Hisler

5.9K 301 399
                                    

0.8

●●●

"Çok narin duruyorsun."

Öyle miydim?

Bu cümlesi üzerine kafamı ne cesaretle göğsüne yerleştirdiğimi inanın ben de bilmiyordum, ama o da hiç yadırgamadan saçlarımı okşayıp, sırtımı sıvazlamaya başladığında cesaretime minnet duydum.

Ona her şey için teşekkür etmeliydim öyle değil mi?

Kafamı birden kaldırıp ona döndüğümde, dudaklarımızın temas etmiş olması; hayatın bana yaptığı en büyük, en anlamlı ve en güzel sürprizdi.

Ufak bir sürtünme olsada, az önce yarı açık yarı kapalı gözlerimin fal taşı gibi açılmış olması, size neler hissettiğimle ilgili ufak bir ipucu verebilirdi.

Her ne kadar bu gerçek bir öpücük olmasada, benim için tarifi imkansızdı. Heyecandan kaskatı kesilen bedenim, terleyen avuç içlerim ve göğsümü delip geçen kalbim ilk defa bu kadar canlıydı. İlk defa yaşadığımı hissediyordum.

O benim aksime şaşkın görünmüyordu. Kısılmış gözleri, şaşkın bakan gözlerime odaklanmış, neler olup bittiğini anlamaya çalışıyor gibiydi. Cidden kalbim o kadar hızlı atıyordu ki kafamda kuruyor da olabilirdim.

Bakışlarım tekrar dudaklarına kaydığında, kesinlikle doğru yolda olmadığıma emindim. Bu adam resmen başımı döndürüyor, feleğimin şaşmasıma sebep oluyordu.

Şeytana uyma Alessandra...

"Ben özür dilerim."

"Yanlışlıkla oldu." diyebildim zar zor. Bütün bunlar için daha sonra utanacaktım.

Ben gözlerinde kaybolmuşken, sağ eliyle önüme düşen bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırdı.

"Dert etme." diye fısıldadı.

Hâlâ yüzüne çok yakın olduğum için, ferah nefesi dudaklarıma çarpıyordu, sakin bakışları ise sıcacıktı. Sırtımdan akan soğuk terleri hissedebiliyordum. Saçımı düzelttiği eliyle bu sefer kafamı nazikçe göğsüne doğru yönlendirdi. Şimdi sıcak göğsünde, kalp atışlarının tutturduğu melodi eşliğinde yatıyordum. Sol elim kaslarından dolayı sert olan göbeğindeydi.

Bütün bu temaslar beni bambaşka boyutlara sürüklüyordu. Bunlar daha önce hiç hissetmediğim şeylerdi. İçim sıcacık ve kıpır kıpırdı. Bütün bunlar aşkın başka bir versiyonu muydu? Acaba sevgili Joseph'im ne düşünüyordu?

"Ne düşünüyorsun?" diye soran sesini duyduğumda panikledim. İçimi okuyormuş gibi aniden sorduğu sorular beni korkutmuyor değildi.

Şimdi ben ne cevap verecektim? Fazlasıyla 'sıcak' düşüncelerimi öylesine bir şeymiş gibi anlatamazdım. Yüzümün kızardığına emindim, neyse ki o görmüyordu.

Evet, bu sefer aynı aptallığı yapıp, öpüşmemize sebep olmamıştım.

Keşke yapsaydım.

"Neden sordun?" Sesim fazlasıyla gergin çıkmıştı.

"İşaret parmağınla karnıma daireler çiziyorsun da ondan."

Ne yaptığımın farkında bile değildim.

"Öözür dilerim." deyip elimi düzelttim.

"Özür dile diye söylemedim." dedi ve devam etti.

"Ne zaman uzaklara dalsan, bir yerlere parmağınla görünmez daireler çiziyorsun."

Böyle bir alışkanlığım olduğunu şimdi öğreniyor olmak garip hissettirmişti. Beni bu kadar detaylı incelediğini bilmiyordum. İşte heyecanlanmak için yeni bir sebebim daha olmuştu.

Cheers Darlin'Where stories live. Discover now