(44) Deniz Kokusu
Bulut'dan
Yaklaşık 6 veya 7 aydır geldiğim kafenin önünde durdum, her gün gelir olmuştum. Içeriye girdim,her zaman oturduğum masaya oturdum.
Gözlerim onu ararken,bakışlarım tezgahın orada sabit kaldı. Beni görmesi ile bıkkın bakışlar atarken,benim için aynı şeyler söylenemezdi. Her zaman ki gibi özlem dolu bakışlarım ile onu süzdüm. Beni kendine nasıl bağlayabilmişti hâlâ aklım almıyordu.
Beni seviyordu bunu biliyordum fakat artık beni sevmediğini söyleyerek peşini bırakmam gerektiğini söylemişti. Tabiki olmayacaktı böyle bir şey. Onun yüzünden aylardır hayattan soyutlanmış bir şekildeydim. Kafamı bilgisayar oyunlarına vermeye çalışsam da olmuyordu.
Unutamıyordum. Beni kendine bağlayıp sonra bırakmıştı. Aklımdan asla çıkmıyordu. Her zaman kafam da ve kalbimde o vardı. Bir tek o vardı. Ondan başka biri de olamazdı bu kalp de.
Bıkkın bakışları ile yanıma geldi. "Bıkmayacak mısın? Bırak artık peşimi!"dedi sinirle, kaşlarımı çattım. "Senin için geldiğimimi zannettin?"deyip güldüm. Yalandan çarpılacaksın be oğlum!"Bir latte lütfen."dediğim de göz devirip siparişi alıp tezgâhın arkasına gitti. Bakışlarımı ondan asla çekmezken iç çektim derince. Beni bu hâle getirebilmişti aklım hâlâ almıyordu. Ona yenilmiştim ben sadece. Ilk defa kalbim bir kıza böyle açılmıştı. En azından son defa beni sevdiğini söyleseydi. Bu bile benim için yeterliydi. Beni böyle yıkan bir kız...
Kalbimi parçalayıp yerinden çıkarmıştı.
Ama o beni unutamazdı, o kadar anımız varken bunu bize yapamazdı. Anılar birer birer kalbime saplanıyordu bir hançer gibi. Ne yapsa beni unutamazdı,benim onu unutamadığım gibi. Bir sebebi olmalıydı. Evet bana böyle davranmasının bir sebebi olmalıydı. Bana bir hesap dan yazıp beni sevdiğini söylemişti. Öyle tanışmıştık. Bizim okuldaydı. Ama ilk başta onun kim olduğunu bilmiyordum. Kim olduğunu söylememişti. İsmini biliyordum ilk başta sadece...Açelya...
Ben derin düşüncelerim ile boğuşurken onun geldiğini yeni farkediyordum. Kahve fincanını masaya koydu, "Artık gelme."dedi hep dediği gibi. "Patron artık yanlış anlıyor. Işimden olmak istemiyorum."dediğin de arkasında bize bakan patronuna baktım, patronunu bile tanıyordum.
Ragıp kahpesi.
Bu adamdan hoşlanmıyorum!
Sevdiceğime bakıyor çünkü.
"Bence doğru anlıyor."dedim. Evet gayette doğru anlıyordu. Sonra bir dikişte sımsıcak kahvenin yarısını başıma diktim. Ağzım yanarken kendime küfürler savurdum. Artistlik için ağzımı yakmıştım iyi mi!?
Ayağa kalkıp Açelyanın elini sımsıkı tuttum. Bunu yapmam ile o afallarken, onu kendime çektim. Ve kafe de oturan herkese baktım.
"Ben bu kızı seviyorum. Ama o beni sevmediğini iddia ediyor! Hemde o kadar geçmişimize rağmen."dediğim de Açelya elini benden kurtarmaya çalışırken, beni susturmayı da ihmal etmiyordu."Bulut manyak mısın? Senin yüzünden kovulacağım!"dedi kendine hâkim olmaya çalışarak. "Evet bebeğim sana manyağım."deyip çaprazım da duran masada ki adama laf attım. "Sende git artık sevdiğine itiraf et. Okul varken de yokken de hep buradasın çünkü sevdiğin kız yan taraf da ki üniversite de. Ve arkadaşları ile hep buraya geliyor. Seni tanımıyor bile."deyip yüzümü buruşturdum.
"Ay benden kötüleri de varmış!"dediğim de Açelyanın koluma yumruk attığını gördüm.
Adam haklısın diyerek beni onayladığında şaşırdım. Kalkıp beni dövmesini bekliyordum. "Gidip açılacağım. Geç olmadan."deyip ayağa kalktı ve kafeden çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Kokusu - Mahalle (TAMAMLANDI)
Teen Fiction"Abimlerle okey oynamak için geldiğini sanıyordum."demem ile sırıtmasına devam ederek hayır dercesine kafasını salladı."Sence bende buraya sadece okey oynamak için gelmiş bir tip mi var?" "Evet."diyerek dalga geçip güldüğümde bakışları dudaklarıma i...