Bölüm•18•

3.4K 203 12
                                    

"Ben bilmem kim saldırmış askerinize komutan." Gözünü Atalay'dan çekip devam etti.

"Dağdaki her gerilla bir yere bağlı değil ki, tanımam etmem."

Sinirle önündeki masaya vurmasıyla sorgu sandalyesinde oturan adamı korkuyla sıçratmıştı.

"Bana bak, bırak şerefsiz olduğunu görmeyelim. Halkı bir askere karşı örgütlemekten çürütürüm seni hapiste.." Atalay'a bakmaması iyice sinirlerimi bozarken hareket edecektim ki Cihan kolumdan tutarak beni durdurmuştu bile.

"Atalay'ın konuşturamadığı terörist var mı sence, varsa kaç tane?" Kaşlarımı çatarak bir Atalay'a bir de Cihan'a baktım. Cevap verecektim ki gülümsedi Cihan. "Sıfır." Dediğinde dudaklarımı birbirine bastırarak konuştum.

"Umarım konuşarak akıllılık eder, yoksa onu oraya gömeceğim komutanım az kaldı."

"Benden sana kalırsa gömersin merak etme." Deyip düşman titreten bakışlarından gönderiyordu cam duvarın arkasındaki haine. "Şerefsiz herif."

Bu hareketiyle yüzüme minik bir tebessüm yerleştirmiştim bile. İnsanın bir şeyler yaşadığında yanında birilerinin olduğu hissi anlatılamazmış gerçekten, belki babamı çok küçükken kaybettim, belki annemi yıllar önce kaybettim ama kaybettiğim hislerim, kalbime ağlayarak gömdüğüm ve unutmaya yüz tutan duygularım tomurcuklanıyordu sanki.

Atalay kenardan geçerek sorguyu kayıt altına alan kamerayı kapatırken ne yapacağını izlemeye başlamıştım bir yandan. Terörist pür dikkat izliyordu Atalay'ı. Atalay çarpık bir gülüşle tam karşısına geçerken onun hizasına gelebilmek için masaya yaslanarak yaklaştı adama.

"Tabi kamera açıkken geçerliydi söylediklerim." Derin bir nefes alırken teröristin korku dolu bakışları artmaya başlıyordu, gülümsemiştim. Atalay gerçekten iyiydi bu konuda.

"Sen benim timimdeki bir askere karşı yaptın o propagandayı. Ne yapayım şimdi seni ben?" Bütün kuvvetiyle adamı sandalyeden alarak duvara yapıştırırken sinirli gözüküyordu.

"Konuşur musun yoksa seni keseyim mi, kafana mı sıkayım yoksa getirdiğim yemeğe zehir koyup kaza süsü mü vereyim?"

Can havliyle bağırdı terörist.

"Y-yapamazsın.." İyice boynunu bastırırken Atalay da bağırdı.

"Nah yapamam şerefsiz!" Belindeki silahı çıkarıp emniyetini düşünmeden açarak teröristin alnına bastırırken tir tir titriyordu bile şerefsiz.

"Siz gelin sivilleri katledin, bebekleri öldürün kaydedin orada burada paylaşın, bombalı saldırılar yapın.. Bize gelince yapamazsın öyle mi?" Neşeden tamamıyla yoksun bir gülüş attı ortaya. "Öyle bir yaparım ki cesedini bile bulamaz kimse."

"Dur asker." Kafasını olumsuz anlamda salladı Atalay. "Yoo, konuşmayacaksın değil mi?" Boynunu da bastırıyordu bir yandan, zorla konuşuyordu terörist. "K-konuşacağım ne olur bırak."

Atalay pes edercesine adamı yere fırlatırken silahın emniyetini kapatıp beline yerleştiriyor, bir yandan üzerini düzeltip söyleniyordu.

"Daha yeni başlıyordum ben ama oyunbozancılık yapmakta üzerinize yok."

Terörist kendini sandalyeye atarken kafasını masaya gömecekti korkudan neredeyse. Ben de şaşkındım, Atalay'ı daha önce hiç böyle ciddi görmediğim için olsa gerek, ben bile ürpermiştim hareketleri karşısında... Takdire şayandı gerçekten.

"Konuş şerefsiz seni." Diye cümlesini kurarken resmen bülbül gibi ötmeye başlamıştı.

"Amir." Demesiyle kaşlarımı çattım, göz ucuyla Cihan'a baktığımda onun da benden bir farkı yoktu.

VATAN ÖTESİWhere stories live. Discover now