YABANCI, İkinci Kitap (Alıntı)

529K 26K 42.1K
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Aradan geçen üç yıldan sonra herkese merhaba.

Üç yıl diyorum çünkü burada en son sorunsuz bir şekilde, içimden geldiği gibi bir bölüm yayınladığımda on altı yaşındaydım; on yedi yaşına girdiğim andan sonra her şeyin bulanıklaştığını ve onu takip eden anlarda suyun simsiyah bir hale geldiğini en iyi eskiler bilir. Şu an on dokuz yaşındayım ve şöyle dönüp üç yılın içinde yüzen kalıntılara baktığımda birçok iyi ve kötü şey görüyorum. Burada yayınladığım ilk bölümü hatırlıyorum, sadece üç dört kişiyle başlayan bu serüven katlandı yüzler oldu, binler oldu, on binler oldu, yüz binler, sonra milyonlar oldu. Ben bu yola çıkarken "Yüz elli kişi okusa yeter." dediğim o anı biliyorum ve bu cümlenin yelken olduğu sular beni öyle bir yere getirdi ki şu an masamın üzerinde, ellerinizde ve raflarda kitabım duruyor.

Neler olduğunu, neden bir anda her şeyden elimi kolumu çekip sessizliğe büründüğümü, bu kadar sorunun başlangıcının ne olduğunu merak ettiğinizi biliyorum. Sadece şunu söylemek istiyorum: Gerçekten savaştım. Hayallerim için de, kitabım için de sonuna kadar savaştım.

Birinci kitapta on beş ve on altı yaşımdaki halimi okudunuz, şimdi sıra on dokuzuncu yaşımda.

Herkese teşekkür ediyorum. Her şey için. İyi veya kötü ne yapıldıysa hepsi beni daha da güçlendirdi. Aradan geçen üç yıl bağı belki de çürütmeliydi ama beni kitabıma çok daha sağlam bir şekilde bağladı. Yazmak benim için yaşamak demek, bunu bir kez daha anladım.

Drifting, Tina Dico.


Bedenim yavaşça küvetin içindeki suya gömüldüğünde düşüncelerimi de zihnimin çukurlarına atmak istedim ama çıplak bedenimi gizleyemeyen suyun şeffaflığı gibi zihnimdeki çukurların o kör karanlığı da düşüncelerimin üzerini kapatamıyordu. Saniyeler ilerlemiyor gibiydi, o an yalanın belki de zamanın tek katili olabileceğini düşündüm; bir yalanın gerçeği ortaya çıktığında geçen onca zaman akrep ve yelkovandan sarkan bir iple idam ediliyordu.

Gözlerimi kapattığımda kaşlarımın arasında inkâr dolu bir çukur oluştu, zorla yutkundum. Bunca zamandır bana yalan söylüyor olamazdı, olmamalıydı; bunca zamandır bana giydirdiğini sandığım gerçekleri bir örgü gibi söküp beni bir fırtınanın ortasında çıplak bırakamazdı.

Ama yapmıştı.

Kendi inancımın üzerinde infaz edilmiştim.

"Kaşlarını çatman hoşuma gitmiyor."

Düşüncelerimin derinlerine o kadar dalmıştım ki sesi beni yüzeye çıkardığında gözlerim yavaşça aralandı. Yeşil gözlerine zehirli sarmaşıklar gibi yayılan büyük bir dikkatle yüzümü inceliyordu. Boş gözlerle bakışlarına karşılık verdiğimde karşısında tamamen çıplak olduğum gerçeğinin bende uyandıracağı panik dalgasını bekledim ama içim de en az gözlerim kadar boştu, bir dizimi hafifçe diğerinin üzerine kırarak kendimi gizlemeye yönelik ufak bir çabadan başka bir eylem göstermedim. Uzun, koyu renk saçlarım göğüslerimi örtüyordu.

YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin