21 ― ❝ Barışın Öncüleri ❞

1K 122 68
                                    

Charlotte yeni bölüm yayımlamaya doyamıyordu...


"Hey, Alaz! Niye dikiliyorsun orada öylece?" Yağız'ın sorusuyla gözlerini kırpıştırarak kendine gelen Alaz, bakışlarını elindeki zarftan çekip dostunun yüzüne yönlendirdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




"Hey, Alaz! Niye dikiliyorsun orada öylece?" Yağız'ın sorusuyla gözlerini kırpıştırarak kendine gelen Alaz, bakışlarını elindeki zarftan çekip dostunun yüzüne yönlendirdi. Yağız'ın meraklı, biraz da endişeli parıltıları kendisini hiç de iyi hissettirmedi, bilakis daha da yıkıldı olduğu yerde çünkü endişelenmeleri ve korkmaları gereken daha büyük bir sorun vardı. Daha kanlı, daha acımasız bir sorun...

"Bir şey yok-" Geçiştirircesine söylediklerinden sonra Yağız'ı ardında bırakarak çıkışa koştu ve zaten boşalmış olan salonda yalnızca arkadaşının kalmasına neden oldu. Yağız, Alaz'ın yine bir şeyler karıştırdığı düşüncesini beyninden geçirdiğinde onun kendisini konunun dışında bırakıyor oluşu kanına dokunsa da üstelemedi, bunu arkadaşına yansıtıp küslük yaratacak değildi.

Alaz, binanın dışına çıktığı gibi çevreyi delicesine incelemeye başladı, gözlerini dört açtı ve babasının emaresini aradı bahçede. Salondan çıkarken ortaya çıkardıkları gürültü ve boş zafer haykırışları yetmiyormuş gibi binanın dışında da toplanan ve kendi kendilerini fişekleyen, ki Alaz bu dolduruşa gelmenin bir sonucu olmaması için çabalayacaktı, Konsey üyelerinin arasında ya da ardında göremedi babasını.

Baş Alfa'nın bahçede görünmeyişi paniklemesine yol açtı. Bu kadar kısa sürede adamın ortadan kaybolacak kadar yürümüş olamayacağını biliyordu. Aklına gelen düşünceyle; elinde sıkı sıkıya tuttuğu zarfı daha da kavrayarak geri binanın içinde girdi ve merdivenlerden inmekte olan Yağız'a bakmadan geri çıkmaya başladı basamakları. Çalışma odasında olduğunu tahmin ettiği babasının yanına koşturdu ve adım seslerini duyan Baş Alfa'nın kendisine dönmesiyle henüz odaya girmeden, kapıdayken adama yetişmiş oldu.

Kısa bir anlığına nefesini düzene sokmaya çalıştı ve bolca soluklandı, babası ise kendisine merakla bakarak kaşlarını kaldırmış bekliyordu. "Niye koşturdun Alaz?"

Alaz, nefesleri düzene girince -ki bunun sebebi asla koşmuş olması değildi zira bir ordu komutanı olarak yıllardır yaptıkları sert talimlere bile dayanıyordu vücudu; bunun sebebi, ancak ve ancak içinde bulunduğu panik ve deli gibi çarpan kalbiydi- cevapladı babasını. "Konuşmamız gerek," Elinde tuttuğu zarfı kaldırdı ve havada sallayarak babasına belirtti.

Tolga Durhan, oğlunun elinde gördüğü zarfla kaşlarını çattı ve elini uzattı beyaz kağıda. Alaz karşı çıkmadı, babasının zarfı almasına izin verdi ama pürüzlü kağıdın dokusu ellerinden kayarken mırıldandı. "İçinde ne olduğunu biliyorum." Gözlerini Tolga Durhan'ın çalkantılı bakışlarıyla birleştirdi. "Okudum."

Baş Alfa kaşlarını daha çok çattı, sonra çevreye kısa bir bakış attı ve yalnızca "Bunu burada konuşmayalım, içeri geç." demekle yetindi. Ardından odasının kapısını açtı ve masasına yöneldi, Alaz da babasının ardından girdi çalışma odasına, kapıyı kapattı.

mon âme » bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin