♤1♤

254 29 1
                                    

"Her zaman peşimde dolaşmak zorunda değilsin biliyorsun değil mi?"

Kuroo, efendisi Kenma uyumak için odasına ilerlerken ona eşlik ediyordu.

"Ama prensim, ben sizin kraliyet muhafızınızım! Elbette her zaman yanınızda olmalıyım!" diye yanıtladı Kuroo saray koridorunda prensiyle başbaşa yürürken.

"Hmm... Sadakatini takdir ediyorum. Saraydaki tüm muhafızlarım senin kadar centilmen değiller. Özellikle de ben uyumadan hemen önce kişisel mahrem alanıma girmekten kaçınırlar. Bunun başka bir sebebi olmadığına emin misin?"

Kuroo hınzırca gülümsedi ama bunu yanında yürüyen asile belli etmemesi gerekiyordu.

"Hayır efendim. Önceliğim her zaman can güvenliğinizdir."

Prens Kenma dudaklarını büktü. Yaklaşık 15 adım sonra odasının önündeydiler. Kuroo efendisi için odanın kapısını açtı ve içeri rahatça girebilsin diye hızlıca kapının önünden çekildi. Kenma odasına girince de peşinden içeri girdi ve büyük meşe kapıyı kapattı. Sonra da prensi yatağının içine kurulurken onun yanına yaklaştı.

"Peki bu gerçekten gerekli miydi? Kendi başıma uykuya dalabilirim."

"Elbette efendim. Sadece uyumadan önce son bir arzunuz ya da ihtiyacınız olursa diye..."

Genç prens kıkırdadı.

"Haklısın. Belki de kötü bir cadının üzerime koyduğu 1000 yıllık bir laneti bozman için dudaklarına ihtiyacım olabilir."

Prensinin bu şekilde konuşması Kuroo'nun kızarmasına sebep olmuşu.

"Cadılar ve lanetler... Bu köylü masallarına inanıyor musunuz cidden?"

"Kim bilir?"

Bu kez hınzırca gülümseyen kişi Kenma'ydı ama o yüz ifadesini saklama ihtiyacı duymamıştı. Kuroo o an yatak odasında yanlız olduklarını fark etti. Bu durum tuhaf hissetmesine sebep olmuştu. Oraya ait değildi ve artık gitme zamanı gelmişti.

"İyi geceler efendim. Lütfen endişelenmeyiniz, bir şeye ihtiyacınız olursa kapının önünde nöbet bekliyor olacağım."

Kuroo arkasını dönmüş odayı terk etmek üzereyken efendisinin yumuşak sesi onu durdurdu.

"Kuroo..."

Muhafız derhal arkasını döndü ve eğilerek kendisine gelecek olan emri bekledi.

"Buyrun majesteleri."

"Dikkatli ol..."

Kuroo cevap vermeden önce yapmaması gerektiği halde istemsizce başını kaldırdı ve prensinin sıcak bakışıyla göz göze geldi. Emredersiniz majesterleri ya da siz nasıl isterseniz efendim demek istedi, bunları söylemesi gerekiyordu zaten, ama sözcükler ağzından dökülmedi. Boğazında istemsizce oluşan yumruyu bastırarak sadece "...Olucam" diyerek yanıt verebildi. Sebebini bilmiyordu ama o an içini belli belirsiz bir sıkıntı kaplamıştı.

"İzninizle."

Kuroo son bir reverans yaparak karşısındaki asilin önünde eğildi. Sonra da odayı terk edip ait olduğu yere döndü.

All hail the prince ((kuroken))Where stories live. Discover now