Multimedya: Doğa Çağatay'ı dinlerken
Yazarın kaleminden
Yeşimin gözlerinden göz yaşları hızlıca akmaya başlamıştı "Ne
oldu sana böyle ? " Doğa kafasını sağa sola sallayarak hızla konuştu
"Şşş sessiz konuşalım. Ağlamaya zaman yok şimdi. Benim buradan
çıkmam lazım Yeşim senin de bana yardım etmen lazım. Telefonun
var mı?
"I Ih. Yok. Girişte aldılar her şeyi çantamla birlikte. Vermeyeceğim
diye direttim ama yoksa hiç giremezsin dediler el mahkum tamam
deyip verdim ne var ne yoksa."
Doğa üzüntüyle iç geçirdi sonra aklına gelen fikirle hızla ayağa
kalkıp Çalışma masasına doğru ilerledi" Hiç benim yakınımdan
biriyle konuştun mu Şebnem, Kerem ? " Yeşim Şebnemle arasında
geçen diyaloğu kısaca özet geçtikten sonra " Ha bir de anneni
görmeye gittim. Hiç iyi görünmüyordu kadıncağız mahvolmuş.
Doğa moralini bozmak istemem ama bir an önce annene
görünmen lazım." Sonra annesiyle arasın da geçen konuşmayı
da bir bir anlattı. Doğa kendini ve gözyaşlarını tutamamıştı daha
fazla bir yandan kağıda bir şeyler yazıyor, bir yandan yeşimle
kalan zamanını değerlendiriyordu." Ah annem. Canım annecim.
Her şey benim yüzümden! İyi bir evlat olamadım ona. Dert oldum,
tasa oldum hep. Yüzünü güldüreceğim yerde solduruyorum. Hak
etmedi Yeşim. Benim annem bunları yaşamayı hak etmedi"
Elindeki kağıda düşen son göz yaşlarıyla kağıdı katlayıp yeşime
uzattı. "Al bunu anneme ver. İyi sakla görmesinler lütfen." göz
yaşlarını silip devam etti" Ona çok iyi olduğumu söyle yakında
geleceğimi eğer beni düşünüyorsa kendisini yıpratmamasını söyle
yeşim senden çok şey istediğimi biliyorum"
"Hayır" diye kesti yeşim. "Sadece ona iyi olduğumu söyle ve bu
mektubu götür"
Yeşim " Bu devirde böylesine ünlü bir adam nasıl seni esir gibi
tutabilir doğa ? Allah aşkına söyler misin benim aklıma yatmıyor
çünkü. Yarın gidip her şeyi herkese anlatacağım rezil edeceğim
o adamı ! Seni de kurtaracağım." Yeşim kararlı ses tonuyla
inandıklarını dile getirirken Doğa korkuyla kalktı yerinden"
Sakin! Sakın Yeşim ! Çocuk oyuncağı mı sandın bu olanları ? Bir
şey bilmiyorsun ama sakın. Sakın böyle bir şey yapmaya kalkışma
"Yeşim şaşkınca Doğa'ya bakarken Doğa usulca yaklaştı kızın
yanına ellerini tutup kulağına fısıldadı "Öldürür seni" Yeşimin
gözleri açılırken Doğa gerçekleri fısıldamaya devam etti " O iyi
biri değil.." Yeşim inanamayarak kafasını sağa sola salladı " Olur
mu öyle şey ? Hangi devirdeyiz Allah aşkına ? Kolay mıymış öyle
adam öldürmek falan " Doğa tutuğu eli biraz daha sıkarak kısık
ama net bir tonda "Gördüm Yeşim. Gördüm onu tamam mı?"
Genç kız ilk başta şaşkın şaşkın baksa da sonradan olayı anlayınca
hayretler içinde sordu " Ne diyorsun sen ? " ayağa kalktı. " Nasıl ? "
Doğa "Bunlar için zaman yok Yeşim. Sen dediklerimi yap ve
benden habersiz sakın ama sakın kimseye bir şey söyleyip bir
şey yapma. Anneme de söyle polise gitmesin sadece beklesin
kurtulacağım buradan ama kimsenin yardımı olmadan, onun
lügatında anne kardeş kavramı yok. Kimseye acımaz duydun mu?''
Yeşim her şeyin yavaş yavaş farkına vararak kafasını salladı.
Bu muydu Ferhat'ın köpeklik ettiği adam ? Bu kadar cani birine
mi yardım ediyordu eskiden sevdiği adam ? Pencereye çevirdi
kafasını usulca " Nasıl Doğa ? Nasıl çıkacaksın buradan. Baksana
kaç tane koruma var şu korkunç köpeklerden bahsetmiyorum bile.
Buradan kimseden yardım almadan kaçman imkansız."
"Düşünüyorum" dedi Doğa. " Bilmiyorum ama duramam Yeşim
anladın mı? Yaşayamam burada." Yeşim "Şu haline bak. Nasıl
kaçacaksın bu halde. Güçlü kalmalısın Doğa zaten zayıftın iyice
zayıflamışsın. Toparlamalısın kendini bir an önce"
Doğa" O.. ilaç veriyor bana zaten istesem de almıyor midem.
Yemek düşünecek halde değilim yeşim bırak onu bunu da ne
yap ne et evi iyice gözetle her hangi bir çıkış bir şeyler var mi
eğer imkanın varsa gezmeye çalış. Seninle tekrar görüşmeye
çalışacağım hatta annemle olursa tabi."
Yeşim " Ne ?! Ne ilacı Doğa bir şey yapıyor mu söyle Allah aşkına
zarar veriyor mu sana"
Hayır şimdilik bir şey yapmı-"
Kapı aniden açılmıştı. Ferhat kesin ses tonuyla " Bitti. Abim
aradı bu kadarı yeterli." Yeşim imayla " Ne kadar kibarsın ya.
dedikten sonra Doğayı yanaklarından öpüp kapıya doğru ilerledi
südyenine sıkıştırdığı mektup çıtırtıya benzer sesler çıkarınca
Yeşim huzursuzca kıpırdandı belli olacak diye ödü kopuyordu.
Yalancı bir öksürük krizine tutuldu genç kız. Yeşimi durdurabilene
aşk olsundu. Boğazı yırtılacakmış gibi öksürüyordu. Ferhat Yeşimin
başında dört dönerken yeşimde lavaboyu bulma bahanesiyle evin
içinde oradan oraya koşturuyordu. Selma Yeşim çıkar çıkmaz ilk iş
Doğanın kapısını kilitlemişti. Daha sonra misafirin arkasından oda
koşturmuş su götürmek için alelacele mutfağa gitmişti. Yeşim daha
sonra kendini toparlamış Ferhat'ın yüzüne bile bakmadan çıkıp
gitmişti evden. Gördüğü her şeyi unuturum korkusuyla telefonuna
kayıt etmişti çıkar çıkmaz sonra da Yaprak annenin evinin yolunu
tutmuştu.
Güneş yerini Ay'a bıraktığında Çağatay yavaş yavaş işlerini
bitirmiş eve doğru yol almıştı. Doğa akşam olunca onu göreceği
için üzülüyor bunu yaşadığı için nefret ediyordu her şeyden.
Genç adam ise tam tersi eve gelmek için mutlulukla doluyordu.
Çağatay sonunda geldiğinde Selmaya akşam yemeğini salona
kurmasını söyleyip Doğa'yı da aşağıya çağırmasını ekledi. Her şey
hazır olduğunda Çağatay masanın bir ucuna oturmuş meleğini
beklemeye koyulmuştu. Doğa ise üzerine bir tişört ve eşofmanla
merdivenlerden yavaş yavaş indi salona doğru. Gözlerini etrafta
gezdiriyor kaçmasına yardım edecek en ufacık bir şey arıyordu.
Salona geldiğinde gözü Çağatay'a takıldı sonra kanepenin üstünde
ona kulaklarını dikmiş deli gibi kuyruk sallayan beyaz köpeğe
Doğa korkudan ani bir çığlık atınca Çağatay irkilip Doğa'ya sonra
baktığı yere baktı. Thor'un orada olduğunu tamamen unutmuştu!
Doğa indiği merdivenleri hızla çıkıp kapısını sert bir şekilde
kapattı. Çağatay elinde ki çatal bıçağı hayal kırıklığıyla masaya
bırakıp Thor'a döndü yüzünü. Köpek patilerini burnuna koymuş
ağlarmış gibi sesler çıkarıyordu. Sonra hızla koltuktan kalkıp
sahibinin oturduğu sandalyenin önüne gelip ağlamaya benzer
sesler çıkardıktan sonra isyan eder gibi havlamaya başlamıştı
Çağatay bıkkınlıkla " Ben ne yapayım oğlum ya " diyerek bir
isyanda o koyuvermişti. Sonra kalkıp kapıya doğru ilerledi
köpeğin gözlerinin onun üzerinde olduğunu hissedebiliyordu.
Kapıyı açıp konuştu " Hadi oğlum sen biraz bahçede gez " Köpek
mızmızlanarak dışarı doğru çıkarken kapının önünde son bir kere
dönüp kızarmış gibi havladı sahibine Çağatay sinirle "Lan ben
ne yaptım amına koyayım herkeste sinirini benden çıkarıyor.'
Thor arkasını dönüp hızla koşup kayboldu bahçede. Sonra Çağatay
Selmaya seslenerek " Doğa'yı çağır aşağıya gelsin köpeğin gittiğini
söylersin "Selma hemen yukarı kata çıkıp denileni yapmıştı. Bir
süre sonra Doğa tedirgince aşağı inip yemek masasına oturmuştu
sessizce yemekler yeniyordu. Çağatay onu izlerken Doğa göz göze
gelmek bile istemediğinden sadece yemeğe bakıyordu. İlk konuşan
Çağatay oldu
"Aslında çok seversin Thor'u öyle göründüğü gibi korkutucu
değiller. Yani özellikle sana karşı " Doğa sadece bir an kafasını
kaldırıp Çağatay'a baktıktan sonra tekrar masadaki salataya
dikti gözünü. Genç adamın onca olandan sonra onunla
normal bir konuşma içerisine girme gayreti genç kızı oldukça
sinirlendiriyordu hele bugün annesinin o halini duyunca zerre
kibarlaşamazdı ona karşı. Lanet iğrenç bir insandı o. Ailesinden
annesinden arkadaşlarından koparmıştı Doğa'yı şimdide karşısına
geçmiş normal bir şekilde hayatını sürdürmesini onunla muhabbet
etmesini bekliyordu. Çağatay tekrar "Bugün arkadaşını görünce
daha mutlu olursun diye düşünmüştüm
Doğa sinirle " Ben zaten mutlu bir insandım! Senin
zorbalıklarından önce !"
Çağatay yemek yemeyi bırakıp (yan bir sırıtışla) "Günündesin
galiba"
Doğa da aynı şekilde sinirle karışık alayla " Evet. Regl oldum
o yüzden böyle konuşuyorum. Senin beni kaçırıp da hayatımı
mahvetmenle kesinlikle hiç bir alakası yok !"
Çağatay "Neyse" deyiverdi umursamazca. Sinirlenmek istemiyordu
o yüzden uzatmadı genç adam. Genç kız sinirle sandalyeden kalktı.
"Otur"
Doğa gülerek " Köpeklerinden biri mi sandın beni ? Otur deyince
oturacak kalk deyince kalkacağım mi sanıyorsun ? "Genç kız
arkasını dönüp merdivenlere doğru ilerlerken
Çağatay " Seni onlardan daha itaatkar yaparım istersem ama
canını yakmak istemiyorum. Şimdi " Elleriyle sandalyeyi
göstererek " Otur " dedi. Kendinden emin çıkan sesi Doğa'ya
gördüğü o pis manzarayı hatırlatmıştı. Kiminle konuştuğunu
tekrardan hatırlattı kendine. O acımasız bir adamdı kendisine
kötü bir şey yapsın istemezdi. Korkuyordu ondan hem de deli gibi
ama gene de korkusunu belli etmemek adına dik başlılıkla oturdu
masaya sertçe sandalyesini çektikten sonra süslü peçeteyi izlemeye
koyuldu."
Çağatay" Anlamıyorum. İyi davranıyorum sana hiç mi yararı yok ?
Arkadaşını getirdim ama sende en ufacık bir değişme bile yok''
Doğa ayağına gelen fırsatı değerlendirerek "Annemi görmek
istiyorum ben. Eğer onunla görüşürsem çok daha iyi olabilir her
şey''
Çağatay gözlerini kısıp bir süre genç kıza baktı sonra kafasını
sandalyenin arkasına dayayıp gözlerini kapatıp gülümsedi. "Bazen
gerçekten kendini benden daha akıllı sandığını düşünüyorum
biliyor musun ?"
Doğa umutsuzca düşürdü omuzlarını. Biliyordu işte o zeki şeytan
atacağı adımları hep önceden tahmin diyordu tek bir kelime daha
söyleyip kendini daha da rezil etmek istemedi.
"Ailenden birini görmeni istemiyorum. Bundan sonra yanında
onların olmayacağını o küçük beynine sokman gerekiyor çünkü "
Sonra genç adam yemek yemeğe devam etmişti.
DOĞA
Bir ayı günlük ne kadar yemek yiyorsa eminim ki Çağatay da o
kadar yiyordu. O kadar et yemişti hala da yemeğe devam ediyordu.
Selmaya acımaya başlamıştım artık. Nefret dolu bakışlarımı
umursamıyor keyifle yemek yiyordu. Zıkkımlanmayı kesmesini
ve odaya çıkmayı düşünsem de bu mümkün olmadı. Bir bardak
suyu kafasına diktikten sonra keyifle bana baktı ve " Odaya çıkıp
o yorganın içine girmeyi düşündüğünü biliyorum ama maalesef.
Seni izlemek istiyorum. Salonumda. Bir şeylerle uğraş televizyon
izle ne bileyim kitap oku. Seni izlemek istiyorum "dedi.
Ne saçmalıyorsun sen bakışı atarak "Ne ? Ben senin saçma sapan
isteklerini yerine getiremem kusura bakma. Ne halin varsa gör
" diyerek sandalyeyi çektim. Ne olursa olsun çıkacaktım artık
yukarıya
"Peki o zaman" dedi." Çıkalım yukarıya kıvrılalım yatağımıza
sevgilim. O güzel kokunu içime çekmek işime gelir hangisini
istersen ". Midemden gelen bulantıyla yüzümü buruşturdum
ve odaya çıkma fikrini hemen attım kafamdan. Salona doğru
ilerleyip siyah L koltuğa oturdum. Ne yapacağımı bilmeyerek
öylece bakınıyordum. Çağatay'ın gözlerinin üstümde olduğunu
hissetmek beni gerse de umursamamaya çalışarak büyük kare
şeklindeki siyah cam sehpanın üstünden bir tane gazete çekip
göz gezdirmeye başladım. Öylece bakıyordum okumuyordum
bile. Sonra sadece onu umursamamak adına gerçekten okumaya
çalıştım. Gezinirken gördüğüm haberle gözlerim istemsizce irileşti.
ŞOK! ŞOK ŞOK!
A** MİLLETVEKİLİ S.G KIZI SERTAP G. ÖLÜ BULUNDU !
A** milletvekili s.g kızı ve aynı zamanda sosyetenin konuşulan
ismi Sertap G. öldü. Bedeni bulunamasa da babası S.G kendisine
bir paket geldiğini paketin içinde Sertap g.'ye ait olduğu kesinleşen
bir göz bebeği olduğunu söyledi. Acılı baba kameramızdan göz
yaşlarını saklayamadı ! Anne L.G Cenazede baygınlık geçirerek
hastaneye kaldırıldı.
Gazete ellerimden kayarken Ellerimi ağzıma götürmüş öylece şok olmuş bir şekilde Çağatay'a bakıyordum. Çağatay hızla kalkıp yanıma geldi
"Ne ? Ne oldu ?" öylece şok olmuş bir şekilde bakmaya devam
ettim. Hiç bir şey söyleyemiyor hareket bile edemiyordum. Çağatay
eğilip düşen gazeteyi aldı. Kaşları yavaş yavaş çatılırken bana
döndü " Benim yaptığımı mı düşünüyorsun ?! Ben yapmadım
bunu ! " Ses tonundan bile o kadar barizdi ki yalan söylediği
sadece dizlerimi kendime çekip kafamı koydum. Hıçkıra hıçkıra
ağlarken kalbim pişmanlıkla doluydu " Benim yüzümden !"
sürekli aynı şeyi söylüyordum Çağatay bir şeyler söyleyip bedenimi
sarssa da hissedemeyecek kadar acı ve pişmanlık doluydum.
Ellerim sertçe yüzümden çekildi " Sen bir şey yapmadın ki ! Öyle
söyleme !"
Eğ-eğer ben be-ben sana söylemeseydim-dim sen o kızı
öldürmeyecektin ! Senin gibi birine söy-söyleme-mem lazımdı!"
Çağatay beni bırakıp ayağa kalktı hızla
"Selma!" Selma hemen bitivermişti. " Kim dedi sana bu gazeteleri
buraya koy diye ?! Siktir git kaldır şunları ! Yak at ne bok
yiyeceksen ye!" Sonra beni kaldırıp üst kata doğru çıktı. Yatağa
yatırıp üzerimi örttü.
"Sana ilaç vermeyeceğim ama çok ağlama uyu tamam mı?" cevap
verme gereksinimi bile duymamıştım. Kapıyı kapatıp çıkıp gitmişti.
Yazarın kaleminden
Güneş tepeden yeryüzüne bakarken Thor evin dış kapısını
patileriyle tırmalıyor bir yandan da havlıyordu. Selma koşarak
gidip kapıyı açtı ama Çağatay'dan aldığı emirle kapıdan da
çekilmedi sevimli olduğunu umduğu sesiyle " Thor bey çok
tatlısınız ama maalesef sizi içeri alamam " Köpek ters ters
bakıyordu Selmaya . Kadın köpeğin kendisini anladığını az çok
biliyordu ama gitmediği için de anlamadığını düşündü kapının
kolundan tutup yavaşça kapatmak isterken thor hırlayarak
havlamaya başlamıştı. Selma korkuyla geri çekildi. Thor ters
ters Selma'ya bakarak patileriyle içeriyi adımladı sonra koşarak
Doğanın kaldığı odanın önüne geldi. Patileriyle kapı kulpuna
uzanıp açmaya çalışsa da kapı kilitli olduğu için açamadı. Kapıyı
tırmıklayıp havlıyordu.
Genç kız kaşlarını çatarak yavaş yavaş açtı gözlerini. Ne olduğunu
anlamaya çalışıyordu. Kapıdan tırmık sesleri geliyordu. Yavaşça
oturur pozisyona geçti. Uğuldamalar ve hızlı hızlı soluklar
yükselince Kapının ardında o canavarlardan biri olduğunu
anlayıp hızla balkona gidip kapıyı kilitledi genç kız. Bahçe de
yatan diğer üç köpek Doğa'yı görünce hemen balkonun önüne
koşup kuyruklarını deli gibi sallayarak havlamaya başlamışlardı.
Doğa iyice korkup korumaların şaşkın bakışları arasında
bağırmaya başlamıştı " Yardım etsenize ! O büyük olan kapımda
alın şunları lütfen ! Çok korkuyorum!" Korumalardan biri yukarı
ki kapıya doğru koşmuş diğerleri de bahçedeki köpekleri geri geri
çekmeye çalışıyorlardı. Bahçedekiler korumalarla oyun oynuyor
kendilerini yere atıp şımarıyorlardı. Yukarıya çıkan koruma ise
beyaz köpeğe yaklaşamıyordu bile. Thor çileden çıkmış bir şekilde
havlıyor kapıyı tırmıklıyordu. Korumalar son çare Çağatay'ı
arayınca Çağatay apar topar şirketten çıkmış eve yol almıştı. Çok
kısa sayılabilecek bir süre de eve gelince hızla arabadan inmiş
bahçeye ilerlemişti. Üç köpek zıplıyor kendi etraflarında dönüyor
korkudan titreyen genç kıza kuyruk sallayıp havlıyordu manzarayı
gören Çağatay sinirle " KESİN ! " diye kükredi. Köpekler kafalarını
hemen sahiplerinden tarafa çevirip utançla kafalarını eğip
yatmışlardı. Patilerinin üstüne kafalarını koyup mahcup mahcup
bakarken Çağatay hızla evin içine doğru adımladı. Kapıdan dışarı
çıkan koruma " Abi affet durduramadım thoru görsen kendini
kaybetmiş gibi hayvan ne olduğunu da anlamadım"
"Tamam git sen"
Merdivenleri de çıkıp thorun halini görünce "Sus! İyice şımardın
sen artık!" diye bağırdı. Thor hala havlıyordu. Çağatay gelip
hızla köpeğin burnunun üstüne vurdu. Hayvan canının acısıyla
oldukça sesli bir şekilde ağlamaya başladı " Gebertirim lan seni!
Sus diyorsam susacaksın!" Sesleri duyan genç kız Çağatay'ın
kendisi yüzünden köpeğe bir şey yapacak korkusuyla hemen
balkon kapısından çıkmış kendi kapısını açmıştı anahtarla. Bir
yanda duvarın dibine sinmiş ağlayan köpeği diğer yandan sinirden
tüm kasları kasılmış Çağatay'ı görünce köpeğe olan korkusu uçup
gitmişti. Thorun yanına diz çökmüş köpeğin kafasından okşamaya
başlamıştı " Ay ağlama... Kıyamam ben sana.. " Köpek Doğanın
elini yalıyor kendisine böyle şefkat gösterdiğini görünce daha
çok ağlıyordu.. "Yok.. Ağlama bak geçti.. Gitti o pis adam" Doğa
arkasına dönüp Çağatay'ı eliyle kışkışlamıştı. Çağatay " Ulan ben
nasıl bu konuma düştüm şimdi" diyerek şaşkınca manzaraya bakıyordu.
Yeşim Mektup'u Doğa'nın annesine iletmek için eski apartmanın
önüne geldi. Kapıyı çaldı sakince Kadın gelip hızla kapıyı açtı kızını
görme ümidiyle. Yeşimi görünce de kızından gelecek bir haber
için ümidini canlı tuttu. "Geç kızım " dedi zaman kaybetmeden."
Hayırlı bir haber ver bana yavrum " dedi gözlerinin içine bakarak.
Yeşim bildiği tek yer olan mutfağa ilerleyerek sandalyeye oturdu.
"Hayır teyzecim merak etme hayır haberlerim. Doğa'yı gördüm.
Gayet iyi seni sordu anlattım her şeyi. Çok yakında geleceğim
merak etmesin dedi eğer beni düşünüyorsa sakin üzmesin kendini
dedi. Al bunu sana yazdı gizli gizli getirdim " Kadın eli titreye
titreye aldı küçük kağıdı elinden yavaşça açıp okumaya başladı
(içinden)
Canım Annem.. Yeşim dedi ki çok yıpratmışsın kendini çok
üzmüşsün.. Beni düşünmüyor musun hiç ? Sen üzülürsen ben burada
ne olurum haberin var mı ? Abime söyle dediklerimi unutmasın ve
güçlü kalın fazla yazamıyorum şimdi ama lütfen polise gitmeyin ya
da beni aramaya kalkmayın. Şimdi nedenini söyleyemem ama bana
güvenin. Kurtulacağım buradan ve evimize geleceğim hiç merak
etmeyin seni çok seviyorum abime söyle benim azıcık hatırım varsa
üzmesin kendini..
Kadın ağlayarak katlayıp öptü kağıdı " Yavrumun elleri değdi buna
"sonra oda kalkıp Doğanın odasında kağıt kalem getirdi " Yavrum
bir daha gidersen sende şimdi bu yazacağım mektubu ona götür oldu
mu ? "Yeşim kafasını aşağı yukarı sallayıp beklemeye koyuldu.
İYİ OKUMALAR YORUMLARINIZI VE OYLARINIZI BEKLİYORUM
ONA GÖRE.. HEPİNİZİ ÇOK SEVDİĞİMİ DE SAKIN UNUTMAYIN !

YOU ARE READING
BEYAZ
Teen Fiction"Lütfen bırak beni yalvarırım" Artık yakarışlarıma cevap bile vermiyordu ben ise sadece pişmandım çok pişmandım. Hani herkesin hayatına bir insan girer ve hasarlar vererek çıkar ya sonra dönüp baktığımızda bu insanı hayatımıza aldığımız için pişman...