2.0 (m)

5.1K 378 324
                                    

[bu bölüm tamamen cinsellik içermektedir! rahatsız olanlar atlayabilir!]

minho

kapının yaklaşık beş dakika sonra çalmasıyla yutkundum ve üstümdeki beyaz gömleği düzelttim.

yani felix bir işe kalkışmıştı sonuçta, ben ne yapabilirdim? gömleği zaten rahattı o yüzden giymiştim!

kendime aynada kısa bir bakış atarak dağınık saçlarımı düzeltmeye çalıştım. ardından tekrar çalan zille yavaşça kapıyı açtım.

"kötü hissettiğini sanmıştım!"diyerek üstümde sadece gömlek olmasına rağmen sıkıca sarıldı. "ilk mesajı görünce cidden korkmuştum."diyerek saçlarımı hafifçe okşadı ve açık olan kapıyı geriye doğru itti.

onun bu sevimli haline gülümsedim ve kollarımı onun ince beline doladım. "son mesajı görene kadar beni cidden endişelendirdin,"diyerek benden ayrıldı ve başparmağıyla yanağımı okşadı. bu teması yanaklarım hafifçe kızarmasına yol açarken sung'un yutkunduğunu gördüm.

oh, sanırım üstümdeki gömleği yeni yeni fark ediyordu.

"gömlek konusunda şaka yapmıyormuşsun,"diyerek nefesini çıplak boyun girintime üfledi. ufak bir titreme bedenimi ele geçirirken boynumda olan gri-kahverengi saçları iyice kendime bastırdım. yüzümü saklamak için yaptığım bu hareket ise ılık dudakların boynuma temas etmesine neden olmuştu.

"sanırım her zaman kıyafetlerimi burada unutmalıyım,"diye mırıldandığını duydum ve buna karşılık ufak bir kıkırtı bıraktım.

"minho, sen..."diyerek hayran bakışlarını bana çevirdi. "sen mükemmelsin. seni nasıl bulabildim? tanrı tarafından en çok şansı ben elde etmiş olmalıyım."sözleri beni daha çok utandırırken dudaklarımı birbirine bastırdım.

"dudaklarını birbirine bastırmak yerine, benimkileri ezmeye ne dersin?"demesiyle gözbebeklerim şaşkınlıkla büyüdü ve bir anda dudaklarımın üstüne kapanan dudaklarla irkildim.

daha önce bırak biriyle yatmayı, öpüşmemiş bile olan ben bu tadı sevmiştim. çok iyi hissettiriyordu, sıcak dillerimizin buluşması karnımda bazı şeylerin alevlenmesine neden oluyordu.

ensesindeki saçları çekiştirerek nefes almak adına dudaklarımı ele geçiren bal tadıyla şaşkınca sung'a baktım. "ballı lip balm sürdüğünü söyleme bana,"sorduğum soruyla sırıttı ve ani bir tepkiyle beni kucağına aldı.

dizlerim istemsizce bükülerek onun ince beline dolanırken dudağımı yaladım. "zaaflarımı kullanmaktan çekinmiyorsun, sungie." yatak odama ezbere bilirmiş gibi sadece bana bakarak yönelirken sırıttı.

"en büyük zaafın ben iken, balın pek önemi kaldığını sanmıyorum güzelim."bu sefer dudaklarına atılan ben olurken dengesi bozulur gibi oldu fakat hemen toparladı. hızına yetişmeye çalışıyor ve alt dudağını resmen yemeye çalışıyordum. han jisung benim için kesinlikle çok tehlikeliydi.

sırtımın ne ara yumuşak yatakla buluştuğunu anlayamasam da dudaklarımı ondan ayırmadım ve o çekilene kadar bekledim. bana izin vermesi hoşuma gidiyordu, jisung asla beni dinlememezlik yapmazdı. beni el üstümde tutar, sürekli beni severdi.

sugar crash •minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin