Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.
Y/N O GÜNÜN İLERLEYEN saatlerinde, elinde diyet kolası ve çikolatasıyla marketten çıktı. Japonya'nın kalabalık sokaklarında yürürken, etrafındaki insanların yargılayıcı bakışlarını üzerinde hissetti.
"Boynundaki morluk da ne?"
"Boynundaki morluk erkek arkadaşının eseri mi? Ne sürtük ama, en azından üstünü ört."
"Yüzü de yaralı. Bir çeşit bar kavgasına falan mı girdi?"
"Ne kadar muhteşem bir kadın. Sence s*kmeme izin verir mi?"
"İmkanı yok dostum. Senin takımından oldukça uzak. Muhtemelen buralardandır."
Y/n söylentileri görmezden geldi. Ona bakıp konuşulan ilk sefer değildi, ailesi ona vurduktan sonra ilk kez toplum içine çıkışı da değildi.
Yakındaki bir banka oturdu, diyet kolasını elinde döndürdükten sonra bir yudum daha aldı. Titreyen parmaklarını düzleştirilmiş saçlarına geçirerek iç çekti.
Ne yapacağına karar vermeye çalışırken, endişeli bir şekilde sol ayağını yere vuruyordu.
Eve gidip en azından bir çanta almalıyım. Bu gece tekrar Lily'de kalırım.
Y/n uzun süre düşündükten sonra, banktan kalkıp ailesinin dairesine doğru yürüdü.
__________
Y/n apartmanın merdivenlerini çıkarken, burnuna garip bir koku geldi. "Bir şey mi yanıyor?" diye fısıldadı koridora bakarak.
Aniden parlak mavi bir alev, ailesinin dairesinden fırladı ve etrafı sardı. Alev eve geri çekildi. Y/n içeceğini soğuk, sert zemine bıraktı, içeceği her yere döküldü.
Odaya doğru koşarken sıvının üzerinden kaydı, ayağa kalktı. Odanın kapısına vardığında unutmak istediği bir manzarayla karşılaştı.
Kül gibi yanmış bir vücut ona doğru topalladı, kollarını uzatarak yardım için yalvardı. Alevler içindeki babası eğilirken, kızın gözleri korku ve göz yaşlarıyla büyüdü.
"Y.........n............ yardım et." diye fısıldadı adam, yere düşerken. Sonra bir adam ortaya çıktı, canlı, mavi gözleri ona bakıyordu. Elinden mavi bir alev çıktı havaya yayıldı.
Y/n adamın arkasına bakınca, koltuğun yanına yaslanmış, neredeyse küle dönmüş bir beden daha gördü. Geriye kalan tek şey kopuk bir kol ve yerde duran kafatasıydı, ağzı tamamen açıktı.
Y/n geriye doğru tökezledi, ayakkabılarına takıldı ve koridorda yere düştü.
Y/n adamın, babasının cesedinin üzerine basışını, akşamki güneş ışığının yüzünü ortaya çıkarışını izledi.
Maske takmıyor... Yüzünü bana gösteriyor... Bunun anlamı... beni...
öldürecek.
Y/n ayağa kalktı ve koridorda koşmaya başladı, ancak adam onu elinden tutarak tekrar yere düşmesini sağladı ve bileğinden tutarak onu ters çevirdi.
"Çığlık atarsan seni öldürürüm" diye fısıldadı.
Kız kafasını kaldırdı ve Dabi'nin alnına arkadan kafa attı. Dabi kafasını tutunca kızın bileğini serbest kaldı. Kız bacağını kaldırdı ve Dabinin çenesine tekme attı, karnının üzerinde döndü ve sürünerek uzaklaşmaya çalıştı.
"Siktir." diye küfretti Dabi, ağzındaki kanı tükürüken. Hızla tekrar odaklandı ve kızın belinden tutarak onu kendisine çekti ve eliyle ağzını kapattı.
"Mücadeleyi. kes."
Göz yaşları y/n'nin yanaklarından süzülüyordu. Y/n ağlayarak Dabi'nin ceketine uzandı ve dokunduğunda Dabi'nin ceketi paramparca oldu.
Özgünlüğünü mü kullandı? Gerçekten sensin...
Dabi'nin dikkati dağıldığında y/n dirseğiyle dabiye vurdu ve onu itti. Köşeyi dönüp merdivene doğru koştu.
"Compress!" y/n adamın bağırdığını duydu.
Başka bir adam merdivenin başında onun önünde belirdi, parmaklarının arasında küçük mavi bir bilye döndürüyordu. "Bu biraz rahatsız edici olabilir." adam özür diledi, bilyeyi kadına fırlattı. Dabi Mr. Compress'in yanına geldi. "görünüşe göre orda sorun yaşıyordun, Dabi"
