Bölüm•28•

2.4K 167 12
                                    

Kaç saat geçmişti bilmiyordum, okul paydos zili de birkaç dakika önce çalmıştı ve şuan da Helin'in toparlanmasını bekliyordum öğretmenler odasında.

"Beklediğimiz bir saldırı olmadı." Diye söze başlarken Helin, ben düşünmeye devam ediyordum.

"Yorma kendini daha fazla, çocuğunu korkutmak için de söylemiştir belki öyle."

Bakışlarım karşımdaki benden cevap bekleyen kıza kayarken kafamı olumsuz anlamda salladım, ona hâlâ okulu izleyen adamdan bahsetmemiştim.

"Sorun değil, biraz daha durmamda bir sakınca yok... Karargahın bilgisi var zaten." Dediğimde üstelemedi.

"Çıkıyor muyuz?" Diye cümleme devam ederken hevesle kafasını salladı reddedercesine.

"Şey.." dedi 'y' harfini uzattı ve ekledi. "Kitaplık için kitaplar almıştım." Eliyle bana sabah gördüğüm iki koliyi gösterirken gülümsemeye devam ediyordu.

"Onları yerleştirmeyi düşünüyordum bugün." Derin bir nefes alarak ellerimi birbirine kenetleyip gerinme hareketi yaparak Helin'e döndüm.

"Yerleştirelim o zaman?" Helin de onaylarken masanın üzerinde duran makası alıp kolinin birisinin bantını keserek kapağı açmıştı. 7'den 70'e herkesin okuyabileceği kitaplar bulunuyordu gördüğüm kadarıyla bu kolide.

"Çocuklar için, her hafta dağıtacağım dönüşümlü olarak..Belki sokakta falan görürsem diye büyük çocuklar için de aldım bir şeyler."

Gururla baktım Helin'e. Çok hevesliydi, çok hırslıydı ve çok çabalıyordu bunu görüyordum. Ve korkusuzdu... Pelin'in babasına 'o zaman daha ileri gitmeliyim' derken gözlerinde gram korku duygusu görmemiştim.

"Umarım... Gerçekten burası ailelerin hiç ikna olmasına gerek kalmayan bir yer olur." Gülümsedi, gülümsedim. Kitapları yerleştirmeye geçecektik ki okulun demir kapısının şiddetle çarpmasıyla birbirimize bakıp olduğumuz yerde ayağa kalkmıştık ki iki adamın içeri girmesiyle Helin konuştu.

Mümkün olduğunca silah kullanma.

"Hanginiz muallim?" İki adamın da gözleri bir beni bir de Helin'i süzerek sorusunu tekrarladı.

"Duymadınız mı la, muallim hanginiz diye sorduk?"

"Benim, ne vardı?" Hiç düşünmeden Helin sorusunu yanıtlarken bu sefer sorgulayıcı bakışlar üzerimden çekilmiş ve tamamen Helin'e odaklanmıştı.

"Vay vay vay..." Biraz daha önde duran adam alaycı bir sesle konuşurken devam etti.

"Büyük cesarete sahipsin anlaşılan?" Kıza doğru bir adım atarken ben de hazır olda bekliyordum, her an bir şey yapabilirdi bu şerefsizler.

"Cesaret değil bu, işimi yapıyorum."

Tekrardan alaycı bir tavır takındı öndeki adam.

"O zaman yapma." Kaşlarını kaldırdı Helin de. "Sebep?" Belindeki silahı ucundan gösterip Helin'in de görmesini sağlarken sorusunu cevapladı. "Canını seviyorsan."

Aynı alaycı tavrı Helin de takınırken gülümsedi neşeden yoksun bir şekilde.

"Benim bir sürü canım var ve hepsini seviyorum, onları sevdiğim için de bu mesleği seve seve yapmaya devam edeceğim..." Bir adım da Helin atarken devam etti. "Bu boş tehditlerinizle beni korkutamazsınız."

Kafasını salladı adam ve belindeki silahı çıkarıp Helin'in kafasına dayarken bir adım attım refleksle. Adamın yanında duran diğeri benim çıkışımla kendini bir adım öne atarken bana keskin bir şekilde bakıyordu.

VATAN ÖTESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin