i don't read any poem except u - [iv.]

198 30 11
                                    

Mete

"Onlardan şikayetçi olmalıydın." dedi Elif. 

"Gonca'ya haber vermemeliydin." dedim ona, pek bir şeyim yoktu, sağ kaşım patlamıştı ve karnıma attıkları tepikler yüzünden canım yanıyordu sadece. "Üstelik.." dedim Elif'e, "Şikayet etmem neyi çözer ki? Ceza mı alırlar, sıkıntı mı yaşarlar?"

Elif iç çekti, o sırada oturduğumuz acil girişinde bir hareketlilik sezdim. Biri benim adımı soruyordu girişte duran güvenlik görevlisine. Sesi, tanıdıktı, güvenlik görevlisi ona bir şey bilmediğini söylediğinde "Nasıl ya?" diye sormuştu, bu tını da tanıdıktı, kafamı kaldırdım. O da kafasını çevirmiş bana bakıyordu, görmüştü beni. Gözünde gördüğüm kızgın ifade de tanıdıktı.

Gonca koşa koşa bir çırpıda kapadı aramızdaki mesafeyi. "Kedi yüzünden dayak yemişsin" dedi nefes nefese. Kafamı salladım. 

"Kediyi tekrar çalmaya çalışmak istemedim, kapılarına dayandım hayvansever birkaç kişiyle ama dayağı ben yedim." dedim.

Hiçbir şey söylemedi, oturduğum koltuğun önünde dizinin üstüne çöküp bana baktı. "Yaralanmışsın." dedi. Kalbimin elden gittiğini hissettim. Dudağının kenarındaki hafif muzip ifadenin fotoğrafını çektim gözlerimle. 

"İyileştirirsin." dedim ona. 

Kafasını salladı, gözleri dolmuştu. Uzanıp sarıldı bana, karnıma tekmeler yüzünden saplanan ağrı birden yok olmuş yerini midemdeki kelebeklerin hız kesmeden uçuşuna bırakmıştı.  Kelebekler zikzak çiziyordu midemde, kalbim boğazımda atıyordu. Bu hissin karşılıksız olduğunu bilmenin acısını bu kez ertelemiştim, ona sarılmanın, onun kokusunu hissetmenin tadını çıkardım ve... ağladım, onunla.


vesaire || textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin