4. Bölüm

838 12 0
                                    



Kumral
4. Bölüm
***

Onu ittiğimde bir iki adım sendelemiş ancak hala dimdik karşımda duruyordu. Bu mesafeden bile kokusu burnuma ulaşıyordu. O gün benim giymek zorunda kaldığım ve açıklamasını annemize zar zor yaptığım tişört üstündeydi. Ben giydikten sonra yıkamadığına adım gibi emindim.

"Sakın bir daha benimle uğraşma. Sakın! Yemekte yaptığın şey neydi öyle?" dedim sesimi kontrollü bir şekilde yükseltip. Aynı zamanda merdivenlerin olduğu kısma Kızıl'a yakalanabilme korkusuyla göz gezdiriyordum.

Üzerime doğru bir adım attı. "Sana dokunmak istedim. Ve dokundum." dedi düz bir sesle.

Bu dediği karşısında bir süre afallasam da kendime geldim ve konuştum."Her istediğini karşındakini umursamadan yapamazsın. Rahatsız olabileceğimi düşünmedin mi?!"

"Rahatsız değildin, Serap." dediğinde elimdeki karıncalanma artmıştı. Bana ilk ismimle hitap edişiydi bu.

Kafasını hafifçe eğdi. "Rahatsız olduğunda nasıl davrandığını biliyorum. Sağ elinle saçlarını karıştırıyorsun." derken sağ kısmımda kalan saçıma doğru elini uzatmıştı ki geriye doğru bir adım attım. Benim aksime onun dudaklarındaki gülümseme artarken devam etti. "Ve bir şeyden dolayı heyecanlandığın zaman da ellerin titriyor."

"Eğer saçlarınla oynamaya başlasaydın devam etmeyecektim." dedi devamında.

Gözlerim dolmaya başlamışken neden böyle olduğuna anlam veremedim. O her zaman beni umursamayan bir çocuktu sadece. Ama meğersem her zaman beni inceleyip hangi duyguda nasıl davrandığımı bile ezberlemişti.

Merdivenlerde duyduğumuz adım sesleriyle hemen yerdeki malzemeleri aldım ve hızla onun yanından uzaklaştım.

İkimiz de sanki az önceki konuşma hiç yapılmamış gibi davranmaya başladık. Kızıl bu sırada merdivenlerden inerken bakışları ikimizin üzerindeydi. Kumral'ın yanına doğru yol aldı ve ona hangi çuvalları taşıması gerektiğini gösterdi.

Kumral yukarıya çuvalları sırtlayıp götürürken ben de aynı zamanda yerleri siliyordum. Önüme dökülen pirinç taneleriyle birlikte kafamı kaldırdım. Kızıl'dı.

İfadesiz suratıyla "Üzgünüm." deyip yanımdan uzaklaştı. Üzgün falan değildi.

Kumral Kızıl'ın istediği tüm çuvalları yukarı kata taşımıştı. Depoda sadece ben kalmıştım. Ve şuan önümdeki pirinç tanelerini Kızıl yüzünden temizlemem gerekiyordu.

Kızıl'la hiçbir zaman aram kötü olmazdı. Ama bundan sonra aynı şeyi söyleyebileceğimi sanmıyordum. İstemeden de olsa bir savaşın içine girmiştim. Hepsi Kumral'ın suçuydu! Eline sahip çıkabilseydi bunların hiçbiri yaşanmayacaktı!

Akşama kadar depoda temizlikle uğraştım. Bu sırada dizlerimin tahriş olduğunu hissedebiliyordum. Giydiğim etek uzundu ancak hiç konforlu değildi. Keşke annemiz izin verseydi de erkekler gibi pantolon giyebilseydik. Ama kızlar etek, erkekler pantolon giymek zorundaydı. Bu bir kuraldı.

"Serap! İşin hala bitmedi mi? Gittikçe uyuşuklaşıyorsun!"

"Az kaldı anneciğim."

"Akşam yemeğine yine geç kalma."

"Tamam anneciğim." dedim ve başımı salladım.

Depodaki işleri bitirip üst kata çıktığımda ayaklarımı hissetmiyordum. Dizlerimde ise soyulmalar vardı. Yavaş yavaş sendeleyerek yürüyordum. Kumral Gonca'nın yanında bahçedeki birkaç bitkiyle ilgileniyordu.

Bakışları pencereden bana doğru kaydığında ifadesizce beni inceledi ve önüne döndü. Genelde ağır bahçe işlerinde Gonca'ya yardım ederdi. Ama bu sefer nedense bitkilerle de içli gibi duruyordu.

Kafamı zor da olsa ondan çevirdim ve temizlik malzemelerini banyoya koymak için yukarı çıktım.
Banyoya malzemeleri koyduktan sonra aşağı annemizin yanına doğru ilerledim.

Evin önünde oturmuş olmayan komşularıyla muhabbet ediyordu. Durdum ve sözünün bitmesini bekledim. Hayali komşularıyla konuşurken rahatsız edilmekten hoşlanmıyordu.

"Efendim Serap?"

"Benim işim bitti anneciğim. Yapmamı istediğiniz bir şey var mı?"

"Git ve Kızıl'a yardım et. Bugün herkes gibi o da uyuşuk. Ama yakında nedenini çözüp hepinize gereken cezayı vereceğim!"

Kafam yere eğikken hafifçe onaylar anlamda salladım ve önüme döndüm. Mutfağa girdiğimde Kızıl'ın yemeği çoktan hazırlamış olduğunu gördüm. Ancak masa hala kurulu değildi. Masayı kurmak için sofrayı aldım ve içeri taşıdım. Kızıl bu sırada kinli bakışlarını üzerime yollamaktan geri kalmıyordu. Keşke onunla oturup açık açık konuşabilseydik. O zaman her şey daha kolay olurdu.

Sofrayı birlikte kurduğumuzda annemize yemeğini hazır olduğunu haber verdik. İçeri girip köşebaşına oturunca diğer çocuklarda içeri girdi ve yemek masasına oturdu.

Kumral yanıma oturduğunda hiçbir şey olmamış gibi davranmaya özen gösteriyordum. Bu sefer beni ne yaparsa yapsın ağına düşüremezdi. Üzerindeki toz toprak ve çimen kokusu daha da yoğundu.

Yanımda bulunan su sürahisini alırken sert gövdesini bana yapıştırmıştı bir anlığına. Eminim ki bunu da bilerek yapmıştı. Suyunu doldurup içerken ben de masadakilere bize bakıyorlar mı diye bakmakla uğraşıyordum. Neyseki bu sefer kimsenin gözü üzerimizde değildi.

Akşam yemeği sorunsuz bir şekilde bitince derin bir nefes alabilmiştim. Şimdi herkes odasına çekilebilirdi.

Kendimi odama atınca her zamanki köşeme geçtim ve cenin pozisyonunda yere uzandım. Bu sırada önümdeki pencereden yıldızları seyrediyordum.

Kumral'ın bana olan bakışları, konuşması ve en garibi...bana dokunuşu. Farklı şeyler düşünmeye çalıştıkça neden aklıma tek gelen şey bunlar oluyordu? Oysaki daha bir hafta öncesine kadar şuan seyrettiğim yıldızlar kadar uzaktı benden.

Elimi hafifçe yukarı kaldırdım ve yıldızları okşar gibi elimi üzerlerinde gezdirdim. Ona karşı tam olarak böyle elimi uzattığımda dokunacakmış gibi hissediyordum.

Elimi hızla indirdim ve kendime kızdım. Bu yanlıştı...Bu çok yanlıştı. Ona bu gözle bakamazdım. Bakmamalıydım!

Kendime kızarak geçirdiğim bir geceden sonra soğuk tahtanın üzerindeki karton parçanın üzerinde uykuya daldım.

Uykuya daldıktan bir iki saat sonra gözlerim benden habersiz hafifçe açıldı. Sıcak bir el saçlarımın üzerinde gezinirken gecenin karanlığında parlayan bir çift kara göz karşımdaydı. Beni öylece inceliyordu.

"Seni buradan çıkartacağım. Söz veriyorum temizlikçi."

Hayal meyal duyduğum son ses bu olmuştu. Ancak bunun gerçek mi yoksa bir rüya mı olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu.

KUMRAL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin