0.2"Güçler"

516 40 24
                                    

Seungmin uyandığında soğuk karanlık bi' oda da bulmuştu kendini. Karanlık fobisini görmezden gelmeye çalışırken, bacaklarını kendine çekti. Kafasını dizlerine dayayıp gözlerini kapattı. Hem çok soğuk hem çok karanlık bir yerdi burası.

Seungmin için uzun, hyunjin için kısa süre sonra,  büyük ağır kapı açıldı. İçeriye giren kişi Hyunjindi. Girerken de ışığı açmayı ihmal etmemişti. Yüzünü tam anlamıyla görmek istiyordu.

"Prens Seungmin?"

Seungmin üstüne alınmamıştı. Ne de olsa her zaman arka plandaki kişi olmuştu. Prens sıfatını yakıştıramıyordu isminin yanına.

Hyunjin uzun adımlarla Seungmin'in yanına gelip yere çöktü. Eliyle çenesini tutup yüzünün hizasına getirdi. Kafası biraz sağa yatık bir şekilde Seungmin'in yüzüne odaklanmıştı. Seungmin ise yere bakıyordu. Yüzüne bakacak cesareti bulamamıştı. Küçük konuşmalarında gördüğü yüz gerektiği kadar korkunçtu.

Hyunjin yumuşak sesiyle konuştu."burada kalmaktan korktuysan seni yukarıdaki odaya götürebilirim"

Seungmin'in çok korkmuş olduğunu hissedebiliyordu. Bu kadar korkmuş olması olmayan vicdanına dokunmuştu.

"Olur"

Hyunjin cevabını aldıktan sonra Seungmin'i kucağına almış soğuk odadan çıkarmıştı. Seungmin rahatsızca Hyunjin'in kucağında ki yolculuğuna devam ederken bir bebek gibi gözüküyordu.

2 merdiven sonrasında Hyunjin üstü kilit dolu bir kapının önünde durmuş, Seungmin'i yere indirmişti. Hızlıca kilitleri açmış Seungmin'i içeriye itekledikten sonra kapıyı tekrar kapatmıştı. Yaklaşık iki dakika süren kilit seslerinden sonra uzaklaşan adım sesleri gelmişti.

Seungmin artık yalnız olduğunu düşünerek yere oturdu. Ne yapacağını bilemiyordu. Monoton devam eden hayatından sonra bir anda kendini burada bulmuştu. Bir de üstüne prens mevzusu başlamıştı. Seungmin prens olabilecek biri olmamıştı hiçbir zaman. Onu evlat edinen aile resmen kendi çıkarları için almıştı. Ailesi Seungmin ile değil başarıysa ilgileniyordu. Seungmin'in durumu umurlarında değildi. İsterse bayılsın, isterse hastalansın notları yüksek olmalıydı. Kendi öz çocuklarının eksiklerini Seungmin ile kapamaya çalışıyorlardı.

Kapının hemen arkasında bacaklarını kendine çekmiş şekilde bir süre sonra uyuyakaldı küçük olan. Dün bütün gece ders çalışmış,olabildiğince yorulmuştu.

Hyunjin ise yayılarak oturduğu siyah koltuğundan Seungmin'i izliyordu. Her hareketini dikkatle inceliyordu. Küçüklüğünden beri her hareketinden her düşüncesinden haberdar olan Hyunjin için çok önemli bir aktivite sayılmazdı.

Bütün gece bilgisayarların başında Seungmin'i izleyen Hyunjin, bir süre sonra yemek yemesi gerektiğinin farkına varıp mutfağa adımladı. Aslında kendi kullanmıyordu. Mutfak,ihtiyacı olduğu odalar adında bir liste yapılsa yanından geçemezdi.

Mutfakta çalışan kişilere kahvaltı hazırlamalarını söyleyip bilgisayarların olduğu odaya geri döndü.

Seungmin yavaş yavaş uyanırken karnından gelen sesleri duymuştu. Dün sadece bir öğün yapabilmişti. Onu da zaten yarım yamalak yiyebilmişti. Oturduğu sert zeminden kalkıp odadaki yatağa doğru yürüdü. Zaten ağrıyan sırtı için oturur pozisyonda uyumak daha kötüsüne yol açmıştı.

Temkinli bir şekilde yatağa oturup yavaşça arkasına yaslandı. Bakışlarını beyaz tavanda sabitledi. Gözleri yavaş yavaş dolmaya başlarken, olanların yeni yeni farkına varıyordu. Kaçırılmıştı. Aramaya gelen bile olmamıştı. Daha kötüsü kaçıran adam çok korkunçtu.

Bembeyazdı. Simsiyah giyiniyordu. Saçları kahverenginin en koyu tonuydu. Ve son olarak kucağına aldığında buz gibi olduğunu farketmişti. Seungmin aklına dolan düşünceleri kovalamak için kafasını iki yana salladı. Hadi ama o yer altı mafyasından biri olamazdı. Onun ne işine yarardı ki Seungmin.

Hyunjin Seungmin'in uyanmasıyla mutfaktan kahvaltı tepsisini alıp Seungmin'in kaldığı odaya girdi.

"Acıkmışsınızdır"

Aslında böyle konuşmak, karşısında boyun eğmek Hyunjin için normal değildi. Her zaman emir veren taraf olmuştu. Ama bu sefer farklıydı. Küçük olanı koruması gerektiğinin farkındaydı.

Seungmin açılan kapıyla yerinden kalkmıştı. Hyunjin'e yanıt olarak da sadece kafasını sallamayı tercih etmişti. Hyunjin elinde ki tepsiyi yatağın üzerine bırakıp odanın içinde ki tekli koltuğa oturdu.

Seungmin karşısında onu izleyen tanımadığı adamdan dolayı utangaç tavırlarla davransada, Hyunjin çok rahattı sanki yıllardır tanıyordu.

"yemeğinizi yiyin lütfen efendim"

Seungmin kaşığı eline yavaşça alırken konuştu."ben...neden buradayım?"

"prensimizi korumamız gerekiyordu, bu onurlu görev için ben gönüllü oldum ve buradasınız."

Seungmin az önce eline aldığı kaşığı tekrar yerine bıraktı. "ben prens değilim, yanlış kişiyi kaçırdınız"

Hyunjin oturduğu berjerden kalkıp Seungmin'in yanına gitti. "mütevazi davranmayın prensim"

Seungmin hala olanları anlamlandıramıyordu. Neyin ya da nerenin prensiydi? Onu terk eden ailesinin soylu olma ihtimali yoktu. Zaten öyle olsalar bile kötü şartlar altında büyümesine izin verilmezdi.

Hyunjin eline tepside ki kaşığı alıp Seungmin'e biraz yedirdikten sonra rahatsız olmasın diye kaşığı tekrar yerine bıraktı. Seungmin ise bu arada uslu bir çocuk gibi sadece ağzını açmış ve Hyunjin'in verdiklerini yemişti.

Hyunjin Seungmin'in yanındayken hareketlerini ve düşüncelerini inceliyordu. Yaklaşık 2 ay ayrı kalmak zorunda kaldıklarında takip edememişti. Farklılıkları yakalamaya çalışıyordu.

Bir süre sonra Seungmin için getirdiği tepsiyi alıp odadan çıktı uzun boylu olan. Kapıda ki birkaç kilidi taktıktan sonra aşağıya indi. Tepsiyi bırakıp odaya tekrar çıktı. Seungmin hala aynı pozisyonda oturuyordu.

"Güçlerinizi test edelim mi prensim?"

Seungmin anlamaz bakışlarıyla Hyunjin'in mimiklerini inceliyordu, ne anlatmak istediğini anlamak amacıyla.

"Buraya geldiğinizden beri kullandığınız güçlerinizi"

"ben gerçekten anlamıyorum..Ne oluyor şu an?"

Hyunjin Seungmin'i görmezden gelip ellerini arkasında birleştirdi. "hadi gidelim sizin için bir oda hazırladık"

İçeriye giren iki adam Seungmin'i oturduğu yerden kaldırmış ellerine demirden ellikler geçirmişlerdi. Seungmin ellerini hareket ettiremiyordu bu ellikle. Son olarakta elinde bir bezle gelen Hyunjin gözlerini bağlamıştı. Seungmin hala ne yaptıklarını soruyordu. Direnmeye çalışıyordu.

Biraz yürüdükten sonra bir kilit sesi daha duyuldu. Sonra da kapı gıcırtısı. Ellerindekilerini ve gözündeki bezi çıkardıklarında Seungmin simsiyah bir odadaydı. Karşısında bir cam vardı. Camın arkasında da Hyunjin duruyordu.

Seungmin şok hali içerisinde olduğu yerde kalırken Hyunjin konuşmaya başladı.

_________________________________________________
Eheheheheh

Bölüm 820 kelime oldu🙂

Prens Seungmin  🛐🛐

I'm Not Sorry I'm Dirty / Hyunmin✅Where stories live. Discover now