9.Bölüm

359 42 15
                                    

Medya da ki kişi Hong zhen. 😅Özellikle buldum.

İyi okumalar.

Yu xin, Hong zhen'e söylemese de bir planı daha vardı.

O da...

Prensleri birbirine düşürmek!

Bu aslında en zoruydu. Hong zhen, biraz aptaldı ama 9.prens Hong Wen akıllı bir adamdı.

Yu xin ve hong zhen yemeklerini yediler. Ardından Hong zhen işlerini halletmek için ayrıldı.

Yu xin de evden çıktı ve cariye sarayına gitmeye başladı.

Yolda Hei qiu ile karşılaştı.

Hei qiu, ağlayarak efendisine sarıldı. Ardından konuştu.

-Efendim! İyi misiniz? Başınıza bir şey geldi diye çok korktum.! O prens çok kalıplı. Sizin canınızı acıttı mı? Ühü hühüühü...

Yu xin, ifadesiz yüzüyle cevap vermedi. Fakat gözleri biraz acınası görünüyordu. Gerçekten de acı çekmiş gibiydi.

Tabi ki öyle bir şey yoktu. Etrafta izleyen gözler vardı. Bu şekilde davranmak makbuldü.

Yu xin, ellerini hei qiu'nun kafasına koydu. Sanki 'endişelenme' demek istiyordu.

Hei qiu, kafasına dokunan hafif elin çok rahatlatıcı olduğunu düşündü. Ağlaması hafifledi ve akan burnunu içine çekti.

Yu xin ve hei qiu birlikte cariye sarayına gittiler.

Önlerinde ki ihtişamlı saray gerçekten de çok güzeldi.

Saray'ın işlemeli bir çatısı vardı. Pencerelerinde bile güzel desenler bulunuyordu.

Kocaman bir bahçesi vardı. Çeşitli çiçekler, büyük meyve veren ağaçlar ve bir havuz vardı.

Havuzun berrak suyunda koi balıkları yüzüyordu.

Kesinlikle cennet gibi bir yerdi. Soğuk saraya hiç benzemiyordu.

Güzel cariyeler, ellerinde ki şemsiye ile geziniyor ve bir köşede grupça oturup çay içiyorlardı.

Yu xin, gergindi. Bu yerden ve içinde ki kadınlardan nefret ediyordu.

İfedesiz yüzünü takındı ve saraya doğru ilerledi.

Kadınlar, içeri giren oldukça zayıf ama narin bir güzelliği olan adama baktılar.

Kendi aralarında fısıldamaya başlamışlardı.

Buraya gelmeyeli uzun zaman olmuştu ve anlaşılan cariyeler onu hemen tanımamıştı.

Ellerinde şemsiyesi olan güzel bir kadın, arkasında ki hizmetçiler eşliğine yu xin'e ilerledi ve tiz sesi ile konuştu.

-Bak bak!.. Kimleri görüyorum.! Bu çirkin ördek yavrusu değil mi?! Soğuk sarayda olman gerekiyordu senin. Neden buradasın?

Yu xin, sağ elini sıktı. Cevap vermedi.

Arkasında ki hei qiu, hızla eğildi ve konuştu.

-Efendim, konuşamaz. Prenslerden biri efendimi çıkarttı.

Kadın tiz bir sesle kahkaha attı ve konuştu.

-Hahahaha.. Zavallı çirkin ördeğin, dili yok demek!? Hak etmiş olmalısın. Ölmemen yazık olmuş. Hahahahaha...

Kadının hakaret dolu sözleri ve alayları yu xin'in sinirlenmesine neden olmuştu.

Bu kadın, bahsedilen 18.cariyeydi. Oldukça hırslı olan bu kadın, yu xin'in soğuk saraya gönderilmesini sağlayan kişilerdendi.

Kadın, bir süre daha alay etti ve gülerek yanından ayrıldı.

Diğer cariyeler, yu xin'in gerçekten de  konuşamadığını düşündüler. Kendileri olsaydı kesinlikle bu kadar hakarete dayanamazlardı.

Yu xin, iki elini de sıkmış dayanıyordu.

En sonunda eskiden kaldığı odasına gitmek için bahçeden, sarayın içine girdi.

Kısa süre sonra odasını buldu.

Odanın her tarafı toz ve pislik içindeydi. Özellikle temizlenmediği belliydi. Hizmetçiler her odayı temizlemek zorundaydılar. Kullanılmasa bile. Fakat yapmamışlardı. Birinin bunu ayarladığını anlamak zor değildi.

Hei qiu, öksürdü ve sızlanarak konuştu.

-Efendim, Öhü Öhö.. Öhö.. Lütfen dışarda bekleyin. Ben burasını temizleyeceğim.

Yu xin, ellerini çok sıkı bir şekilde sıkıyordu. O kadar sıkmıştı ki, tırnakları avuçlarına batmış ve avuçları biraz kanamaya başlamıştı.

Hei qiu, bir odaya girdi ve bir kaç temizlik malzemesi getirdi.

Bir kova su, bir kaç temiz bez, toz almak için tüylü bir çubuk.

Yu xin, odadan çıkmamıştı. Oda temizlik yapacaktı.

Bu oda o kadar pisti ki, tek kişinin yapacağı bir şey değildi. Ayrıca uzun sürecekti.

Yu xin, temiz bezlerden birini aldı ve kovanın içinde ki suya batırdı ve silmeye başladı.

Hei qiu, efendisinin gitmediğini görünce iç çekti. Efendisini gönderemiyordu.

Efendisi çok şefkatli bir adamdı. Bir hizmetçi olmasına rağmen asla şiddet belirtisi göstermemişti. Hiç bir sorun çıkartmazdı. Sakin bir adamdı efendisi.

Yu xin ve hei qiu birlikte 4 saat boyunca temizlik yapmışlardı. İkisi de çok yorulmuştu. Bazen cariyeler geliyor ve hizmetçi olduğu hakkında alay ediyorlardı.

Hei qiu, efendisinin yorulmasına üzüldü ve onu zorla yeni temizlenmiş mindere oturttu ve yemek hazırlayıp getirdi.

Bir süre sonra yemekler yenmiş ve temizlikte bitmişti.

Yu xin, hei qiu'ya dinlenmesi gerektiğini elleri ile ifade etti. Hei qiu, kendisine uzun zamandır hizmet ediyordu yani ne denildiğini anlamıştı.

Hei qiu, yeni temizlenmiş odadan çıktı ve yu xin'i yanlız bıraktı.
.
.
.
.
Bu bölümde bu kadardı.

Medya nasıldı?

Cariyeler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Aksiyon ne zaman gelecek?

Beni takip etmeye devam edin canlarım sizi seviyorum 😍😘

Concubine and Dog prince[BL] Where stories live. Discover now