🍥

223 32 23
                                    

(felix yaş:10.5
boy:96cm)
(chan yaş:21
boy:170cm)
(felix ile tanıştıktan iki buçuk ay sonra)

"ne yani peri olmayı dilediğinde oluyor mu hemen? o zaman BENDE PERİ OLMAK İSTİYORUM BENDE BENDE!" felix gözlerini bir kaç saniye kapatıp "chan hyung kanatlarım çıktı mı?" diye sordu. chan gülümseyip, "felix bu öyle değil biraz büyü nasıl olduğunu sana anlatırım ben. şimdi anlayamazsın." "peki."

hava tamamen kararmış, chan ve felix mutfakta yemek yiyordu. ikisi de yemeklerini bitirmek üzereyken felix konuşmaya başladı. "chan hyung perilerin illa kanatları mı olmalı?" "bilmiyorum felix, ama gerçek perilerin olmalı sanırım." "peki onlar neden varlar" chan kafasını tabağından kaldırıp felix'e baktı. "onlar senin gibi küçük çocukları korumak için varlar." "peki senin neden kanatların yok?"
"felix ben bir peri değilim ki."

"ama sen benim perim değil misin? periler insanları korurmuş işte." chan'ın yüzünde tatlı bir tebessüm belirdi. "gerçek peri olmasam bile, seni daima koruyacağım bebeğim." "hayır sen perisin zaten hyung. benim perimsin!!" "tamam, ben senin sonsuza kadar perin olurum."

"beni korumak için daima yanımda olmalısın değil mi?" "evet, sanırım daima yanında olmalıyım." "yani biz hiç ayrılmayacağız hehe." "ayrılmayalım zaten tatlım." dedi ve felix'in saçlarını öptü chan.

chan salonda oturup haberleri izliyordu. felix ise odasına oyun oynamaya gitmişti. bir süre sonra sıkılıp chan'ın yanına gelip onun bacaklarına kafasını koyup uzandı. "hyung bana boya kalemi ve defter alır mısın? ve bana resim çizmeyi öğretir misin?" "tabi felix yarın sana alırım ve birlikte resim çizeriz."

🍥

chan, felix ile kırtasiyeye gidip felix'in istediği boyalardan ve iki resim defteri aldı. eve geldiklerinde biraz dinlendiler. chan yatağında uzanırken felix yatağa zıplayarak geldi. chan'ın üstüne uzanıp onu uyandırmaya çalıştı.

karnına dokunup onu gıdıklamaya karar verdi. parmaklarını chan'ın karnında gezdirirken iniltili çıkıntılı olduğunu fatk etti. korkup chan'ı sarsmaya başladı. "hyung! karnında bir şey var hyung." chan yavaşça gözlerini açıp endişeli gözüken felix'e baktı.

"ne var felix karnımda?" "hyung bak burada bir şey var." deyip karnına dokundu. "ah felix kötü bir şey yok merak etme." "ne var peki?" chan biraz duraksayıp "kas var felix. büyüyünce sana da yaptıracağım. benim gibi güçlü olursun." "hyung senden daha güçlü olacağım."

chan konuyu değiştirdi. "sen ne zaman uyandın felix?" "biraz önce uyandım hyung. hadi gel resim çizelim!" ikisi de yataktan kalkıp felix'in odasına gittiler. chan resim defterlerini ve boyaları daire masaya koydu. "evet felix şimdi yanıma otur. kalem tutmayı öğretmeliyim sana ilk önce." felix chan'ın yanına oturdu. kalem tutmayı tamamen kavraması uzun sürmüştü. zaten bu aşama bitince geriye bir şey kalmıyordu.

"hyung şimdi resmimi çizebilir miyim?" "evet çizebilirsin tabi." "hyung ama insan nasıl çiziliyor onu da öğretebilir misin lütfen?" chan başını sallayıp ona öğretmeye çalıştı. resimde kötüydü ama yapabildiğinin en iyisini öğretmeye çalıştı. elbette daha yeni kalem tutan birine insan çizmeyi öğretemezdi ama çöp insan yapmayı öğretti. felix birazda olsa bir şeye benzetmeyi başardı. "hyung bana kafa için iki daire çizer misin lütfen?" chan başını sallayıp felix'in gösterdiği yerlere küçük daireler çizdi. daha sonra felix kağıdını saklayıp çizmeye başladı. "felix neden benden saklıyorsun?" "hyung sürpriz olsun sende benden saklayarak bir şey çiz hadi."

...
ikisi de en sonunda resimlerini bitirdiler. felix daha boyamamıștı ama chan ile birlikte boyamak istiyordu. "hyung bak ne çizdim." dedi ve resmi gosterdi. "felix bu biz miyiz? ne çizdiğini anlatır mısın bana?"

"evet hyung bu biziz. bak bu ben kedi kulaklarım ve kuyruğum var. bu da sensin. sen benim perimsin ve kanatların var. kanatların sayesinde beni istediğim yere götürebiliyorsun. hatta burada beni bir dondurmacıya götürmek için hazırlanıyorsun. beğendin mi?" felix umutla chan'a döndü.

"felix bu resim cidden çok güzel. boyayıp buzdolabına asalım olur mu?" "tamam hyung. sen ne çizdin?" elindeki kağıdı gösterip "ben de bizi çizdim. seni salıncakta sallıyorum ama burada pek anlaşılmıyor ehe." "hyung bu çok tatlı olmuş. bunu hep saklayacağım."

felix'in resmini boyayıp buzdolabına astılar. chan'ın resmi görünce gözleri dolmuştu resmen. hayatında aldığı en güzel hediyelerden biriydi bu. o da bu resmi daima saklayacaktı.

akşam yemekten sonra felix odasına geçip aklına gelen her şeyi çizmeye çalıştı. chan da onun yanına gidip resim çizdi. birlikte oyun oynadılar. uyku vakti gelince de yataklarına geçip uyudular.

felix sabah erkenden uyandı. kaçta uyandığını bilmiyordu ama chan daha uyanmamış ve dışarıda neredeyse hiç insan yoktu. aklına parka gittiği gün geldi. ve o gün düştüğünde onu yerden kaldırıp yardım eden periyi çizmeye karar verdi. resmi bitirip boyadıktan sonra chan'ın yanına, resmi göstermeye gitti. o resmini yaparken chan da uyanmış kahvaltıyı hazırlıyordu.

"günaydın hyung, bak dün beni yerden kaldıran periyi çizdim. onu tanıyor musun? bu resmi ona hediye etmek istiyorum." chan felix için omlet hazırlıyordu. kafasını ocaktan çekip resme baktı. "günaydın felix. resmin çok güzel olmuş ama ben maalesef tanımıyorum o kişiyi. ama bu mahallede görürsem onunla tanışırım." "peki hyung."

ikisi de kahvaltılarını yaparken kapı çaldı. chan kapıyı açarken felix de masadan gelen kişiye bakıyordu.

~
kim geldi acaba?

felix öyle çok mükemmel bir şey çizmemiş bu arada yani üşenmeyip çizdim şunun gibi bir şey;

felix öyle çok mükemmel bir şey çizmemiş bu arada yani üşenmeyip çizdim şunun gibi bir şey;

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

umarim bolumu begenmissinizdir. chanlix'le kalin, mutlu kalin. ♡

dilek kutusu,,   chanlixWhere stories live. Discover now