Mademoiselle Noir

895 139 283
                                    

Bölüm Şarkısı:
Peppina - Mademoiselle Noir

Abertha'nın bu bölümde piyano çalarak söylediği şarkı.

Bölümü okumadan önce, medyadan çevirisini okuyarak dinlemenizi şiddetle öneririm.

Bölümü okumadan önce, medyadan çevirisini okuyarak dinlemenizi şiddetle öneririm

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.

Evet, doğru görüyorsunuz
😏😉

╰☆╮

Bucky ve Abertha'nın son görüşmesinden bir hafta geçmişti. Bugün bir konseri vardı ve en son görüştüklerinde Bucky'e eğer gelmek isterse gelebileceğini, onun ismini kapıdaki görevliye yazdıracağını söylemişti.
Bir hafta boyunca ne konuşmuş, ne de görüşmüşlerdi. Bu yüzden Abertha bir gün önceden ona mesaj atıp geleceğinden emin olmak istemiş, ve Bucky'den de geleceğine dair mesaj almıştı. Ardından, ona konserden önce daha erken gelirse bir şeyler içebileceklerini söylemişti. Neden bunu yaptığını bile bilmiyordu. Sadece James ile fazladan vakit geçirmek istiyordu.

Bucky, konserin yapılacağı binaya girdiğinde birkaç görevli sayesinde sahne arkasının yolunu bulmuştu. O tarafa doğru yaklaştığında, Abertha'nın karanlık sahnede piyano çalıp şarkı söylediğini duydu.

Ona arkası dönük bir şekilde oturuyordu. Üstünde gündelik kıyafetleri vardı ve saçlarını her zamanki gibi salık bırakmıştı. Bucky onu bölmemek için orada durup dinledi.

''Bir adam bir gün bu eski kuleye rastladı... Başını kaldırdı ve o genç kadını gördü... Adam çok korkmuştu ve tek yapabildiği kaçmaktı... Kasabaya koştu ve sonra dedi ki 'az önce çok uzun siyah saçları olan bir kadın gördüm ve sanırım o yaşayan bir ölü'... İnsanlar çok korktular, silahlarını ve kılıçlarını aldılar... Solgun tenli kadını gördüler ve dehşete kapıldılar...''

Abertha şarkıya Fransızca devam ederken Bucky şaşırarak dinlemeye devam etti. Annesinin bir Fransız olduğunu elbette biliyordu ama onun Fransızca bildiğini hiç bilmiyordu.

''Ve işte kadının söylediği şey, 'Benim adım Matmazel Siyah, ve gördüğün gibi gülümsemiyorum ne kahkaha atıyorum ne de yaşıyorum...' ve tüm söylediği buydu... İnsanlar neler olduğunu bilmiyordu... Şüphesiz o cehennemden gelen bir iblisti... Onun uzun saçlarını ateşe vermeye karar verdiler... En sonunda ateş onu da yakacaktı... Ama kadın iblis değildi... O yalnız bir ruhtu... Tıpkı bir zamanlar okudukları kitaplar gibi... Saçları yanarken hâlâ prensini bekliyordu... Son kez dedi ki, 'Benim adım Matmazel Siyah..."

Kelimeleri aynı piyanoda çaldığı gibi yavaşça söyledi. Sesi o kadar güzel, o kadar pürüzsüzdü ki, Bucky bütün gün onu dinleyebilirdi.

"...ve gördüğün gibi gülümsemiyorum..." Abertha kafasını yavaşça sağa doğru eğdi. "...ne kahkaha atıyorum... ne de yaşıyorum' ve tüm söylediği... buydu.''

The Chariot • Bucky BarnesUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum