28

1.3K 101 55
                                    

Merhabaaa

GELDİ GELDİ BABALARINIZ GELDİİ

ARKADAŞLAR ÇOK GÜZELDİ AMA ÇOK KISAYDI TADI DAMAĞIMDA KALDI AMA YİNE DE ÇOK GÜZELDİ YANİ

siz bu bölümü okuduğunuzda yine ve yine üzerinden günler geçmiş olucak ama streamım bugünü yarını olmaz kasın yavrularım kasın.

Hadi bölümee.

...

Bir hafta gibi önce düşündüğüm yeni ev fikrini hızla yerine getirmiştim. Şu an tuttuğum iki odalı evimde kızlar ile eşyaları yerleştiriyorduk.

Aslında ev zaten eşyalıydı ama onun dışında benim kişisel şeylerimi bugün getirtmiştim.

O sırada evden içeri Jungkook girip elinde ki iki koliyi yavaşça yere bıraktı ve kendini koltuğa atarken mırıldandı.

"Bunlar da sondu."

Bu haline kısık sesimle gülsemde yorulmakta oldukça haklıydı. Çünkü neredeyse tüm eşyaları o taşımıştı eve. Kolinin kapağını araladığımda içinde gördüğüm kitaplarım ile ağırlığını da tahmin etmiş ve soluk soluğa halini daha da haklı bulmuştum. Kızlar muhabbet ederek işleriyle ilgilenirken mutfağa gidip buz dolabımdan soğuk bir içecek çıkarttım ve bir bardağa koyduktan sonra salona geçip onu Jungkook'a uzattım.

Yüzüne bir gülümseme yayılırken teşekkür etmiş ve bardağı elimden alıp bir kaç yudum içmişti.

"Bize yok mu?"

Jennie'nin sesini duyduğumda gülümsemiş ve onlara da vermek için yeniden mutfağa ilerlemiştim. Bir tane de kendime aldıktan sonra tepsiye koyup salona geçtim ve hafif çaplı bağırdım.

"Gelin de biraz soluklanın kızlar."

Hepsi bunu bekliyormuş gibi salonda biterken kendilerini koltuklara atıp içeceklerini yudumlamaya başlamışlardı. Açık kapıdan Yoongi, Jimin ve Taehyung girdiğinde Jungkook yüzünü buruşturup homurdanmıştı.

"İş bitti anca geldiniz. Ne olacak benim sizden çektiğim?"

Yoongi kendini Jisoo'nun yanına atarken kısık sesiyle konuştu.

"Benim sevgilim mi taşınan?"

Jimin'de Rose'nin yanına yerleşirken Yoongi'ye destek çıkmıştı.

"Sanki ne yaptın ki? Bir kaç koli taşımışsın sadece."

Jungkook şapşal bir hayal kırıklığı ile ikisine bakarken kıkırdadım ve kollarımı Jungkook'un beline dolayıp alayla konuştum.

"Demeyin öyle Kookie'me koliler çok ağırdı. Değil mi sevgilim?"

Başımı dayadığım göğsüne sertçe çarpan kalp atışları da beni de heyecanlandırdı.

Yine rast gele bir muhabbete başladığımızda yine kendimi huzur dolu bir anın içinde hissetmek mükemmel bir şeydi.

Hiç bir derdim yokmuş gibi hissediyordum son bir kaç haftadır.

Ne annem, ne alkol kokuları, bağırtılar, yediğim dayak, kendime açtığım kesikler, göz yaşları...

Bunların hepsinin Jungkook'un karşıma çıkması ile bitmiş olması onu benim için her şeyden çok değerli kılıyordu.

.

Kitapları kitaplığa yerleştirmeye devam ederken yorulduğum için tek elimi belime koyup diğer elimim bileği ile hafifçe alnımı ovmuştum. Sabahtan beri bu işler ile uğraşıyordum. Ve Jen, Tae, Jungkook haricinde diğerleri gitmişti. Jungkook oturma odasında ki eşyaları yerleştirirken Jennie ile Taehyung da mutfağı düzenliyordu.

Ve benim işim bitmişti. Onlarınkinin de az kaldığına emindim. Odamdan çıkıp salona ilerlerken kulağıma kısık sesli bir melodi doldu.

Oturma odasından gelen bu sesin Jungkook'a ait olduğunu anlamam uzun sürmemişti.

"Bunun böyle olacağını biliyorsan
Daha fazlasına sahip olurdum
Ne zaman Seninle tekrar karşılaşırsam
Gözlerine bakmak isterdim
Seni özledim
Büyüleyici hatıralarımda
Yalnız dans etsem bile yağmur yağar
Bu sis temizlendiğinde
Ben ıslak ayak ile sana koşacağım
O zaman sarıl bana
Hafif gülümsemenin ardında bana bak
Güzel bir mor çizmek istiyorum
Birbirinizin ayak izlerine
Uymayabiliriz
Ama, Bu yolda seninle yürümek istiyorum
Hala seninleyim..."

*still with you-Jeon Jungkook*

Sesi... Tanrım sesi gerçekten büyüleyiciydi. Uğradığım şaşkınlık ile bir süre salonda dikilip güzel sesini dinlemiştim. Hiç bitirmesin sonsuza kadar söylesin istemiştim. Ama maalesef bunu yapmamıştı.

Sözler kesildiğinde kulağıma kısık bir ıslık sesi dolmaya başladı bu defa. Dikildiğim yerden harekete geçip oturma odasına girdiğimde çerçevelerde ki fotoğrafları incelediğini fark ettim.

Beni hissetmesi ile ıslığını kesip arkasını döndü ve gülümsedi.

"Sesin... Kötü olduğun bir şey var mı Jeon Jungkook?"

Hayranlığımı gizleyemeden mırıldandığımda gözlerini gözlerimden kaçırmıştı.

Yanına gidip derin bir nefes aldığımda içinde galaksiyi barındıran gözlerine bakarken benimkilerin de parladığına emindim. Yanında bitip ellerimi boynuna dolayıp parmaklarım ile hafifçe okşadığımda yutkundu ve öylece durmaya devam etti.

"O zaman sarıl bana."

Az önce söylediğini şarkının bir cümlesini mırıldandığımda gerginliğinin gittiğini gördüm. Yüzüne o güzel gülüşü yayılırken ortaya çıkan gamzeleri beni de tebessüm ettirmişti. Ellerini belime sardığında tenimin karıncalandığını hissettiğim. Parmak uçlarıma yükselip dudaklarını bir kaç saniye öptüğümde gözlerini yummuştu.

Sanırım yine gerçekliğine inanamadığı bir anın içindeydi. 

Dudaklarımızı ayırdıktan sonra başımı göğsüne yaslayıp boynundaki kollarımı güzel beline sarıp yine her şeyi gibi güzel olan kokusunu ciğerlerime çektim. Çenesini saçlarıma yasladığında onunda derin bir nefes aldığını hissettim.

"Teşekkür ederim Lalisa Manobal."

Dediği ile göğsüne daha çok sığındım ve huzur dolu sesim ile onun gibi mırıldandım.

"Asıl ben teşekkür ederim Jeongguk."

...

Vote pls.

Ayol bu bölümde bomboş bitti aryu kidding mi??!?!?!?

Neyse sorun yok bence sıkılmadınız hiç falan okeysiniz ne kaldı zaten şurada biticek kitap.

Hadi görüşürüz.

ÇOKÇA BUTTER STREAM LÜTFEN

aquiver, lisggukWhere stories live. Discover now