♧4♧

153 21 3
                                    

Temiz havada yürümek Kenma'ya iyi gelmişti. Serin sonbahar havasına rağmen kendini daha iyi hissediyordu. Derin bir nefes alarak taze havayı içine çekti. Başı hala biraz ağrıyordu ama zihnindeki bulanıklık geçmeye başlamıştı. Kuş cıvıltıları ve kendisini izleyen sokak kedileri eşliğinde uzun sedir ağaçlarının altından yürümeye devam etti.

Şaşırtıcı bir şekilde birden gözlerini açtığı bu yeni dünyaya hemen adapte olmuştu. Kendisine yabancı olan yoldan sanki daha önce binlerce kez geçmiş gibi ilerliyordu. Yadırgadığı tek şey o yolda yanlız yürüyor oluşuydu. Sanki bir şeyler eksikmiş gibi hissediyordu.

Yaklaşık 200 metre sonra yeni okuluna varacağını hissetti Kenma. Yolda ilerledikçe tahmininin yanlış olmadığı anlaşıldı. Çok geçmeden okulun önündeki "Nekoma Lisesi" tabelası görünmeye başlamıştı.

Okula yaklaşınca duraksadı. Uzaktan okul bahçesi boş gibi gözüküyordu. Erken mi geldim acaba? diye düşündü. Çekinerek bahçe kapısına doğru yürüyünce haklı olduğunu gördü. Kapının önünde bekleyen uzun siyah saçlı genç dışında etrafta kimse yoktu.

Genç, Kenma'nın ayak seslerini duyup arkasını döndüğünde görmeyi bekleyeceği son kişiyle karşı karşıya gelmişti. Kenma onun yüzünü görünce eksikliğini hissettiği şeyi bulmuştu sonunda. Her gece yatmadan önce kendisine eşlik eden, kendisini ne olursa olsun yanlız bırakmayan sadık askeri karşısında duruyordu.

Kuroo yaşadığı şaşkınlığın etkisiyle tek kelime edemedi. Evet ordaydı. Tam bir yıldır deliler gibi umutsuzca aradığı efendisi sadece bir kaç adım uzağındaydı.

"KENMA!"

Kollarını açıp uzun zamandır özlemini çektiği prensine doğru koşmaya başladı. Ona sıkıca sarıldığı zaman tüm dünya durmuş gibiydi. Kenma'yla beraber atan kalbini hissetti.

"Kenma... Burdasın..."

Kuroo'nun konuşurken sesi titriyordu. Kollarını canından çok sevdiği prensinden ayırırken gözleri doluydu.

"B-ben... seni koruyamadım... Her gün aradım seni... yoktun..."

Kenma uzanıp uzun zamandır sevdiği çocuğun gözyaşlarını sildi. Yüzündeki kocaman gülümsemesiyle Kuroo'yu sakinkeştirmeye çalıştı.

"Shhh, geçti artık..."

"K-kai... O da burda... Ama hatırlamıyor..."

Kenma'nın gözleri önüne sürekli Kuroo ile konuşan esmer koruma geldi.

"Sanırım onunla olan bağımız ikimizin arasındaki kadar güçlü değil..."

Kuroo nefes alış verişini düzenlemeye çalıştı. Az önce yaptığı şeyi fark edince çok utandı.

"Özür dilerim. Sınırı aşmak istememiştim."

"Şu zırvalığı kes artık. Hiçbirinin önemi kalmadı. Oradaki öykümüzü yaşadık ve tamamladık. Artık bu dünyadayız ve buna göre yaşamalıyız. Artık prens yok."

Kenma söyleyeceği son cümleyi söylemekte kararsız kalmıştı. Dudaklarını ısırarak sözlerini devam ettirdi.

"Ama son bir ricada bulunabilir miyim?"

Kuroo elbette der gibi başını salladı.

"Bırakma beni... nolur..."

Kenma'nın sözleri siyah saçlı gencin yüreğine su serpmişti. Eğer Kenma eski muhafızının ömrünün geri kalanını kendisi için harcayacağını bilseydi bu konuda endişe etmesine gerek kalmazdı.

"Elbette bırakmayacağım seni Kenma. Her zaman yanında olacağım... Prens ol ya da olma... Söz veriyorum..."

All hail the prince ((kuroken))Where stories live. Discover now