52. BÖLÜM: "EDİZ ÇAĞIRAN"

131K 6.7K 17.3K
                                    

08.04.2021

20.00

🦢

The Sparrow, Mastodon

Bölümü bu şarkıyla dinlemenizi tavsiye ederim. Bu şarkı 2011 yılında ölen bir insan için yazılmış ve tek bir cümle geçiyor: "Pursue happiness with diligence" anlamı da "Mutluluğu gayretle takip et."

Bu cümle de ölen kişinin yaşam sloganıymış.

Kendinizi kötü hissettiğinizde, kalbiniz kırıldığında, umutsuzluğa kapıldığınızda bu şarkıyı açın. Muhtemelen kalbinizi daha çok kıracak ama size acılarınızı hatırlatırken sadece tek bir cümleyle onları iyileştirmenizi söyleyecek.

Pursue happiness with diligence.

"Mutluluğu gayretle takip et."

Ediz Çağıran

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ediz Çağıran.

Onun karşısında hem küçük bir kız çocuğu hem de o küçük kız çocuğundan kopup büyümek zorunda kalan bir kadındım.

O küçük kız Ediz'e öyle inanıyordu ki ben arkamı dönüp gitsem de o Ediz'le kalırdı. Bir çocuk nerede güvende olduğunu bilmezdi, nerede güvende hissettiğini bilirdi ve o küçük kız başından beri güvende hissettiği yeri seçti.

Bu bir hata mıydı? Yaşananlara bakılırsa evet, bu bir hataydı.

O küçük kız da dahil her şeyi geride bırakıp gitmem mi gerekirdi? Yaşananlara bakılırsa evet, arkama bile bakmadan çekip gitmem gerekirdi.

Ama buradaydım, sönen mumların dumanı usulca havada süzülürken Ediz Çağıran karşımdaydı.

O küçük kız burada olmaktan memnundu çünkü duvarlar üzerine bile yıkılsa evinde olmak istiyordu. Yaşananlar, sonuçlar, kurallar onun umurunda değildi; yaptıklarına rağmen bu adamın ona verdiği değere inanıyor, sadece ait olmak istiyordu. Kimse ondan af dilemese bile affetmek için sebepleri kendisi yaratıyordu çünkü etrafı kötülükle sarılı bile olsa istediği sadece sevgiydi.

İçi karanlık da olsa, camları paramparça da olsa, üşüse de bir önemi yoktu çünkü daha önce bir evi olmamıştı ve sevgiyi hiç tatmamıştı.

Bense her şeyin farkındaydım. Yaşananlar, sonuçlar ve kurallar vardı. Bir ev vardı ama içi karanlık, soğuk ve camları paramparçaydı. O küçük kız bu evi o kadar olduğu gibi kabul ediyordu ki eve ne ışıklarını açması için ne soğuğu ısıtması için ne de camlarını onarması için bir fırsat tanıyordu. Affedilmek için çabalanmasını beklemeden affediyordu ve aslında bunu yaparak bu eve de bana da haksızlık ediyordu.

Onu suçlayabilir miydim? Küçüktü, farkında değildi ve kimsesizdi. Nasıl sevildiği umurunda değildi, istediği sadece sevgiydi.

Onu suçlayamazdım. Suçlu olan kararları ona bırakan bendim. Suçlu olan ışıkları açmak yerine onu karanlıkta bırakan Ediz'di.

YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin