çektiğinde ona tamamen dönmüş, kollarımı birleştirip gözlerimi de Chan'a dikmiştim.

"Geçen gün seni aradığımda dediklerin-"

"Sana hiçbir şey demedim Chan."

"Hayır dedin, Sana ben Ö-"

Onu susturmanın başka bir yolunu bulamayacakmışım gibi dudaklarına kapandığımda gözlerinin şaşkınlıkla açıldığını, daha sonra ellerini belime koyup karşılık verdiğini hissettiğimde birkaç saniye daha devam ettirip ayrıldım.

"Hayır hiçbir şey demedim, Chan."

Ondan tamamen uzaklaşıp Chan'ın arkasında kalan Yuta ile anlamsızca buluşmuştu gözlerim. Gözlerindeki anlamsız bakışların altındaki çözemediğim duyguyu ve önümde hâlâ bana hayran hayran bakan oğlanı arkamda bırakıp gitmiştim.

vay anasını sayın
seyirciler???

şimdi şöyle ki
chan sana'ya kuyruk
olmaya devam edcekti
ve sana buna katlanabilecek
bir kız değil so...

neyse ben de chan ile
opusebilir miyim lutfen.

Undercover, Yuta-SanaWhere stories live. Discover now