Bölüm 3 - Gitmeliyim

2.8K 326 61
                                    

Kelime sayımız: 679

''Zaten bir şemsiyesi varmış'' dedi Jisung kendi kendine gördüğü kişinin Minho olduğunu anladığı anda durarak.

Kafasını iki yana salladı ve Minho onu görmesin diye başını öne eğdi. Tam karşıya geçecekti ki gökyüzünde ani bir ışık belirdi, sonrasında da sağır edici bir gürleme oldu.

''Hay sikeyim, ödüm koptu!'' diye bağırdı Jisung gözlerini kapatarak, şemsiyesini düşürmüştü ve rüzgar onu çoktan uzaklara uçurmuştu.

''Jisung?'' diye seslendi Minho maskesini indirip kendi kendini tutan çocuğu gördüğünde.

''Hay senin-'' dedi Jisung başını kaldırmadan önce ''Aaa merhaba Minho, ne yapıyorsun burada?''

''Otobüsümü bekliyorum... Peki sen?'' dedi Minho, Jisung'un sırılsıklam olduğunu görebiliyordu.

''Bilirsin işte, yürüyüş yapmak istedim'' dedi Jisung yağmur hızlanmaya başlarken.

''Şemsiyesiz mi? Sırılsıklamsın ve hava daha da kötüleşiyor'' dedi Minho şeffaf şemsiyesinden havaya doğru bakarak ''Yürüyüşünü bırakıp eve dönsen iyi edersin bence''

''Evet iyi fikir'' dedi Jisung hemen oradan uzaklaşmaya başlayarak.

Ama yağmur iyice hızlanmıştı ve artık önünü bile göremiyordu.

''Jisung! Dikkat et!'' diye bağırdı Minho aniden genci yolun diğer tarafına iterek.

Bir otobüs nerdeyse ona çarpıyordu.

''Nerdeyse ölecektim!'' dedi Jisung bayılacakmış gibi konuşarak.

Gözlerini açtığında ise Minho'nun onu kollarında sımsıkı tuttuğunu gördü.

''İyi misin?'' diye sordu Minho gencin yüzünü tutarak ''Acıyan bir yerin var mı?''

Jisung kafasını olumsuz anlamda sallayınca ise kaşlarını çattı ''Emin misin?''

''Evet'' dedi Jisung utanmış şekilde gözlerini kaçırıp Minho'nun kollarından kurtularak ''Gidiyorum artık'' dedi ve hızla ondan uzaklaşmaya başladı.

''Hayır gitmiyorsun'' dedi Minho Jisung'u tutup onu şemsiyesinin altına çekerek.

''Ne? Bırak beni ya!'' dedi Jisung Minho'nun onu sıkıca tutuşundan kurtulmaya çalışırken.

Ama otobüs geldiğinde Minho Jisung'u içeri sokmayı başarmıştı ''Otur'' dedi gence.

''Neden otobüsteyim? Eve gitmem gerek'' dedi Jisung kollarını birbirine geçirerek.

''Yağmurun dinmesini bekleyeceksin, bu havada eve yürümene izin vermem'' dedi Minho titreyen bir Jisung'a bakarak. Sonra da ceketini çıkarıp onun sırtına bıraktı.

''Ne yapıyorsun? Bunu istemiyorum'' dedi Jisung ceketi sırtından atarak.

Ceket yere düşmüştü, Jisung da kollarını yeniden birbirine geçirmişti. Minho bir iç geçirdikten sonra ceketini yerden alıp kucağına koydu ve camdan dışarıyı izlemeye başladı.

'Çok mu kaba davrandım acaba?' diye düşündü Jisung kendi kendine, o da diğer camdan dışarıyı izlemeye başlamıştı.

Otobüs durduğunda Minho Jisung'a tek kelime etmeden otobüsten indi.

''Hey, bekle!'' dedi Jisung büyüğün arkasından koşup otobüsten inerek ''Beni buraya kadar getiren sendin!''

''Evet getirdim, çünkü sen Chan'ın kardeşisin ve seni önemsiyorum, o yüzden evet seni buraya kadar getirdiğim için üzgünüm'' dedi Minho apartmanına girerken.

'Bu adamla daha 5 saat önce mi ne tanıştım, beni tanımadan nasıl beni önemsiyor olabilir ki?' diye düşündü Jisung, kalp da atışları nedense hızlanmıştı.

Minho evine giren kapıyı açtığında Jisung da peşinden içeri girdi.

''Burada mı yaşıyorsun? Hoşmuş'' dedi Jisung aslında etraftaki her şeye hayranlıkla bakarken.

Minho doğruca mutfağa gitti ve kısa süre sonra geri döndü ''Al bakalım, şimdi de sana birkaç kuru kıyafet getireyim'' dedi yaptığı çayı Jisung'un önüne bıraktıktan sonra.

Jisung Minho gelene kadar öylece dikildi, kıyafetleri hala ıslaktı ve Minho'nun koltuklarını mahvetmek istememişti.

''İşte'' dedi Minho kuru kıyafetleri gence uzatarak.

''Teşekkürler, banyo ne tarafta?''

''Koridorun sonunda solda'' dedi Minho kendine de bir bardak çay doldururken.

Jisung ise koridora çıkıp kapılardan birini açtı ''Burası banyo değil'' dedi ama yine de içeri girdi ve kapıyı ardından kapattı ''Neyse burada giyinivereyim''

Islak kıyafetlerinden kurtulunca onları bir kenara fırlattı ve kendine biraz büyük gelen eşofman ve tişörtü üzerine geçirdi ''İşte bu harika'' dedi kendi kendine, düşmesin diye eşofmanını birkaç dakikaya bir yukarı çekmesi gerekecekti.

Sonrasında yatağa doğru ilerledi ''Demek aptalımız burada uyuyor... İğrenç'' dedi yüzünü buruşturarak.

Hemen sonrasında ise esnemeye başladı, yağmur cama vurdukça uykusu gelmişti ''Azıcık kestireyim bari'' dedi ve yatağa uzandı.

İki yastıktan birine başını koyarken diğerine sarıldı ve barış içinde derince bir uykuya daldı.

''İşi bitti mi acaba?'' dedi Minho yerinden kalkıp banyoya giderken ''Burada değil bile'' dedikten sonra da tüm odalara baktı, en sona kendi odası kalmıştı.

Kapıyı açıp baktığında Jisung'un yüzünü yastıklarından birine gömmüş olduğunu gördü ve sırıttı ''Görünüşe göre yorulmuşsun'' dedi gence doğru gidip yüzünden birkaç tel saçı kulaklarının arkasına doğru tarayarak.

Küçüğün üstünü örttü ve ses çıkarmadan odadan çıktı, ardından da yavaşça kapıyı kapattı. Salona dönüp koltuğa yerleştiğinde hala gülümsüyordu.

''İkiniz kardeş olabilirsiniz, ama kişilikleriniz birbirinden tamamen farklı'' dedi çayından bir yudum alarak.

''Sen kimsin Jisung? Ve insanları kendinden uzaklaştırmanın sebebi ne?''

Abimin Sevgilisi -MinSung-Where stories live. Discover now