Bölüm 18 Kasaba/Anne

165 30 41
                                    


Bölüm 18

Kasaba/Anne

Kasabanın bir kısmı boşalmıştı. Eski canlılığı olmasa da sokaklar tenha sayılmazdı. Hele ki pazar yeri, balıkçı barınağı eskisine yakındı. İlk zaman kasabayı terk edenlerin bir kısmı da sonradan geri dönmüştü. Kasaba lordu ise yoktu, ailesiyle birlikte Sarin'e gittiği söyleniyordu. Zaten ekseri kasaba halkı Sarinliydi.

Kabul etmek gerekir ki işgalci Tammu ordusu başıbozuk değildi. Kasabaya yüz kadar Tammu piyadesi gelmişti lakin ne şehri talan etmişler, ne de kimseye dokunmuşlardı. Kasabada sadece bir hafta kalan askerlerin çoğu deri dönmüştü. Şimdi lordun konağını tutan yirmi kadar asker kalmıştı geriye. Aslında o kadarı bile kasaba için fazlaydı. Lord İrgil'in sadece on tane paralı askeri vardı ve askerler de efendileriyle şehri terk etmişti.

Sheyla pazar yerine ulaşmıştı. Pazarda alıcılar da satıcılar da eskisinden azdı ama yine de insan aradığını bulabilirdi. Genç kadın pazardan alacakları için acele etmedi. İlk önce balıkçılara gitmek istiyordu. Balık kasabadaki en ucuz etti.

"Parası olmayan için ucuz hiçbir şey yok..."

Bunu bir ekmek için bile merhamete muhtaç olduğu zamanlardan biliyordu. Sheyla hüzünle iç çekti. Sonra kendi kendine sevindi. İnsanın hem hüznü hem de sevinci bir arada yaşaması garipti. Farkında olmadan elbisesinin iç cebini yokladı. Ne isterse alabileceği kadar parası vardı şimdi. Lezzetli, iri bir mercan balığı bulabilirse daha mutlu olacaktı. Çok eskiden, şimdi hatırlayamadığı kadar gerideki çocukluğundan kalma bir mutluluktu bu. Hayal meyal hatırlayabildiği babası kırmızı renkli kocaman mercan balıkları getirirdi. Evlerinin en güzel yemeğiydi bu balık. Annesi iri mercanı güzelce temizler, pullarını sıyırdıktan sonra enlemesine dilimlerdi. Limon ve baharatla ovduğu dilimleri bolca yağladığı bir sacın üzerinde pişirirdi. Sheyla annesini de babasını da işte bu kadarcık hatırlıyordu. Köylerinde çıkan bir salgında ailesi ölmüştü. Yaşadıkları yer bu kasabaya çok uzak olmamalıydı ama Sheyla bir daha evine dönmemişti. Hiçbir akrabası olmayan küçük Shelya'yı yaşlı bir ailenin yanına vermişlerdi. Genç kadının doğru düzgün hatırladığı ailesi de bu yaşlı çiftti. Kasabanın kıyısındaki küçük evlerinde yaşayan ailesi fakirdi, hiçbir zaman varlık içinde olmamışlardı ama kolu kanadı kırık küçük kız bu evde sevgiyle büyütülmüştü. Yine de fakir bir ailenin hayatı kolay değildi. Her zaman çalışmak zorundaydılar. ShelyaçÇalışmaya alışıktı. Lord İrgil'in işlenecek toprakları vardı her zaman. Ailesi ömür boyu bu tarlalarda çalışmış, böylece karınlarını doyurabilmişlerdi.

Balıkçı pazarında bugün epey tezgah kurulmuştu. Anlaşılan tekneler bu gece yeterince balıkla dönebilmişti. Sarin Denizi bereketliydi, lakin tehlikeliydi de. Shelya yirmi kadar teknenin bağlı olduğu balıkçı barınağından sonsuza uzanan maviliğe baktı. Bu da başka bir hüzündü.

Shelya bugün bir türlü içinden atamadığı hüznünden sıyrılmaya çalıştı. Daha birkaç gün öncesinde bebeğini nasıl besleyeceğini düşünüyordu. Kendini bile besleyecek durumu yoktu ki bebeğin karnını doyursun. Şimdi istese en körpesinden kuzu eti dahi alabilirdi ama canı balık çekiyordu

Shelya balıkçı tezgahları tek tek gezdi. İstediği gibi birkaç mercan vardı ama fiyatlarını sormaya çekindi. Halbuki tezgahtaki tüm balıkları almaya gücü yeterdi. "Alışkanlık" diye düşündü genç kadın.

"Şunu istiyorum"

Babasının getirdiklerine benzer iri bir mercan seçmişti. Balığın gözleri parlak, solungaçları tazeydi. Ahşap tezgahın gerisindeki balıkçı yağlı göbeğine rağmen eğilip uzanabilmişti. Biraz zorlansa da Shelya'nın istediği balığı solungacından yakalayıp çekti. Seri bir şekilde tarttığı balığı ahşap tezgaha koyan balıkçı Shelya'ya döndü.

SIR MUHAFIZI - SİYAHWhere stories live. Discover now