10-FİNAL

209 10 19
                                    

1 hafta sonra...

Bugün çok sıkkındım ve nedenini bilmiyordum. Evde öylesine oturuyordum ve normalde çoğu arkadaşımla iletişim halinde olurdum ama bugün kimse ile konuşmamıştım. Tikki hariç. Ailemle bile konuşmamıştım. Benden kaçıyorlar gibi hissediyordum. Neden böyle yapıyorlardı inanın hiçbir fikrim yoktu. Belki de o yüzden bugün çok sıkkındım. Adrien bile mesaj atmamıştı ama sırf mesaj atmadı diye trip atan kızlardan değildim ve bu yüzden ona tabii ki kızmayacaktım. Kızmak bence çok saçmaydı. Yani belki o gün telefonunu eline almadı neden direkt olarak kızıyorlardı insanlar?

"Tikki, ben çok sıkıldım. Biraz yürüyüşe çıkacağım sanırım." dedim "Tamam." dedi ve eşofmanımı giyip dışarı çıktım. Tikki de çantamdaydı. Aslında amacım spor değildi sadece can sıkıntısından çıkmıştım. O sırada sabahtan beri ses çıkarmayan telefonumdan sonunda bildirim geldi. Hızlıca telefonu açtım. Alya mesaj atmıştı. 

Mari! Acil buluşmamız lazım. Konum atıyorum gelirsin.

Mesajı okumamla yüzümde  bir gülümseme belirdi. Ah sonunda sıkıntımı giderebilecektim.

Tabii gelirim!

Mesajı atıp Alya'nın attığı konumu inceledim. Yakın bir yerdeydi. Ama bu halde oraya gitmeme kararı aldım. Eve gidip üstüme şık sayılabilecek şeyler giymeye çalıştım. Daha sonra evden çıktım ve Alya'nın attığı konuma doğru yürümeye başladım.

Alya'yı gördüğümde bana el salladı. "Selam Mari!" dedi bana sarılarak. "Selam!" dedim ben de. Daha sonra koluma girip "Bir yere gitmemiz gerekiyor, hadi seni götüreyim." dedi ve yürümeye başladık. Neden bu kadar gizemli davrandığını anlamaya çalıştım ama anlayamamıştım. Neyse göreceğiz.

Yaklaşık on dakika kadar yürüdük ve herkesin karşımda olduğunu gördüm. Adrien, Ayden, Luka, annem, babam, Juleka, Mylene, Rose, Alix, Ivan, Max, Kim, Nino...  

Chloe ve Sabrina bile buradaydı. Daha sonra hepsi bir ağızdan "İyi ki doğdun Marinette!" dediler. Ne? Bugün müydü benim doğum günüm? Ben tarihi fark etmemişim bile! Demek ki bu yüzden herkes bu kadar garipti. "T-teşekkür ederim inanmıyorum şuan! Çok mutlu ettiniz beni!" dedim neredeyse sevinçten ağlayacaktım. Adrien yanıma geldi ve bana sarıldı. "İyi ki varsın Marinette." dedi. "Sen de iyi ki varsın." dedim ve bu sefer gerçekten ağlamaya başladım. Biraz fazla duygusallaşmıştım ama kendime engel olamamıştım. "Benim sulu gözlü arkadaşım iyi ki doğmuş!" dedi Alya. Gülmeye başladım. Gözyaşlarımı sildim. Ve o sırada yavaş müzik çalmaya başladı. Adrien'ın doğum günündeki şarkının aynısıydı. "Bu sefer gerçek sevgililer olarak dans edelim mi?" dedim gülerek. O da güldü ve "Edelim." dedi. Bu benim şu ana kadarki en iyi doğum günüm olabilirdi...

Şarkı bitince bu sefer eğlenceli parçalar çalmaya başladı ve biz de bu sefer deli gibi dans etmeye başladık. "Marinette?" Sesin geldiği yöne doğru döndüğümde Chloe'yi gördüm. "Efendim Chloe?" dedim ne diyeceğini merak ederek. "Her ne kadar seni çok sevmesem de biraz seviyorum. İyi ki doğdun." dedi ve bana bir paket verdi. Hediyeydi sanırım. Chloe'ye bakarak gülümsedim. Daha sonra sıkı sıkı sarıldım. "Teşekkür ederim Chloe, ben de seni seviyorum." dedim. "Tamam tamam! Hadi görüşürüz." dedi ve yanımdan ayrıldı. Kıkırdamaya başladım. Ah bu Chloe...

***********

7 yıl sonra...

Üniversite biteli ve işe başlayalı bir yıl olmuştu. Adrien ile aynı üniversiteyi seçmiştik ve aynı anda mezun olmuştuk. İkimiz de öğretmendik. Bayan Bustier gibi öğretmen olacağımıza dair kendimize söz vermiştik. İnsanların öyle öğretmenlere ihtiyaçları vardı.  Şimdiden öğrencilerimiz bizi çok seviyordu.  Ben tabii ki ara sıra pastanemizde de çalışıyordum. Çoğu öğrencim de burayı ziyaret ediyordu.

"Marinette, okula geç kalacaksın." dedi Tikki. Evet, Tikki hala benleydi ve çok mutluydum. "Kaç yaşına gelsem hala okula geç kalıyorum!" diye huysuzlanıp hızlıca evden çıktım. Kendi evime taşınmıştım yani artık annemlerle yaşamıyordum.

Sınıfa geçtim ve hızlıca derse başladım. Tahtaya bir şeyler yazdıktan sonra çocuklardan bu yazıyı defterlerine yazmasını istedim. O sırada öğretmen masasına oturup telefonumu kurcalamaya başladım. Adrien mesaj atmıştı.

Bugün seni Eyfel'e götüreceğim.

Gülümsedim ve cevap yazmaya başladım.

Zaten bugün çok dersim yok. Erkenden gelirim.

Tamam anlamında bir emoji gönderdi ve konuşmamız bitti. "Yazdınız mı çocuklar?" dedim kafamı telefondan kaldırıp.

***********

Dersler bitmişti ve hazırlanıp Eyfel'e doğru yürümeye başladım. Adrien'ı görüp hemen yanına gittim. "Selam!" dedim ona sarılıp. "Selam Mari!" dedi o da. Garip görünüyordu. "Bir şey mi oldu?" dediğimde hızlıca "Yok bir şeyim." dedi. Üstelemedim. Zaten her zaman nedeni bir süre sonra belli oluyordu. Bakalım bu sefer neden gergin duruyordu? "Oturalım mı?" dedi bir bankı göstererek. "Olur." deyip oturdum. Ama Adrien oturmadı. Ne yapmaya çalışıyordu? Oturmak yerine çömeldi. "Marinette seni çok seviyorum,benimle evlenir misin?" dedi ve cebinden bir yüzük çıkardı. Etraftaki insanlar bize döndü. İnanmıyorum, Adrien az önce ne dedi? Ben mi yanlış duymuştum?! Ellerimle yüzümü kapadım. Bugün hayatımdaki en güzel gün olabilir miydi yoksa? "Evet!" diye bağırdım daha sonra Adrien parmağımı tutup yüzüğü taktı ve beni öptü. Etraftaki insanlar alkışlamaya başladılar. Dünyanın en romantik şehrinde, Eyfel'in önünde bana evlenme teklifi etmişti ve bu an inanılmazdı...

*





MASKENİN ARDINDA... (ADRIENETTE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin