-9-

1.4K 201 62
                                    

"Bana sıkı tutun sonra düşme tamam mı?" Gülümseyerek Seungmin'in koluna daha sıkı tutundum. Hasta çıkışını yapan Minho işini bitirince yanımıza geldi. Onun arabasına bindik ve bizi benim evime bıraktı ama işi olduğunu söyleyerek hemen geri gitti. Seungmin ile içeri girdik. Beni koltuklardan birine oturttu ve sıkılmamam için televizyonu açarak mutfağa gitti. Kollarımın ağrısına rağmen iki yana açarak gerildim. 

"Hastane yatakları ne kadar rahatsız edici öyle ya" Arkamı dönerek mutfaktaki Seungmin'e baktım. Gülümseyerek tencereyi karıştırıyordu. "Ne yapıyorsun?" Kafasını kaldırarak bana baktı. "Çorba." Çok sevmezdim ama hayır da demezdim. Ona bakarken gözüm yatağıma kaydı. Buradan bakınca altına bir şeylerin tıkıştırıldığı ne kadarda belli oluyordu. Acaba Hyunjin de bunu fark etmiş miydi? Etrafı incelediğini pek sanmıyordum ama tek umudum fark etmiş olmamasıydı. 

"Ne var orada?" Seungmin fark etmişti. Hem bakışlarımı hem de yatağın altına bir şeyler gizlediğimi. "Yok bir şey boşver işine bak" Telaşlı cevabım karşısında kaşları daha çok çatılmış ve sinsice gülümsemişti. Ayağı kalkmaya çalışmıştım ama bacağımdaki çizik sızlanınca geri yerime oturmuştum. Seungmin ise hızla mutfaktan çıkarak yatağımın yanına gitti. Yerdeki yatağı tek eliyle tutarak kaldırdı. Ben gözlerimi kapatarak kafamı koltuğa yasladım. Bir iki ses duyunca kafamı kaldırdım. Seungmin yatağın altına sıkıştırdığım tahtayı kaldırarak bir süre üzerine baktı. Yanıma geldi ve koltuğa oturarak incelemeye devam etti. 

"Evden çıkmadan önce Hyunjin buradaydı. Saklamak için oraya koydum. Umarım o da fark etmemiştir." Seungmin bana döndü ve yüzüme baktı. Üzgündü. 

"Hyunjin ölecek mi?" Evet onlar arkadaştı. Hatta öğrendiğim kadarıyla epey uzun bir süredir. Ne diyeceğimi bilemedim. Ben sustum ama o tekrar konuştu. 

"Bana tam olarak nasıl olduğunu anlat" Yüzüne bakamadım. 

"Bir ay sonra biri tarafından önce dövülecek ve daha sonra bıçaklanacak. En sonunda ise kan kaybından ölecek." Bunu söylemek benim için bile ağırdı. Gözünden akan bir damla yaşı silerken ona baktım. 

"Hani ölmeden önceki anılarını görebiliyordun. Ona bunun kimin yaptığını bilmiyor musun?" Kafamı iki  yana salladım. "Kafasında kaskı vardı. Göremedim. Ama onunla samimi olan bir arkadaşı olduğuna eminim. Çünkü eski bir meseleden bahsediyor gibilerdi." Tabloya baktım. Şüphelendiğim kişiler ile doluydu. Ortada Hyunjin'in resmi vardı. Altında ise ölümüne kalan süre yazılıyordu. Ortadaki sehpanın üzerinde olan tahta kalemini alarak gün sayısındaki 26'nın 6 rakamını silerek 5 yazdım. 25 gün kaldı. Ama ben hala kim olduğunu bulamadım. Tahtadaki kişilere baktı. Büyük tahtayı televizyonu kapatarak önüne koydu.  Eline sehpadaki kalemlerden birini aldı ve resimlerden birinin üzerini çizdi. 

"Birkaçını eleyeceğim. Onların yapmış olmasına imkan yok. Bana güven." Ve bir iki resmin üzerini daha çizdi. 

"Bunu neye göre yaptın. Yani listeyi" 

"Hyunjin tehlikeli bir arkadaş grubu ile takıldığını söylemişti. Ve onların ise motor kullandığını. Hem onu öldüren kişinin de motor kullandığını düşünüyorum çünkü gördüğüm görüntüde motorcuların giydiği tarzdan bir deri ceketi vardı ve bir de kaskı. Bu yüzden instagram hesaplarında motor ile ilgisi olan kim varsa aldım. Şu an gözümde şüpheliler." 

Ellerimi bilgisayardan çekerek boynuma attım. Kafamı kaldırınca boynuma giren ağrıyı azaltmak umuduyla ovaladım. Saatlerdir internetten şüpheli kişiler hakkında bilgi toplamak adına araştırma yapıyorduk Seungmin ile. Bu sayede birçok kişiyi tahtadan silmiştik. 

"Seong Min'i de sil. Bir kavgaya karıştığı için haftaya okulu bırakacakmış. Ve birçok kişi şehir değiştireceğini söylemiş." Kaşlarımı çattım. "Nerden biliyorlarmış peki?" Telefonundan kafasını kaldırarak bana baktı. "Müdürle konuşurken duymuşlar. Hem evini satışa çıkarmış." Kafamı salladım ve tahtadan bir kişiyi daha sildim. Geriye 50-60 kişilik bir liste kalmıştı. 

"Lee Dong motorunu satışa çıkarmış ama listede bulunması daha iyi olur." Dediklerine karşın kafamı salladım. Girdiğim okulun sitesinde karşıma bir iki dosya çıkmıştı. Seungmin'den öğrendiğim teknik ile şifrelerini kırabilmiştim. Zaten çok da önemli bilgiler olmadığı için şifre çok da güçlü değildi. Şifre sadece formalite icabıydı. Hızla önüme çıkan dosyalara göz gezdirdim. İlgimi çeken bir dosyanın üzerine tıkladım. 

'Disiplin suçları' 

Dosyada birçok isim vardı. Bizim okuldaki kişilerin disiplin suçları. Bence bu dosyaya göre gitmek daha mantıklı olurdu. Bütün dosyaları açarak içeriklerini kendi bilgisayarıma aktardım ve diğer dosyalara baktım. Pek bir şey olmadığını görünce geri çıktım. Önümdeki boş duvara baktım. Sanırım Hyunjin ile dışarda buluşsak çok iyi olur. Hemen ayağı kalkarak televizyonun yanındaki boş duvardaki tek tabloyu alıp yere koydum. Bilgisayarımdan belgelerdeki resimleri çıkartırken yazıcıdan çıkan resimleri tek tek duvara yapıştırdım. Kalemle ise altına bir iki bilgi yazmıştım. Mesela isim, yaş, suçu ve motoru olup olmadığı... İşim bitince duvara yapıştırdığım 25-30 resme baktım. Seungmin ise yanıma geldi. 

"Sen o listede olanları elemeye devam et. Ben ise önceden suç işlemiş bu bir ikisine bakacağım. Benim yaptığım listede ismi olanları işaretle. Onlar hakkında bir bilgi bulursan mutlaka beni ara." Kafasını salladı ve yerine geri oturdu. Büyük duvarın önündeki isimlere baktım. En üstte suçu büyük olanlar vardı. Mesela adam yaralayanlar. Onların bir altında okulu yakmak isteyenler ve ya tehdit, şantaj gibi olaylara karışan kişiler vardı. En altta ise hap kullanımdan dolayı ceza alanlar vardı. Hepsi gözümde birer suçluydu. Elime yeşil bir kalem alarak bildiğim kadarıyla bu tehlikeli motorcuların grubundan olanları üzerine bir çizik attım. İlk araştırmam gerekenler Hyunjin ile bağlantısı olanlardı. 

Saatler daha geçmiş ve listelerimizden bir iki isim daha eksilmişti. Seungmin'in bilgisayar konusunda bir dahi olması ise istediğimiz bütün bilgilere rahatlıkla ulaşabilmek demekti. Şu an ise koltuğa oturmuş ramen yiyorduk. Ama gözüm duvardaki listedeydi. Seungmin duvardaki listeden iki kişiyi elemişti. 

26 kişi,

Daha sonra ise ben 4 kişiyi elemiştim. 

22 kişi,

Son 25 günümüz vardı. Zamanda sıkıntı yaşarsam Minho'dan yardım isteyecektim. Ama şu anlık iyi gidiyor gibiydik. Aklıma gelen fikir ile elime telefonu alarak onu aradım. 

"Felix." Saate bir göz attım. Akşam sekizdi. 

"Hyunjin bir şey sormak için aramıştım ben."

"Sor bakalım."

"Hani bir ara arkadaşların ile duvar boyamaya gittiğinden bahsetmiştin. Acaba arkadaşların içinde bir sorun olmazsa seninle birlikte gelebilir miyim? Daha önceden de gitmek istiyordum ama pek arkadaşım olmadığı için gidemiyorum."

"Aslında güzel olur. Nereden geldi ki bir anda aklına?" Bir süre durdum ve etrafa bakındım. 

"Bir tasarımcı olarak yeni yeni şeyler öğrenmem gerek. Belki orada çizen insanları görünce aklıma yeni şeyler gelebilir. Şu sıralar pek ilhamım kalmadı da." Telefondan gelen gülme sesi ile Bende gülümsedim. 

"Sanırım onlar da şu sıralar senin gibiler ilham arıyorlar. Muhtemelen bu hafta içerisinde tekrar toplanırız. Ben sana haber veririm olur mu?"

"Tamam teşekkürler. "

"Bu arada yarın bir işin var mı?" Etrafıma bakındım.

"Sanırım yok," dedim Seungmin'e bakarken. 

"Güzel o zaman Benimde bir konuda senden yardım almam lazım. Yarın Seungmin'in çalıştığı kafede buluşalım mı? Kaç gibi müsait olursun?" Bugün hiç çalışmamıştım onun için yarın sabah çalışmam gerekti. Bu yüzden öğleden sonra gitmem bir sorun yaratmazdı umarım. 

"O zaman yarın öğleden sonra bir gibiye ne dersin?"

"Güzel olur derim," dedi telefondan gelen bir iki hışırtı ile. Bir iki konuşmadan sonra yüzümdeki gülümseme ile telefonu kapatırken duyduğum sesle şaşkınlıkla tahtanın başında resimlere bakan Seungmin'e baktım. 

"Baya yakınlaşmışsınız." 

See Deaths ~Hyunlix~Where stories live. Discover now