BÖLÜM 23

6K 265 29
                                    

Merhabaaa herkesee :))

Artan okuyucu kitlem, yıldızlarım, yorumlarım için herkese çooook teşekkür ederimm :) Bu bol Alejandro'lu bölüm umarım Team Ale'nin gönüllerinde taht kurarken Team Rio'yu da kızdırmaz :)) 

Seviyorum sizleri, keyifli okumalar <3

         BÖLÜM  23

Aşağı indiğimizde , Alejandro’nun salonunun tam ortasında sabırsızca dikilen, tahmin ettiğim, daha doğrusu geldiğini hissettiğim kişiyi gördüm : Julia.  Lanet olası bir Zathef.

Mor ipek elbisesi ve yüksek topuklu siyah ayakkabılarıyla çok zarif gözüküyordu. Sarı saçları başının üzerinde kibar bir topuzla tutturulmuştu. Sanki bir kokteyle giderken bize de uğramış gibi gözüküyordu.

Biz mi?

Tanrım, aklımı koru.

Alejandro, Julia’yı görünce bir an olduğu yerde duraksadı. O benim aksime şaşırmıştı. Julia’nın yüzünden ise hiçbir duygu okunmuyordu. Vücudu bir kaya gibi hareketsizdi. Hiçbir jest ve mimik içermiyordu. Bu da onu daha tehlikeli yapıyordu. Alejandro beni biraz arkasına doğru ittirdi ve bu hareketi bana Rio’yu anımsattı. O da Julia’yı ilk gördüğünde bu tepkiyi vermişti. Garip bir şekilde ikisinin kardeş olduğunu hatırladım tekrar. İki zıt. Ama aynı zamanda iki kardeş. Çok zor olmalıydı.  Bu zorlukların en yakın tanığı ve kimi zaman da kobayı bendim.

   “Ne işin var burada?” dedi Alejandro resmen tükürürcesine. Elbette bu tepki

beni şaşırtmadı. Rio, Julia’yla ilk karşılaşmalarında tıslama gibi tuhaf bir tepki vermişti. Alejandro biraz daha kibar mıydı? Sanki daha sakin ve olgundu. Yoksa ağabey olmanın farkı mı?

            Julia güldü.

“Sizi gördüğüme sevindim çocuklar. Alejandro, her gördüğümde biraz daha

yakışıklı oluyorsun. Dur bir dakika…”

Düşünüyormuş gibi yaptı ve devam etti.

 “En son gördüğümde  on beş yaşındaydın .”

Cümlenin arkasındaki karanlık imalar, anne ve babasının geçmişine ve

cezalandırılmasında oynadığı paya dokundurmalar havada büyük bir ağırlığa sebep oldu.

“Niçin geldin dedim sana?”

Ama Julia onu duymazdan geldi. Bana döndü.

“Mia, hoş geldin yok mu? Kaç hafta geçti acaba size geldiğim günden beri?”

  Alejandro, görüş alanına girip benim önümü daha çok kapatmaya çalıştı.

“Onun adını ağzına alma. Neden geldiğini söyle ve defol git.”

  Soğuk gözlerini ona çevirdi ve kısarak süzdü.

“Çok acelecisin Alejandro.  Bunu burada konuşmayalım. “

Etraftaki hizmetkarlara baktı. İlk başta da Eva’ya.

Alejandro her ne kadar sinirlense de başıyla onayladı. Adamlarına hızlıca bir bakış atması yeterliydi. Simon ve etrafta ismini bilmediğim, aslında orada olan ama varlığını hissettirmemeye çalışan bütün adamlar bir anda ortadan kayboldu. Eva çok tereddüt etti. Alejandro ona güven verircesine baktı. Bir kaç saniyelik sessiz bir paylaşım aralarında bakışmalarla geçti. Eva çok yavaş da olsa odadan çıktı. Onların arasındaki bu görünmez bağ her seferinde neden bana  bu kadar batıyordu? Ben kimdim ki beni ilgilendiriyordu? Düşünceleri savuşturmak için etrafımdaki olaylara odaklandım.

GÖLGEDEKİ IŞIKLARTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang