2

2.9K 191 253
                                    

Merhaba güzellikler.

Geçen bölümde demeyi unutmuşum. Her hangi bir karakterim ne yaparsa yapsın lütfen küfür etmeyin tamam mı? Diğer kitaplarda ki sadece karakter yine ama bu kitapta ki çoğu kişi idolüm ve küfür ederseniz sinirlenip size yanlış şeyler söyleyebilirim...

Bana istediğiniz kadar saydırın ama sıfır sıkıntı xowöxowöxpsçxpsçxlsls

Geçelim bölüme bakalım.

...

Mesaja görüldü dahi atmamış ve hızlıca uygulamadan çıkıp kendimi sakinleştirmeye çalışmıştım. Bu da neyin nesiydi? Sadece Jimin'i takip ettiğim bir hesaba bu mesajı kim ve neden atmış olabilir aklım almıyordu.

Derin bir soluk alıp saçlarımı yukarıdan topladım. Omuzlarımın biraz altında bittiği için bir kaç tutam dökülmüştü.

En azından ufakta olsa bir hevesle gelmiştim buraya ama keyfim kaçmıştı. Saat geldiğinde oturduğum yerden kalkıp kızlara el salladım ve karşı salona geçtim. Jimin de kısa bir süre sonra gelmiş ve kıyafetlerini değiştirmek için arkada ki küçük odaya gitmişti. Geri döndüğünde ise üzerinde beyaz bir gömlek altında ise yine beyaz salaş bir şey vardı. Güzel yüzünde ki gülümseme ile arkadaşları ile konuşuyordu ve bu çocuk benim aklımı durduruyordu.

Bir anda arkadan omzuma sertçe çarpıldığında hafifçe sendelemiştim. En azından çarpan kişi beni bileğimden tuttuğunda yere düşmemiştim. Çatık kaşlarım ile hızla arkamı döndüğümde müzik grubunda olan ve bateri çalan çocuğu gördüm. Aynı zaman da Jimin'in de arkadaşıydı.

Adı neydi? Jung... ah Jungkook.

"Dikkat etsene!"

Sertçe çıkıştığımda siyah dalgalı saçlarını elleri ile geriye attı ve sert çehresi ile bir kaç saniye yüzümü inceledikten sonra mırıldandı.

"Özür dilerim."

Ardından yanımdan geçip gittiğinde arkasından çatık kaşlarım ile bakmış ve de hafifçe omzumu ovuşturmuştum. Resmen bilerek çarpmıştı.

Başımı iki yana salladıktan sonra bende arkada ki odaya gidip üzerimi değiştirmiştim.

.

Ertesi gün olmuştu ve o meşhur sevgilinin bugün geleceği söyleniyordu. Kızlar ile sıralarımızda otururken ister istemez gergindim.

O sırada sınıfa bir kız girdi. Uzun ve sarı saçlarının güzelliği bile nefesimin kesilmesine neden olurken dudaklarım hafifçe aralanmıştı.

"Çüş."

Jisoo kendini tutamayıp kaba bir tepki verirken kız gözlerini sınıfa gezdirip boş bir yere oturmuştum.

"Lisa gerçekten özür dilerim ama dürüst olacağım, kız çok güzel."

Jennie mırıldandığında yutkunup başımı salladım ve zorla gülümsedim. O sırada kapıda Jimin belirmiş ve kıza selam verip büyük ihtimalle dersi başlayacağı için sınıfına gitmişti.

Bu yaptığı ile ise onun kim olduğu gerçekten doğrulanmıştı. Boğazıma oturan yumru ile zorla yutkunup önüme döndüm.

Bir kaç dakika sonra gelen öğretmen kısaca kızı tanıtmıştı.

"Sınıfımızın yeni öğrencisi ile tanışın çocuklar, Roseanne Park."

Kız samimi bir şekilde gülümseyip sınıfta ki herkeste bakışlarını gezdirdiğinde bir kaç saniye göz göze gelmiştik. Beni yanlış anlamaması için zorla tebessüm ettim.

.

Ders bittiğinde Jennie oturduğu yerden hızla kalkıp tek elimi tuttu. Ve beni hafifçe çekiştirirken mırıldandı.

"Hadi kız dışarı çıkmadan tanışalım."

Gözlerim büyürken elimi çekiştirdim.

"Saçmalama. O kızın kim olduğunu farkında değil misin sen Jen?"

"Farkındayım ama artık bu okulda ve her gün yüzünü görüceksin. En azından dosttu olalım."

Yüzümü buruşturup başımı iki yana salladığımda Jisoo da oturduğu yerden kalkıp gülümseyerek bana bakmıştı.

"Hadi miniğim, sadece tanışacağız."

Gözlerimi devirip zorla yerimden kalktığımda yüzüm bir hayli asıktı. Jennie önümüzden gidip yerinden kalkmakta olan kıza kocaman tebessüm etti.

"Merhaba hoş geldin Roseanne. Ben Jennie."

Tek elini uzattığında kız gülümseyerek ona karşılık verdi ve elini sıktı.

"Rose. Rose yeterli. Memnun oldum Jennie."

Ellerini ayırdıklarında hafifçe parmaklarımı sallamış ve yüzüme zorla bir tebessüm yerleştirip mırıldanmıştım.

"Lisa bende."

"Memnun oldum Lisa."

Jisoo da kendini tanıttığında sırada sınıf kapısında Jimin ile arkadaşları belirmişti. Kalbim hızlıca çarpmaya başladığında Rose'nin sesini duydum.

"Gitmem gerek kızlar. Sonra daha uzun konuşalım olur mu?"

Bakışlarım Jimin'in melek gibi yüzüne takılıp kalmışken karnımda birinin dirseğini hissettim ve kendime geldim. Bu Jisoo'ydu.

Rose yanımızdan neşeli adımları ile geçtiğinde Jimin yanına gideceğini sanmıştım. Ama kolunun altına girdiği kişi Jungkook denilen çocuktu. Kaşlarım çatıldığı sırada görüş açımızdan çıktılar.

"Bu da... nesi?"

Jennie hepimizin yerine bir tepki verdiğinde başımı iki yana salladım. Birlikte kantine gidip her zaman oturduğumuz masaya oturduğumuzda Jiminler de kendi masalarındaydı. Yanlarında ki tek kız olan Rose, Jimin ile Jungkook'un ortasında oturmuş neşeyle muhabbet ediyordu. Kaşlarım çatılırken başımı hafifçe iki yana salladım.

Tam olarak olayı neydi bu kızın?

Aklıma yine mesaj gelince fake hesabıma girip mesaj isteğine yeniden bakmıştım. Ve bu şekilde başka şeyler yazdığını da gördüm.

aquiverlisa: Beni neden görmezden geliyorsun?

Tüylerimin ürperdiğini hissettiğimde yutkunmuş ve düşünmeme müsade etmeden mesaj isteğini kabul edip cevap yazmıştım.

Lisa: Kimsin, neyin peşindesin ve bu hesabın bana ait olduğunu nereden biliyorsun?

Amacın ne?

Bu saçma kullanıcı adı da neyin nesi?

Gerçekten, ne yaptığını sanıyorsun sen?!

Telefonu kapatıp masanın üzerine koyduğumda bakışlarım bu defa Jimin'i değil sıra ile yanında ki arkadaşlarını bulmuştu. Taehyung, Rose ile hararetli bir muhabbetin içindeydi. Jungkook arada bir kaç kelime mırıldanmak dışında bir şey yapmıyordu. Yoongi'nin ise boş bakışları önünde ki masadan ayrılmıyordu. Onu izlediğimi farkına varmış gibi gözlerini oradan kaldırıp direkt benim gözlerimi hapsine aldı.

İlk kez böyle bir şey yaşadığım için bir süre boş bakışlarına takılı kalmış ardından da yine içimde yer esinen ürperti ile önüme dönmüştüm.

...

Vote plsss

Ay bir karar aldım bu kitabın bölümlerini kısa tutucam. Çünkü araya çok fazla texting, insta karışıcak gibi o yüzden bölümler hızlı yazılır yayınlanır falan.

Görüşürüz aşklar umarım umduğumu başarıyorumdur lxlwlxwoöxpöspls

aquiver, lisggukDonde viven las historias. Descúbrelo ahora