Hiçbir Yüz Güzel Değil Senin Yüzünden

1.1K 60 101
                                    

•Birthday Boy Nakahara Chuuya

  Ben Nakahara Chuuya.

  Bir ailem yok.

  İşe gitmek için hazırlanıyorum. Hava güzel.

  Durgun hissediyorum, yalnızım.

  Yalnızlıktan nefret ederim.

  Bugün güzel bir gün.

  Bugün benim doğum günüm.

  Güneş yeni yeni doğuyor. Yaydığı ısı çok nazik, hiç terletmiyor ama üşütmüyor da.

  Mafya binasının önündeyim, üstüme çeki düzen verip kapıyı ittirerek giriyorum içeri.

  Daha girer girmez etraftaki çalışanlardan kutlamalar yağıyor, hepsiyle selamlaşıyoruz. Genç kadınlardan birkaç not alıyorum, bir de yakın zamanda mafyaya dahil olmuş genç bir çocuk var, bir bileklik veriyor bana, saçlarını karıştırıyorum.

   Omzuma nazikçe dokunuyor biri, arkama geldiğini bile hissetmemişim, Gin olmalı.

  Başımı çeviriyorum ve yanılmadığımı görüyorum.

  Elinde bir kağıt var, doğum günümü kutluyor. Gülümsemeden edemiyorum, konuşmayı kesinlikle reddetmesine artık alıştık.

  Teşekkür ettiğimde maskesi altından onun da gülümsediğini hafifçe kısılan gözlerinden anlıyorum. Hafifçe eğilip uzaklaştı, ben de kendi ofisime döndüm.

  Herhangi bir sürpriz beklediğim ya da istediğim yok. Her zamanki gibi günün sonunda biz bize kaldığımızda içki içerek ufak bir kutlama yapacağımızı biliyorum.

Önümdeki dosyalara veriyorum dikkatimi, daksile ihtiyacım var. En alttaki çekmecemi açıp elimi daldırıyorum, elime sert bir şey çarpıyor, daksil değil farkındayım.

  Yine de korka korka çekip çıkarıyorum o şeyi çekmeceden.

  Kırık bir fotoğraf çerçevesi, içinde de yıpranmaya yüz tutmuş bir resim...

   Albatross'un kamerasından çektiğimiz eski bir fotoğraf.

Yıllar öncede kalma, unutmuşum bile.

   Albatross'un sağ kolu benim boynuma sarılı, sol elini de havaya kaldırmış, ağzı açık, bir şeyler söylüyor belli.

  Adam, Albatross yüzünden söyleniyor, hayal meyal hatırlıyorum. Gözleri kapalı çıkmış.

   Diğerleri de orada, hepsinin yüzü gülüyor.

   Ben de gülüyorum.

  Bir tarih iliştirmişiz fotoğrafın kenarına ama okunmuyor bile. Sadece dört rakamını seçebiliyor gözlerim.

   Fotoğrafı yerine bırakıyorum dikkatlice. Ne hissettiğimden emin değilim.

  Fotoğrafı bırakırken daksili buluyor parmaklarım. Alıp masama bırakıyorum ancak bütün hevesim kaçmış, ayağa kalkıyorum.

  Ofisin bir duvarı neredeyse tamamen camla kaplı. En üst katta olmasam da şehrin yarısını görebiliyorum.

  Bazı anılar kurcalıyor zihnimi.

  Verlaine, Adam, Albatross, diğerleri, 'ilk' Chuuya, Shirase, koyunlar, Rimbaud, yıllar önce yaşananlar...

   Yirmilerimin başındayım ve yedi yılım da eksik. Buna rağmen şu ana kadar bir ömür yaşamış gibi hissediyorum, hareketli bir hayatım var.

BSD One Shots Where stories live. Discover now