1.7.1 Final

221 19 15
                                    

Seungmin ve Jisung dolu gözleriyle nereye gittiklerini bilmeden bir sağa bir sola yürürken sabahtan beri yürümekten bacakları ağrımıştı.

Sürekli Minho ve Hyunjin'i arıyorlardı. Gitmelerinin üzerinden 1 ay geçmişti. Polis ile beraber 2 haftadır onları arıyorlardı. 

Seungmin'in elinin üzerindeki işareti silinmeye başlamıştı. Vampir bir büyücü bulmuş bunu danıştıklarında eşinden uzun süre uzak kaldığı için aralarındaki bağın zayıfladığını söylemişti. Seungmin sürekli elini kontrol ediyordu. İşaretinin asla silinmesini istemiyordu.

Ara yola girdiklerinde Minho ile karşılaştıklarına Jisung ona doğru koşturdu. Sarılacakları sırada Minho'nun silüeti dağılıp girmişti. Jisung hüsranla Seungmin'e döndü. Göz yaşları hızlanırken dizlerinin üzerine düştü.

Bütün gece boyunca sokaklarda sürekli Hyunjin ve Minho'nun silüetleriyle karşılaşmışlardı. Sabahın ilk ışıklarıyla eve dönmeye karar vermiş, yavaş adımlarla eve yürümeye başlamışlardı.

Kapının önünde taşlı kıyafetleriyle Hyunjin, Minho, Changbin, Chan ve Jeongin'i gördüklerinde Seungmin tereddütle onlara doğru yürüdüğünde görünmez bi duvar tarafından durduruldu.

Jeongin, Hyunjin'in kafasına gerçek taşlardan yapılmış tacını taktığında yüzündeki korkutucu gülümsemesiyle ağlayan ikiliye baktı.

Hyunjin kalın sesiyle konuşmaya başladı. "Hoş geldiniz."

"Hyunjin ne oluyo, bir aydır nerdesin? İşaretimiz silinmeye başladı."

Vampirler gülerken Hyunjin konuşmaya devam etti.

"Gerçekten evlendiğimizi ve seni sevdiğimi düşünüyorsun öyle mi? Baştan her şeyi anlatmam gerekecek.

İnsan annen vampir olmayı hiçbir zaman seçmedi. İnsan ilişkisi olan bütün vampirleri işkence ederek öldürdü. Babamın tek insan ilişkisi dedesinin dedesinden kalmaydı. Bir anda sözde kraliçemizin emriyle gözümün önünde öldürüldü. Annem buna dayanamadı. İkisini aynı gün gözlerimin önünde kaybettim. Daha 8 yaşındaydım.

Sen annene tıpatıp benziyorsun. Ve prens olmayı haketmiyorsun. Vampir olmak hakkında hiçbir şey bilmeyen birini kandırmak inan ki hiç zor değildi. Önce aileni senin aslında hiç var olmadığına inandırdım, sonra seni ailen olmadığına. Bu zamana kadar ne düşüneceğine ben karar veriyordum. Yani beni seviyorsun çünkü ben öyle istiyorum.

Evlendiğimizi sandığın gün kendi ellerinle bütün güçlerini bana bahşettin. O çirkin işaret siliniyor çünkü gücün tamamen bitmek üzere.

Siz insanlar yüzünden vampirlerin yarısından çoğu katledildi ve hala sizin yüzünüzden katledilmeye devam ediliyor. Ama sonunuz geldi. Bıktık usandık artık siz insanlardan. Sizden kat kat daha üstünüz bize karşı yapabileceğini hiçbir şey yok. Yapabiliyorsanız savaş hazırlığınızı yapın."

Seungmin olanları anlamaya çalışırken Jisung birkaç adım attı öne doğru. "Minho"

"Hayır seni sevdiğimi büyük bi aşkımız olduğunı düşünmüyorsun."

"Ama"

"Senin için kırmızı çizgilerimden vazgeçtim ama hepsi bu savaş içindi. Umarım çabuk unutabilirsin"

Bir anda gök gürültüsüyle beraber sağanak yağmur başlamıştı. Gözlerinin önünde kaybolan vampirlerle Jisung ve Seungmin anlamaz şekilde birbirlerine baktılar. Anlaşılması zor şeyler anlatmışlardı.

Seungmin'in elleri başına gitti. Hyunjin ona zihnini kontrol edemediğini söylemişti. Yalan mıydı hepsi? En başından beri zihni düşünceleri kontrol edilirken yalanlar içinde yaşıyordu. Yavaş yavaş anlattıklarını idrak ettiğinde endişelenmeye başlamıştı ama bu onun gerçekten hissettiği bir şey miydi yoksa Hyunjin bunu mu istiyordu? Belki Hyunjin onun şu an bu ikileme düşmesini istemişti. Ne düşüneceğini bilmeden bağırarak ağlayan Jisung'a döndü.

"Seungmin her şey yalanmış. Nasıl bunu yaparlar? Nasıl?"

Seungmin yere oturmuş Jisung'u kolları arasına almıştı. O sırada gözü elindeki işarete çarptı artık zar zor seçilebildiğini gördüğünde gözleri tekrar doldu.

Hyunjin onu kaçırırken koruyacağını söylemişti. Gözlerinin önünde arkadaşlarına büyü yapılmasını izlemiş hatta bir arkadaşını kendiyle beraber çukura çekmişti.

Peki ya o altınlarla dolu oda, resimler neyin nesiydi? Eğer annesi katil ise neden onu resmetmişlerdi. Bunca zamandır kayıp olan prenslerini korumak, prens 17 yaşına girdiğinde de mi akıllarına gelmişti?

Hyunjin'in düşüncelerini kontrol etmesi için ne zaman izin verdiğini düşünmeye başladı. Ona karşı güçlü bir aşk hissetmişti ama bu Hyunjin'in isteğiydi. Daha öncesinde ne zaman ona karşı güçlü duygular hissettiğini düşündü.

İlk geldiği gün. O karanlık deponun içinde korkudan titrerken Hyunjin bir anda ona iyi davranmaya başlamıştı. Korkusunu kullanmıştı resmen. 17 yaşında küçük korkak bi çocuğu vampir haliyle korkutması onun için zor olmamış olmalıydı.

Yaralandığı günde tamamen yalandan ibaretti. Hyunjin, Seungmin üzerine titrerken kahkahasını zor tutmuş olmalıydı. Yavaş yavaş bütün yaşadıkları gözlerinin önünden geçerken kaçırdığı gerçekleri tek tek farkediyordu.

Son damla Minho'nun sözde dövüldüğü aşıkmış taklidi yaptığı gündü. Changbin'i tuvalete giderken görmüştü. Kahkahasını net bir şekilde duymuş ama Hyunjin tarafından ağladığına inandırılmıştı. Sinirle az önce girdiklerin evin duvarını yumrukladı.

Savaş hazırlıkları. Ne demek istemişlerdi? Ne tür bir savaştı? İnsan ırkını mı tamamen bitireceklerdi? Vampir egemliğini önlemek için ne yapacaktı? Silah ya da kılıçlarla mı saldıracklardı? Minho üstün bir vampirken hiçbiri işe yaramazdı. Kör talihlerine boyun eymekten başka ne yapacaklarını bilmiyorlardı.

Jisung hıçkırıkları arasında sürekli "neden?" Diye sayıklıyo kabullenmek istemiyordu. O kadar mutlu günler geçirmişti ki onla, yalan olmasını kaldıramıyordu. Gözlerinin en içine bakıp "seni seviyorum" derken yalan söylüyor gibi bir hali yoktu. O kadar kurnaz bir tilkiydi ki tek bir yalanı yakalayamamıştı Jisung.  Sonuç ortada yüzüne karşı "umarım çabuk unutabilirsin" demişti Minho.

__________________________________________________
Da da da daaaa evet şu ana kadar okuduğunuz every single word yalandı

I'm Not Sorry I'm Dirty / Hyunmin✅Where stories live. Discover now