Monster In The Mirror [Nalu]

On Üçüncü Bölüm: Sarı Çiçekler Ardında Bulunan Çift.

Ellerine dokunan el ile vücudu sarsılmıştı adeta, Lucy'nin yumuşak dokulu elleri uzun parmaklarında geziniyordu ve dokunuşları oldukça nazikti. Hisleri hemen karşısındaki kişinin duygu değişimini taramaya başlamıştı ve Lucy dediği gibi iğrenmemişti, bu Natsu'nun vücudunun korkmasına sebep olmuştu. Beğenilmenin bir ona korku salabileceğini kim bilirdi? Bu korku karışımı heyecana karşı Natsu güç değişimin hissetti, Jellal ve diğerlerinin bu değişimi bilmemesi gerekiyordu, Lucy'i hızla geri gönderdi. 

Pistte dikkat çekmemek için köşeye doğru ilerledi ama anlaşılan artık çok geçti. Köşede alaycı bir tavırla onu izleyen Erza, bir yandan Jellal'in kulağına bir şeyler fısıldıyordu. Kinana'nın bölgesinde değildi ve dikkatli olması lazımdı, Erza her ne kadar insanların arasında bir insan dişi gibi davranmaya başlasa bile yine de kendi türünün bir dişisiydi. Natsu'nun kendi türünün dişisine karşı bildiği en net şey ölümcül olduklarıydı. 

Kapıdan dışarı adım atarken peşinden geldiklerini izliyordu, arkasından gelen Jellal bir anda önünde belirmişti, koridorda kimse olmamasına karşın Erza karşı kapıdan içeri girmiş, kapılar ve pencereler tek hareketle kapanmıştı. Erza alkışlamaya başladı. "Biz üremek için gelirken sen buraya insan müziği için geliyorsun ve halimize bak, yemek olarak mı getirdin yoksa bize bir şeyler mi kanıtlamak istiyorsun?"

"Bizi merak ediyor..." Diye savunan bir hal aldı. "Levy denen dişi de bizi merak ediyordu ve sonu iyi bitmedi Natsu, insan dişileri hem duygusal olarak hem de fiziksel olarak kırılganlar biliyorsun." Kendi dilinde konuşmayalı uzun zaman olmuştu. Jellal sadece köşeden dinliyordu. Erza'yı kışkırtırsa bu zayıf haliyle üç saniye içinde Erza kafasını koparabilirdi. Karşısında kendi türünden beslenen yaratıklar vardı. "Eve gitmem gerekiyor, izniniz ile."

Bakışlar hareket etmesini engelledi. "Bugün insan erkeklerinden üç tane daha kadın aldık, türümüzü yavaş yavaş getirmeye ve çoğaltmaya çalışıyoruz ama yeme arzusu da bununla beraber artan bir durum olmaya başladı, bu yüzden denek olabilecek bir üç kadın istedik..." Erza etrafta dolaşıyordu. 

Natsu insanların tilkilerin kurnaz olduğunu anlamasına şaşırmıştı, Erza kızıl bir tilkiydi, ve kendi türünde cidden tilkiler kurnaz olarak anılırdı. Anlaşılan insanlar ile göründüklerinden daha fazla bağları vardı. "Cinsel ilişkiye girmeye dayanabiliyorlar ama konu doğuma gelince pek bir gelişme yok."

"Üreme ile ilgilenmediğimi söylemiştim." Jellal ile göz göze geldiler. "Farklılıklar olmasını hoş karşılıyorum aslında." Diye fısıldamıştı Jellal, fısıldamasına rağmen Erza duymuş olmalı ki "Lanet ülkelerinde ve dünyalarında!.." Hızla Jellal'e yöneldi. "Yeterince kadın var, bizde ise bir kadına yetmiş erkek düşüyor, o da bölgede kalabalık varsa, türümüz yok oluyor ve sen bir erkeğin ürememesini normal mi karşılıyorsun? Dua edelim ki o sarışın kadın bu vasıfsız üzerinde bir şeylere sebep olsun, insanların dediği aşk tutku her neyi öğrenmeyi çalışıyorsak etki etsin, yoksa yakında kendimize ait bir tür olmayacak! Çürüyüp yok olan bir tür olacağız." 

"İnsanlar sadece üremek için yaşamıyo-" Erza parmaklarıyla Jellal'in çenesini kavramış, adamı balık gibi gösterirken uzayan tırnakları yüzünde izler bırakmaya başlamıştı. "Bunun ben de farkındayım, bu çabalarını takdir ediyor örnek almaya çalışıyoruz, bu s*ktiğimin örümceği müzikle ilgileniyor, peki sana ne demeli? Sana getirdiğim insan kadınlara bile ilgi duymazken neyle uğraşmayı düşünüyorsun?" Bağırışmalar koridorda yankılanıyordu, Natsu sadece dinlemek ile yetiniyordu. "Buranızı kullanmayacaksınız..." Erza, Jellal'in kasıklarını kavramış sıkmıştı, Jellal'in gözleri acıdan kısa süreliğine kızarmıştı. "Türümüzün yok olmasına göz yummaya karar vermişsiniz demektir. Sting kadar işe yarar olsaydınız şu an belkide en azından bir tane bebeğe sahip olurduk, melez dahi olsa türümüze dair bir bebek, o sarışın kuş deniyor ama siz bir s*kime yaramıyorsunuz!" Jellal'i bıraktı ve köşeye çekildi, adam derin bir nefes almıştı.